Gül 3 (ismail Uyaroğlu)
Her çocuğa bir ad konur
Mustafa: acı olur onun göbek adı
Ramazan: acı olur onun göbek adı
Halil: acı olur onun göbek adı
Kızlara da çiçek adları konur
Ve genellikle
Kuytu bir gül hecesi
Süsler çoğunun çeyizini
Gül, Güllü, Gülten, Gülşen, Gülden, Gülhas
Gülnaz, Gülcihan, Gülfidan, Gülderen, Gülseren...
Böylece kan yürüsün istenir
Çiçeklerin sevinci yürüsün de
ışısın yüzleri
Ama hayat acıdır
Ve acı olur onların da göbek adları
[Evet, her dilde
Türlü söylenişi olan gül
Çocukların dilinde yerini
Bir sözcüğe bırakır: kül]
kaçıyorduk hızla kendimizden
ve hayat denen heyelandan
iki hapçı, bir konsomatris
bir komi, bir de ben
elimizde kör birer bıçak
sığınmak üzere bir şiire
ağlaşarak
siz çıktınız karşımıza ve sizin
hal ve gidiş şeyleriniz
dokunmayın bizim baykuşumuza beyler
çığ düşmemiş hiç hayatına
dengeli bireylersiniz siz
uykusu düzenli, rüyaları aydınlık, ferah
yakası hep temiz, tırnakları da
ve vites düşüren hemen
viraja ve hayata girerken
ipek don giyer yazları
ipek mendille silersiniz ayakkabınızı
size çalışır bütün ipekböcekleri
kibarsınızdır ve kibar kokular
yayılır mendilinizden
nerden mi belli
zeki müren dinlemenizden
ama dokunmayın bizim baykuşumuza
kirlidir mendilimiz bizim, kanlı
ve kötü şarkılar dinleriz devamlı
yalayarak iyileştirmesi gibi yarasını
vurulmuş bir ceylanın
aranağmesinde intihar saklı
bitirirken kendim için, küfür babında:
dokunmayın benim baykuşuma
şiirdir demem yoksa, kötü konuşurum
adabımuaşeret tanımam ben, a(k)siyimdir
defolun beylerrr!
Tanrı kabul etmiyor
Sen evlat edin şeytan beni
Şiirimi kötülüklerle donat
Günahla güzelleştir
Utandırmam seni,sapkın ve şair
Yazıyor amel defterime,suçu:
şer ve şiir...
ismail uyaroğlu "kirli şiir" adlı kitabında belirtildiği üzere aydın ortaklar öğretmen okulunu, şimdiki adıyla ortaklar anadolu öğretmen lisesini bitirmiştir.
uyaroğlu şiirinde biz buna "kanını kaynatmak" deriz.
düşünün: bir şair tanıyorsunuz, onu çok seviyorsunuz, onu devamlı okumak istiyorsunuz, âdeta şiirleriyle yaşıyorsunuz. sonunda bu şairin sizinle aynı okuldan mezun olduğunu öğreniyorsunuz.
1948'de Balıkesir'de doğdu. istanbul Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü'nü bitirdi. Çeşitli illerde ve istanbul'da edebiyat öğretmenliği yaptı. Öğretmenlikten ayrıldıktan sonra yayınevleri ve reklam şirketleriyle, Cumhuriyet gazetesi ve Yazko'da çalıştı. ilk şiirinde ikinci Yeni akımının etkisinde kaldı. ilk kitabında yalınkat, yeterince işlenmemiş, devrimci, slogancı şiirler dikkat çekti. Sonraki yıllarda toplumsal gerçekçiliğe yöneldi. Biçim ve öz dengisine özen göstererek kendine özgü bir anlatım kurdu. Yalınlık, duruluk, lirizm, özlülük, uyak kullanmaya eğilim, uyaklar yardımıyla yaratılmak istenen şaşırtmacalı bir söyleyiş bu anlatımın temel özellikleri olarak sıralanabilir.
aşkın en umarsız halini anlattığı şiiriyle, beni benden alan şair.
iki taksi çarpıştı az ötemizde ve biz
Katıla katıla güldük
Aşktı bize unutturan dünyayı
Biz ki kimsesiz bir kedi görsek sokakta
Alıp eve getirirdik daha dün
Ey insanlık, anla ve bağışla bizi Felaketlere gülecek kadar
Seviyoruz birbirimizi.
1960 sonrası toplumcu şiirin ikinci kuşak şairlerindendir...
"sen yoksun"
Bir zamanlar öyleydi
Diyelim duruyordun bir ağacın yanında
Kış oluyordu diyelim, tek yaprak olmuyordu dallarda
Şimdi kimse inanmaz buna ama
Çiçekle donanıyordu ağaç bir anda
Kuşu bile oluyordu hatta
Değdiriyordun diyelim parmağını
Hüzne yavaşça
Eriyip rengârenk bir uçurtma
Oluyordu o an
Hüzün dokunmanla