bu geceki 32 gün programından yola çıkarak belirtmeliyim ki, ahmet çakar'la şansa bak programı ne kadar şakaysa bu adam da aynen, onun paralelinde bir şaka makinesi gibidir. bi konudan bi konuya zıplayarak, hiçbir konuda mantıklı bir şey demeyerek, kendisiyle devamlı çelişerek vb.. bu saydıklarımın hepsini bir çırpıda tek bir programa sığdırmıştır helal olsun.
32. gün'deki konuşmasından sonra, diğer konukların ciddiye alıp cevap verme gereği bile duymadığı ortadadır. adam tarihe saçmasapan bir halüsünasyon etiketi yapıştırmıştır ki, çok vahimdir. bu tip adamlardan korkulur.
32. Günde müslüman komünist olur mu sorusuna ,müslüman zaten komünistir diyerek akılları daha da karıştıran muhteşem şiirlere sahip olan bunalım kişilik.
yaşayan en büyük şairlerden. gelgelelim, konuştuklarını dinlemediğiniz zaman geçerlidir bu. hoş, ismet özel boş konuşmaya devam etse de, türkçe'nin en büyük şairidir!
denklemin matematikten daha çok edebiyata katkı sağlayan bir kolaylığı mevcut. herkes kendinde ne tür bir deha görüyor bilemiyorum. yalnız ismet özel başlığının altındaki her yazı şişkin egoların fast food'una birer gönderme gibi.
egolarımızın bize sağladığı bu pervasızlık türk şiirine yöne vermiş bir şairin kötülüğüne dair basit denklemli cümleler kurmamızı sağlıyor. ne imiş hep şiir yazsın/mış hiç konuşmasın/mış. mış/mış/mış.
hakkında atıp tutanların şiire/edebiyata/kültüre/felsefeye ne tür bir katkıları var da ismet özel'in söylediklerini saçmalık derecesinde değerlendirebiliyorlar. hangi şiiri yazıp edebiyatta başka bir çağın kapısını araladınız ya da hangi kelimeyi türk şiirine kazandırdınız da ismet özel'in kelimelerini beğenmiyorsunuz. egolarınızı törpüleyin. karşısınızda duran ne bir milletvekili/ne abidik bir yazar/ne gubudik bir şair.
önce gidip ismet özel'in verdiklerinden fazlasını verin/sonra hakkında tefekkürlerinizi beyan edin. ismet özel'in sermayeden yeme hakkı mahfuzdur bu ülkeye/insanına verdikleri ile.
sizin ne gibi haklarınız var anayasa ile size verilenler dışında/ne tür haklar edindiniz/edinebildiniz.
kendisiyle konuşma şerefine nail olmuş biri olarak söyleyebilirim ki kendisi son derece kibar, tevazu sahibi biri. şunu söyleyim; yazıları ve şiirleri müphem olan ismet özel konuşurken sadeliği seçiyor. biraz sanat sanat içindir diyenlerden. en sevdiğim şu şiirine bir bakın:
Ağlamadan
dillerim dolaşmadan
yumruğum çözülmeden gecenin karşısında
şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı
üzerime yüreğimden başka muska takmadan
konuşmak istiyorum.
tabi bütün şiirleri bunun gibi açık değil. türkçe'de böyle kelime varmıymış? dedirtir bol bol zat-ı muhterem.
bakır çalığı tadının aslında güzel bir tad oldugunu öğrenmişizdir kendisinden. acı duymak ruhun fiyakasıdır çünkü..
...
o zaman
senin çardağına çıkarken
karıştırırken şarapla kendimi sana
varsın gün geçtikçe herşeyde biraz kahır
biraz bakır çalığı olsun lokmamızda
bana soru sor artık
beni kurtarma,konuştur
beni yaz geceleri patlayan sağnaklara bağışla.
10 ciltlik (bkz: cuma mektupları), (bkz: 40 Hadis), (bkz: Üç Mesele)kitaplarının bile,değil sadece kendisini,bir dönemi,bir çağı bir devri hakikate azami olarak yaklaştırdığı yazardır aynı zamanda.
bazen öyle bir mısra yazmıştır ki,bugüne kadar yazdığı 30'un üzerinde kitabı,yüzlerce şiiri,onbinlerce konferansı sığdırmıştır...
"gazeteler tutuklamış dünya kelimesini"
"dönünce bütün gövdesiyle döndü"
"bileyim hangi suyun sakasıyım ya Rabbel Alemin"
"gırtlağımda bir harf büyüyor,buna dayanacağım"
neyse,ismet özel hakkında kapsamlı bir yazı yazmadan önce hiçbir tahrike kapılmayacağım,bu kapıldığım son tahrikti.