türkiye'de haberciler bile kendi siyasetçilerine bu şekil sorular soramazken, jon snow'un kendi ülkesi bile olmayan bi ülkeyi savunurcasına, israile kafa tutar gibi yönelttiği sorular helal olsun dedirtmiştir.
olayı ön yargısız ve soğukkanlı olarak izlersek adamda korku filan olmadığını görürüz. spikerin ayarları güzeldi helal olsun, yani bir batılıdan bunları duymak güzel, lakin diplomat adam acaba yanlış bişey söyler miyiz diyerekten biraz çekiniyor, cümlelerini seçerek konuşmaya çalışıyor, klasik israil pişkinliği de diyebiliriz ama ben korku filan görmedim.
o ingilizgazeteci gibi cesur gazetecilerimiz kalmadı artık kaldıysa da göz önünden uzaklaştırıldılar.
adam öyle sorular sordu ki ; ters köşe olmaması imkansız. bravo.
bilmeyenler için not ; ingilizlerin saygın gazetecileri birini canlı yayına veya herhangi bir konu hakkında röportaj yapmak istediklerinde soracağı soruları göndermezler. ''ya canlı yayına çıkarsın ve cevaplarsın ya da biz bunu size ilettiğimizi açığa vururuz ve çekiliriz'' derler.
bizde ne mi olur ? mehmet ali birand (önemli kişilerle röportajda akla gelen ilk isimdir) söyleşi yapacağı kişiye veya kuruma soruları bildirir ve aralarından seçilmiş sorular sorulur ki bunlar havadan sudan konulardır.
iktidardan rahatsız olup israil'e sığınma noktasına gelmiş türklerin(!) burun kıvırdığı videoda az çok görülen andır.
bir insan bu videoya bakarak bunu nasıl muhalif emellerine alet eder burada görüyoruz.
istediğinizi görün gerçekleri sizler de göreceksiniz. gözlerinizi yine kapatmazsanız tabii...