biliyorsunuz bundan 1300 sene evel Tarık Bin Ziyad isimli bir komutan kendi adini tasidiği bogazi gemilerle kat ettikten - ulema arasinda boğazın ismi hakkında cesitli görüsler vardir- sonra ya hep ya hiç diyerek kendisini ve ordusunu getiren gemileri yaktırmış ispanya'yi feth eylemiş idi. gerçi kendisi pirenelerde frenk imparatoru sarlman tarafindan durdurulmustur. o ayri mesele...
herneyse bugun ku konumuz bu değildir, sirf malafutrusluk olsun diye biraz da konuya girizgah yapmak için değindim.
efendim bildiğiniz gibi insan ömrünün bazı zamanlarinda ister istemez ya hep hiç demek zorunda kalmaktadir. bunun türlü türlü sebepleri olmakla herkesin kendi hedefi için bazen zar atmasi gerekmekte ve dönüsü olmayan yola bas koyulmaktadir.
nasil ki bir bahis yaptiğiniz vakit yatirdiğiniz para oraninda getiriniz bol olmaktadir işte hayatta böyledir. ne kadar risk alirsaniz o kadar cok kazanma sansiniz vardir. ama siz tutar ne bileyim san marino - hollanda macinda san marino lehine bahis oynamak için donunuza kadar koyarsiniz sizin yaptiğiniza aptallik ve dangalaklik denir.
evet bazı zamanlarda gemileri yakmak ve rest rest cekmek gerekebilir. fakat nihayi hedefe varmadan bazen ara durakta,
bazı zamanlar ise daha gemi limandan kalkmadan gemiler neden yakılır?
belki bir yanılsama, belki bir inat, belki bezginlik, belki de belkisizlikten dolayi insan yakabilir.
bir cok insan daha hedefine varmadan bir kibrit cakip bütün donanma gemilerini har diye yakıyor. o kadar sene cektikleri cileler, döktükleri kan, ter, gözyasi üclemeleri heba olmaktadir.
bütün donanmalarini kaybettikleri için ve hedefleri kaf daglarinin arkasinda kaldiği, yasadiklari kadar yasayamayacaklari için avanak avanak gemisiz bir amiral gibi karada yasamaktadir. üstüne üstlük frenk sairinin albatrosu gibi nanik üzerine üzerine nanikler yemekte ve su ahir ömürleri büyük bir yikinti vaziyetinde sonlanmaktadir. evet onlar için azrail kanayan yaralarinin teskin ve kati sonlandiricisi olan melek onlarin kurtarici olmaktadir.
burda bir parantez aciyorum doygun ölmekle bu vaziyette ölmek arasinda daglar kadar fark vardir.
ya peki ispanya'yi feth edenlerin hali? tarik bin ziyad sarlman tarafindan yenilgiye ugratildi ve bazi odaklar tarafindan için için kufrediliyor. niye frenk padisahini feth etmedide roma'da yesil sancak dalgalanmiyor diye.
bunlar killi konular, ufak adamlardan ornek verelim arthur miller'in saticisi iki evladini yetistirip huzur içinde ölecekken iki elamanin sukut-u hayale ugratmasi onu nasil bir sona hazirlamişti? hadi hatirlayin biraz... sonu yaktıgı gemilerin hayali ile - alaskaya gel maden arayalim- agaca toslamakla bitti.
hadi entrymizi yahya kemal'Den bir bir dörtlük ile bitirelim:
Nice günler bu seametli ölüm,
Oldu çok kimseye bir gizli düğüm;
Nice günler bakarak dalgalar,
Dediler: 'Uğradı Leyla nazara!'