boş bir olasılıktır.tüm memleketimin içi ferah olsun azizim. bunların hepsi daha önceden planlanmış manevralar ve hareketlerdir. orta doğu da ne israil ile savaşa gireceğiz ne de israil le gerçek anlamda bir kriz yaşayacağız. hatta şu kadarını iddiaa ediyorum, mavi marmara gemisi daha yola çıkma hazırlığındayken, türk hükümetimiz ve israil hükümeti gemiye yapılacak olan operasyondan haberdar idi.
kişisel düşüncemi aktarmadan edemeyeceğim monşer. bunların hepsi bir planın parçasıdır. abd nin orta doğuda yapmak istedikleri ve israil in orta doğuda ki hedefleri yakın zamana kadar bir birine paralel ilerliyor idi. amma velakin orta doğuda başlayan israil ve siyonizm nefreti psikopat israil ordusu yüzünden o kadar büyüdü ki, hali hazırda ki bu nefret sadece araplarla kalmadı, neredeyse tüm dünya da yahudi olmayan tüm insanlara sıçradı.
abd yi orta doğuda ki hedefleri için, o bölgede gerek ordusuyla gerek büyük genç nüfusuyla gerekse potansiyeliyle, diğer orta doğu ülkelerine göre daha gelişmiş olan ve (burası çok önemli) ne kadar ideolojik bakımdan farklı hükümetlerce yönetilmiş olursa olsun, abd ye daha yatkın bir hükümet olacak bir ülke aramaya itti.
bu ülke kim tahmin etmişsinizdir heralde?
orta doğuda bu özelliklere sahip iran olamayacağına göre.
evet biziz azizim. orta doğu da abd nin hedeflerine ulaşmak için kullanılacak ülke biziz. reca ediyorum bir düşününüz. tüm arapların lideri olabilecek, orta doğu halkının güvenebileceği bizler, abd nin yeni kuklası olacağız. suriye sorununda dünya da çıkarı olduğu bir ülke olduğunda orada bir adamın burnu aksa hemen açıklama yapan, abd ve ingiltere nin ''suriye sorunun ancak türkiye çözer'' demesi hiç sizleri şaşırtmadı mı? hele fransa nın ses çıkartmaması sizleri şaşırtmadı mı? libya konusunda türkiye nin olası müdahalesine karşılık götü başı ayrı dönen fransa dış işleri, suriye konusunda (ki suriye bundan 70 sene önce bir fransız sömürgesiydi) en ufak ses çıkartmaması sizi kıllandırmadı mı?
artık israil in orta doğu da ki kendi kafasına göre davranma dönemi bitti. kuzey afrika da başlayan devrim hareketlerine bir örnek verelim monşer. örneğin, mısır da yapılan sözde halk devriminden sonra mısır hükümetine gelen yeni partinin ismi adalet ve kalkınma partisi isminde ki partidir. bu ismi koyanlar, türkiye yi ve akp yi örnek aldığı söylemiştir. daha 1. dünya savaşında para karşılığında ingilizlerin yanına geçip osmanlı nın, anasını bellemeye yemin etmiş bu halklar orta da bir şey yokken bize yaklaşıyorlar. '' ha! hassiktir oradan hassiktir! '' demezler mi adama yahu?
şu çok iyi bilinmelidir ki, memleketimiz, önümüzde ki yıllar içerisinde ekonomik bakımdan olsun, dış siyaset bakımından olsun inanılmaz güçlenecektir. an itibariyle bile orta doğuda israil e kafa kafaya oynadığımız düşünülürse bunun olacağı çok aşikardır. abd nin bu planı doğrultusunda her bakımdan daha güçlü hale geleceğiz efenim.
abd nin türkiye üzerinden oynamaya başladığı yeni orta doğu oyunun, karşısında ki tek engel kimdir? söyle söyle biliyorum biliyorsun. iran. bunu ekarte etmek için aşırı derecede çekinen batılı devletler, iran önüne bizleri itecektir. israil e karşı yapılan bu planlı hareketler sonucunda arap halkının gözünde lider olduktan sonra iran üzerine siyasi açıdan gitmeye başlıyacağız. ileride ki dönemde iran hükümetiyle gerginlik yaşanırsa bir (bkz: himsh himsh) adlı kardeş vardı o demişti demeyi unutmayıp, nick altı girersiniz.
uzun lafın kısası, üç vakite kadar orta doğunun ''görünen'' yeni lideri bizleriz aziz kardeşlerim. ama görünen ince nüanslara dikkat! israil i yıllar sonra siyasi bakımdan sözde dize getirecek olan bizler orta doğuda gerçek lider olduktan sonra asıl sıkıntılar başlayacak.
şunu aklınızdan çıkartmayın, israil le, en fazla siyasi alanda krizler yaşayacağız fakat bundan ileriye gitmeyecek. yani ne bir israil savaşı söz konusu ne de başka bir şey. 15 sene içerisinde iran la savaştayız dostlar. işte o savaşın galibi olmayacak. sonucu hem bizi bitirecek hem iranı. dolayısıyla abd ve köpeği israil için orta doğuda hiç bir engel kalmayacak. kalan osuruktan arapları ezip geçmek çocuk oyuncağı.
sağlıcaknan kalın dostlarım, bunlar iyi günlerimiz, bizim neslimizi, bu memleketin gördüğü en zor günler beklemekte. iyi geceler.
şimdiden edit: bu uzun yazımda bazı hatalar var ise affola.
elimizde bulunan silahların yarısının üretim sahibi ülkeyle gireceğimiz çatışma. diğer yarısı da zaten amerikan malıdır. adamlar tek tuşla bütün sistemlerimizi kilitleyebilcek güçtedir. hala sıcak çatışma diyolla.
mümkün değildir efennim. önceki entrylerde ahkam kesip yok efendim bizim bütün silahlarımız israil yapımı, yok işte bir tuşla füzelerimizi kitlerler tarzı ezik beyanlarla da alakası yoktur bu imkansızlığın. iş yürektedir. zira seksen milyona yakın nüfusumuzun kırk beş milyonu aktif olarak savaşabilecek düzeydedir. kırk beş milyon türk aynı anda işese telaviv'i su basar.
imkansızlık teknolojik üstünlükten ziyade siyasi basiretsizlikten ileri gelir. siyonistlerin kucağında oturan bir başbakan, mossad'ın uşağı olmuş bir istihbarat teşkilatı ve yahudi markalarının iç pazarda salınımıyla kazanılan sıcak para varken israil ile savaş kararı almak her babayiğidin harcı değildir.
a.k. partisini fazla ciddiye alanların hezeyanıdır. iç politikaya selam çakmak, tribünlere oynamak için kurdukları tiyatronun ciddiye alınır tarafı yok. öncelikle elçilik ilişkilerinin 2. katip düzeyinde sürdürülmesinin normal insan türkçesindeki karşılığı: "elçilik açık ve faal, sefir bey yıllık izinde şu an" dır. ayrıca ekonomik hiçbir anlaşma askıya alınmamış, savunma ihaleleri iptal edilmemiş bunları da geçtim doğru düzgün nota bile verilememiştir. burdaki birkaç yarım akıllı önümüzdeki seçim numan kurtuluş ve benzerlerine oy vermesin diye takiyye yapılmaktadır, eskiden buna "hamamın namusunu kurtarmak" derlerdi şimdi moda deyim ne hakkaten bilmiyorum.
çok güzel bir olasılıktır sonunda diz çökmeyip ayakta öleceğimizin göstergesidir. anti-emperyalist geçinen çakma sol cehape'nin de gerçek yüzünü bir kere daha göstermiştir.
o göt, bizimkilerde olsaydı, mavi marmara gemisine birkaç tane güvenlik görevlisi koyarlardı.
israil, o gemiye müdahale edeceğini haftalar öncesinden duyurmuştu. şimdi laf olsun diye özür bekliyorlar. siz kim oluyorsunuz ki, sizden özür dilesinler. neden mavi marmara'ya eskortluk yapacak askeri gemi vermediniz? şimdi seyrüsefer özgürlüğünün sizin garantörlüğünüzde olduğunu sözlüyorsunuz. halkım da maalesef bunu yiyor.
Türkiye için olumsuz değerlendirmeler içeren BM'nin Palmer raporu üzerine, türkiye'nin israil ile diplomatik ilişkileri 2.katip düzeyine indirmesine dair bakanlık açıklamasında, satır arasında, "Doğu Akdenizde seyrüsefer serbestîsinin sağlanması için gerekli her önlem alınacaktır" ibaresi ile ortaya çıkan son derece zayıf olasılıktır. bu ibare hakkında CHP'li Loğoğlu, "Gazze ablukasını tanımadığını belirten bir Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de askeri önlemler de alabileceği anlamına geliyorsa, bölgede gerginliğin artabileceği ve Türk ve israil deniz kuvvetlerinin karşı karşıya gelebileceği ihtimalini beraberinde getirecektir. Bu yaklaşımın hangi nedenlerle ve gerekçelerle Türkiye'nin ulusal çıkarları ve güvenliğinin bir gereği olduğunu Hükümet kamuoyumuza anlatmalıdır. Komşularla sıfır sorun politikasıyla yola çıktığını iddia eden AKP'nin Türkiye'yi sıcak çatışma eşiğine taşımış olması ihtimali hazin ve kabul edilmezdir" açıklamasında bulunmuştur. ancak, bu sert ifadenin, diplomatik yönden başarısız olan iktidarın hayalkırıklığının verdiği öfkeyle, abd'ye, israil üzerindeki nüfuzunu kullanmaya örtülü davet anlamına geldiği, iktidarın, israil ile çatışma iradesi olmadığı, abd'nin buna asla izin vermeyeceği, tek amacın israil'den bir özür koparmak ve türk ve ortadoğu halkları nezdinde sükse yapmak olduğu, bunu sağlamak için gerginlik yaratmak ve abd'yi arabulucu kılmak istediği kuvvetle düşünülebilir. israil'in türkiye'nin tavrına karşı cevabının "özür dilememe kararlılığı" yönünde olması ise, iktidarın şov yaptığını bilmelerinden kaynaklanmaktadır. anlık, ilkesiz, seviyesiz, bir özüre fit, oportünist ve abd kuyrukçusu politikalar nedeniyle, ulusal itibarımız on paralık haldedir.