1960 sonrası toplumcu şiirin ikinci kuşak şairlerindendir...
"sen yoksun"
Bir zamanlar öyleydi
Diyelim duruyordun bir ağacın yanında
Kış oluyordu diyelim, tek yaprak olmuyordu dallarda
Şimdi kimse inanmaz buna ama
Çiçekle donanıyordu ağaç bir anda
Kuşu bile oluyordu hatta
Değdiriyordun diyelim parmağını
Hüzne yavaşça
Eriyip rengârenk bir uçurtma
Oluyordu o an
Hüzün dokunmanla
1948'de Balıkesir'de doğdu. istanbul Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü'nü bitirdi. Çeşitli illerde ve istanbul'da edebiyat öğretmenliği yaptı. Öğretmenlikten ayrıldıktan sonra yayınevleri ve reklam şirketleriyle, Cumhuriyet gazetesi ve Yazko'da çalıştı. ilk şiirinde ikinci Yeni akımının etkisinde kaldı. ilk kitabında yalınkat, yeterince işlenmemiş, devrimci, slogancı şiirler dikkat çekti. Sonraki yıllarda toplumsal gerçekçiliğe yöneldi. Biçim ve öz dengisine özen göstererek kendine özgü bir anlatım kurdu. Yalınlık, duruluk, lirizm, özlülük, uyak kullanmaya eğilim, uyaklar yardımıyla yaratılmak istenen şaşırtmacalı bir söyleyiş bu anlatımın temel özellikleri olarak sıralanabilir.
ismail uyaroğlu "kirli şiir" adlı kitabında belirtildiği üzere aydın ortaklar öğretmen okulunu, şimdiki adıyla ortaklar anadolu öğretmen lisesini bitirmiştir.
uyaroğlu şiirinde biz buna "kanını kaynatmak" deriz.
düşünün: bir şair tanıyorsunuz, onu çok seviyorsunuz, onu devamlı okumak istiyorsunuz, âdeta şiirleriyle yaşıyorsunuz. sonunda bu şairin sizinle aynı okuldan mezun olduğunu öğreniyorsunuz.
Gül 3 (ismail Uyaroğlu)
Her çocuğa bir ad konur
Mustafa: acı olur onun göbek adı
Ramazan: acı olur onun göbek adı
Halil: acı olur onun göbek adı
Kızlara da çiçek adları konur
Ve genellikle
Kuytu bir gül hecesi
Süsler çoğunun çeyizini
Gül, Güllü, Gülten, Gülşen, Gülden, Gülhas
Gülnaz, Gülcihan, Gülfidan, Gülderen, Gülseren...
Böylece kan yürüsün istenir
Çiçeklerin sevinci yürüsün de
ışısın yüzleri
Ama hayat acıdır
Ve acı olur onların da göbek adları
[Evet, her dilde
Türlü söylenişi olan gül
Çocukların dilinde yerini
Bir sözcüğe bırakır: kül]