bir insanın şair olup olmadığı hususunda uzman görüşü beyan etmenin gereksiz olduğunu düşündüren güzel insandır.
şairliğin kıstaslarını kimin belirlediğini ve o kıstasların ne olduğunu bilmediğim için iyi bir yazar olarak nitelemek istediğim güzel insandır ismail kılıçarslan.
tıpkı tarık tufan gibi her yazdığı okunası ve o her yazdığı içerlerde bir yerlere dokunan adamdır ismail kılıçarslan. tarık tufan'ın Anna şiirini tarık tufan'dan daha iy... ne tarık tufan'ı en iyi yorumlayandır bence.
bir süredir çok göz önünde olmayandır. hatta hiç göz önünde olmayandır. meksika sınırında bazen hiç konuşmayan bazense fazla konuşan moderatör kimliği özlenendir.
dışarda bir yerlerde karşılaşılsa sanki 35 yıldır tanıyormuşçasına muhabbetle davranacığını düşündüren güzel insandır ismail kılıçarslan.
hakkında kötü konuşanların dönüp bir aynaya bakmasını rica ettiğim, şahsına saygı duyduğum, sözünü söylemekten çekinmeyen delikanlı bir şairimiz, adamımız, adam gibi adam.
Bi düşün di mi? Bi dur, bi soluklan, bi farkına var! Senden büyük padişah, padişahtan büyük Allah var. Okuduğun üç beş kitabın, tanıdığın üç beş adamın, çıktığın üç beş ekranın, seni seven (sevdiğini zanneden) üç beş insanın oluşturduğu boş beleş havaya aldanıp da nerden gelip nereye gittiğini unutma. Sokakta kitap satıyordun aslanım. Paran varsa Yeni Harman sigarası alıyordun, yoksa borç yazdırıyordun alevi bakkala.
Bi düşün di mi? Ama düşünmezsin, modernsin sen çünkü. Sahip olduğun her yeni imkanı bir üst sınıfa atlama fırsatı, tanıdığın her yeni adamı önüne kulvar açacak anahtarcı, karşılaştığın her yeni durumu bir çeşit prestij aracı olarak görmekle meşgulsün.
Sırtındaki iki çantaya bir eskiciden aldığın kitapları, bir eskiciden aldığın umutları yükleyip, yere naylon serip... Uzar bu hikaye. Ama modernsin sen. Unutmaya meyyalsin. Vaktiyle dostlarınla bir yarım ekmeği bölüşebiliyordun, şimdiyse elde etmeyi umduğun bir başarının küçücük bir kısmını bile paylaşmaya yanaşmıyorsun.
Kimsin sen? Bi düşün di mi? Bu semtin seni ne hale getirdiğini, bu tişörtlerin, bu ilaçların, bu ahlaksız algının, bu hırsın, bu vicdansızlığın, bu düzlemsizliğin, bu duruşsuzluğun seni ne hale getirdiğini bi düşün di mi? Ama düşünmezsin. Çünkü Yaratıcının -çoğunuz akletmezsiniz- ayetinin muhatabısın, çünkü modernsin.
ikinci sınıf duyarlılıkların, basit ayak oyunların, şark kurnazlıkların, pozisyon alışlarınla artık o mağdur, o üzgün, o fakir çocuk değilsin. O yüzden unut artık şu mağduriyet edebiyatını, şu içi ezilen adam numaralarını, şu duyarlı insan ayaklarını...
Sesini değiştiriyorsun zaten. Bari yüzün sana kalsın aslanım. (ismail Kılıçarslan - Gerçek Hayat)
birgün meksika sınırı proğramında reklam dönüşü gömleğinin kollarını düzeltiyor ve benim bak abdest alıp girmiş yayına dememle arkadaşimin o halde yayında abdestini bozmuş dediği güzel bi abi.
ismail kılıçarslan şair. [son şiirleri kötüydü hele şu eren safiye mektup kötünün kötüsüydü] tv de program yaptılar öncesinde haber sundu. sunduğu program belli meksika sınırı. başlar da iyiydiler sonradan muhabbet tv programına evrilince tadı kalmadı. iki haftadır sağlam yazılar yazıyor gerçek hayatta. allah için o yazılara imza atarım. ama bu sözlerin hava da kalmasını da istemem. kalmazsa ismail kılıçarslan zaman zaman kötü şiirler de yazsa sağlam bir müslüman olma çabasındaydı diye şahitlik ederim. belki bir gün lazım olur şahidliğimiz.
Ülke tv'de meksika sınırı programı yapan üçlüden dinlemeyi en sevdiğim adamdı. Sonra kafadengi'ne geçtiler. Sırrı Süreyya'dan sonra 2.liğe oturdu. Gerçi arasıra çıkıyor, ama çok sevdiğim şiiri var kendisinin;
cinnet modern
Bir kırlangıcın kanı var ön camımızda
sanayi devrimi çünkü kuşların ölümüdür
picasso ve prezervatif işte tam da bu anda
bu anda bir kız ağzına bir cinneti almaktadır
cinnet modern bizi zihnin müstemlekesi kılan
cinnet modern bizi gümüş kaşıklardan alıkoyan
Kalan yalnızlık vardır artık akşamlardan
televizyon yalnızlığı renk yalnızlığı insan
şiir çekilmektedir köhnemiş rüyalarımızdan
geveze ve umutsuz şizofren ve unutkan
cinnet modern kır kahvelerinde hafta sonu romantizmi
cinnet modern birdenbire bir köprünün tastamam hayali
bir kadın bir çocuğu kucaklayacakken kurcalamıştır
acı doludur o devlet sarısı zevksiz koltuk
dönülmez dünyaya vakit hail olmuştur dönülmez
şuramıza gelip oturmuştur yoksulluk
cinnet modern gloria jeans’te sumatra bilmem ne kahvesi
cinnet modern abdullah gülün ülkemize cumhurbaşkanı seçilmesi
aynalı sözler bulup biçimsel denemelere girişip politikayı keşfedip
ruhlarımızı yağmalamak isteyenler için tekmil verip
kıymetli katkılarımız için cep saati tazminat plaket öpücük alıp
birikmiş paramızla 1.39 la on yıl vadeyle
vadesi dolmuş insanlığın mezarına işeyen o amerikalı pis adamın adını sapıklık gibi sapkınlık gibi rafızilik gibi çift elle çift bıçakla çifte çubukla toprakla irtibat halinde ayakkabilarını çıkarıp ellerine alıp ayaklarını toprağa basıp beşiktaşı semt takımı olduğu için severken kapitalizmi yeniden icad edip alen abi papa olsana diye bağırınca
sanki kazanda bir ayaklanma bastırılıyor kazan türkleri diye birileri var kaplanlı belgeselden hemen sonra çıktı televizyonda çıktı
televizyona baykal da çıktı inanamazsın lafın sözün belini kırıyor
sokakları bar adlarıyla tanıyan yaşı geçkin kızların mutlu evlilik hayalleri bir kez daha eczaneye
eczanelerde ağrı kesici var bepanten var işe yarar nesneler solgun kimesneler var
ihraç fazlası gibi hissediyorum kendimi sypralex iyi geliyor
donuk mat kimsesiz bir cihangir sokağında
zaten o garson çocukta ayrılmış o kafeden
doluşalım kafelere sevişelim ama üremeyelim
dikkat edelim aile planlamasına kardelenler kampanyasına destek verelim
modernleşelim adamın canını sıkmayalım hırt pırt yapmayalım değil mi eren safi
türk şiirine teknik bir arıza nedeniyle ara verelim
suyun akarını bulalım etliye sütlüye karışmayalım
senede iki takım elbise ramazanda erzak alalım patronla yemeğe çıkalım
patronu kafaya alalım şehrimizin düşman işgalinden kurtuluşunu coşkuyla kutlayalım şehrimiz kurtulsun kuran da okuyalım ama ardından yürüyelim o mezara anı defterlerini dolduralım gayrı safi milli hasılamızı
özallı yıllar tabi çok önemli yıllardı
entegrasyon kelimesi amma ritmik ejekilasyon gibi
akar gider durmaz gider sokaklarda liseli kızların aman allah bacakları süt ve bal
bal işine girelim kaçkarlardan bi arkadaş bal yollasın biz istanbulda doğal beslenme meraklısı aptallara satalım selahattin yusufla unisex tişört tasarımı işine de girebilirim her an
her an hatırı sayılır bir cinnet geçirip ot yok mu lan taş yok mu hadi kitabınız yok ulan allahınız da mı yok diyerek nara atarak sonunda paşa olan semtlere iki oda bir salonlara sabahlamalara sarayın tavuklu çorbalarına kadir abimizin lan saray padişahlık geri gelsin
yıkalım değerleri kurumları kurumsal olalım iletişim müdürlüğü ihdas edelim insan hakları şefliği insan hakkını alabilir mi bu dünyadan test edelim
iş başvurusu formu dolduralım kravat takalım siyah takım elbiseyi indirim var daniel lacture’den alalım hasta olalım kusalım tiksinelim bıyıklılardan bıyıklılar tehlike arzetsin terörist olsun bıyıklılar hasta olalım kusalım tiksinelim
cinnet modern
usul usul şehre bir dalgakıran çekiliyor
insan yazdıkça
insan söyledikçe
daha da sakinleşiyor.
ismail Kılıçarslan, "Gerçek Hayat Dergisi"nde diyor ki; Ben artık kendimi bizim mahalleden hissetmiyorum. islâmcılık pozisyonunu reddediyorum. Dindarlık, islâmcılar eliyle tasfiye ediliyor. Şimdi bizim mahalleden değilim dedim ya... Dedikoduyu meslek haline getiren ve düne kadar bendenize islâmcı geçinen, islâmcılıktan geçinen gibi yaftalar yapıştırmaya bayılan yarım danteller Ahmet Hakan olmaya çalışıyor yaftasını çıkarabilirler ceplerinden. Mahalleniz de sizin olsun, islâmcılığınız, dergileriniz, sözlükleriniz, siteleriniz, sürekli Alternatifini yapalım lan diyen zihniniz falan da. Ben namaza başladım yeniden. islâmcılıktan daha önemli işlerim var. Yasin ezberlemeye çabalıyorum.
Yanlışım varsa Allah affetsin ama benim de yıllardır kafayı yorduğum bir konudur bu. Bir kaç kez televizyonlarda söyledim diye topa tuttular. Müminle islâmcı arasındaki fark sorulmuştu bana. Demiştim ki "islâmcı, başına bir iş geldiği zaman karakola, mahkemeye koşar fakat mümin ya affeder ya da Allah'a havale eder." Çünkü mümin, başına gelen şeylerden dolayı karşısındakini suçlamaz. Kötüyle değil kötülükle mücadele eder, Allah'a sığınır, kendi muhasebesini yapar, sonrası için de bazen tedbir alır.
islâmcılık, dinin felsefesi, siyaseti ve yaşam biçimi olarak karşımızda duruyor. Bir islâmcının gün içinde girip çıkacağı mekânların sayısı müminden çoktur ve bunun için kınanmaz. islâmcıysanız barın kapısında "Bir arkadaşa bakıp çıkıcam abi" deme şansınız vardır. Hareket alanları ve manevra kabiliyeti geniştir. islâmcının belâ anında liberal veya demokrat bir partiye oy verebilme hakkı gizlidir. Mümin ise yaban eşeği gibi inatçıdır. Kendisini yolundan edecek her şeye karşı tavırlıdır. Görmez, duymaz, işitmez, çok şükür yobazdır!
Bazı islâmcılar, namazlarını kaçıran filozoflar topluluğuna dönüştü. Bir çoğu "Allah" demekten korktuğu için "Tanrı" demeyi yeğliyor. Onlardan bir kaç kitap ismi sormaya kalksak "Wittgenstein, Heidegger"geveleyip duruyorlar. Örtünmeyi "Allah'ın emri" diye savunamayıp "Kişi Özgürlüğü" başlığı altında tartışabiliyorlar. Tasavvufa "Ritüel" olarak bile sahip çıkamıyorlar. Şu dünyada 'azın çoğu yenebileceğine dair' hiç bir inançları yok. Şarap kadehiyle meşrubat içince gizlenebildiklerini sanıyorlar. Oysa sıvılar, içinde bulundukları kabın şeklini alırlar... Bir meşrubat, kadehin içinde şarap kalıbıyla duruyorsa iş bitmiştir! 35 yıl ateist yaşadım. Hayatımda Allah olmadığı için "inşallah"a dilim dönmüyor "Umarım" diyordum. Şimdi "Umarım"diyen Müslümanlar görünce bilimsel bir hayrete kapılıp kafamı ezecek odun arıyorum.
ismail Kılıçaslan'ın islâmcılıktan filan bahsettiği için değil, ara verdiği namazlarına başladığını, Yasin ezberlemeye çalıştığını duyunca çok mutlu oldum, evde bayram havası esti. Zira Müslüman Müslüman'ın namazını sorar, sorgular, takip eder, kardeşinin namazlarında sorumluluğu vardır.
ismail ticareti biliyor! Geçici bir dünyanın beş kuruş etmeyeceğini zaten biliyordu ama iyice idrak etmiş. Bu sözleri söyleyecek kadar cesur, doğal olarak şu andan itibaren yüreğimizde nezih bir yerin sahibidir. ilmihalden kopmuş, ingilizce, Kuantum Fiziği, Kişisel Gelişim, Uzay Geometrisi peşine düşmüş bir toplumdan zaten rahatsızız. Müslüman'ın hedefi cennet olmalıdır. Cennet için de kul olmak, kulluğun vazifelerini idrak etmek, ibadetleri aksatmamak gerekiyor.
Kabirde sorulacak soruları biliyoruz: Rabbin kim, kitabın ne filan... ilk sorgularımız namazdan olacak... Biliyoruz ki orada Kuantumdan soru çıkmayacak. Bu dünyada bilim nereye giderse gitsin, öbür dünyada bir "Yasin" okuyabilenler bir çoğunu geride bırakacaklar. Bu dünyada dindar olanın cennette mekânı geniş olacak...
Geçen gün Ülke Tv'de Sadık Battal'ın "Tahta Köprü" programına konuk olmuştum ve sürpriz olarak telefonla dünya ahiret kardeşim Hakan Albayrak katılıp şöyle demişti: "Artık bir kaç Müslüman arkadaş bir yerde otururken haydi namaza diyemez olduk çünkü bu cümle artık özel hayata müdahele sayılıyor." dedi, çok haklıydı.
ilmihal bilgisini kaybettik edeli herkes hakkını mahkemelerde arıyor, ölümü unuttuk. Yaşamın içinden ölüm iteklenince zalimleştik. Jargon gitti. Dilimiz ve tipimizle Müslüman'ı temsil edemiyoruz. Dilinden, giyiminden kopya vermeyen, yaşam tarzıyla, okuduğu kitaplarla gizlenmesini beceren ama "Müslüman değildir" diyemediğimiz insanlara karşı şüphelerimiz bizleri de günaha sokmaya yetiyor.
Zahirine bakarak "Bak bir Müslüman geliyor." diyemez olduk. Dudakları duayla kımıl kımıl, hacıyağı kokan, tesbihli, namazlarını kılan, eşgali belli Müslümanları özledik. Bu laikleşme süreci nereye kadar devam edecek? Uzlete mi çekilsek, sadece kendimizi mi kınasak, bilmiyorum ki ne yapsak da artık Müslümanlara soru sormayı bırakıp mutmain olsak...
ismail Kılıçaslan kardeşim de "Yasin" i ezberleyecek ve ben ondan önce ölürsem arkamdan bana da okuyacak inşallah... Mümin olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu...
Bir tercih sunuyor hayat bize... Cennet, cehennem, vapurlar filan... Hesap ortada!
Bülent AKYÜREK / http://www.habertaraf.com
kendini şair zanneden şahsiyet. şiirleri sıkıcı bir o kadar da vasatın altında. islami kesim bu adamın nesini seviyor anlamıyorum zevk yok mu kardeşim sizde hiç?
iyi şairdir.isyanını süsleyip sanatlı söyleyişe bandırıp dökmez kağıtlara tam da isyan diliyle yapar edebiyatını, bildiğin küfür ediyor.amerika diyor sen busun diyor o***** çocuğusun diyor daha ne olsun.
yıllar önce cemaat.com da yazdığı bir yazısı tekrar gündeme gelmiş şair, televizyoncu, yapımcı. * kanal 7 nin cıvıklaşan ortamında her an, başörtülü kızlarla kim evlenecek diye bir programa isim babası olursa şaşırmasın.
Şairdir, senaristtir...Konuşurken " S" leri "ş" leştirmese daha da iyi olacaktır ama bu kadar kusur kadı kızında da olabilirdir. Ve ayrıca Tarık Tufan ve Selahattin Yusuf'la tv programı sunmaktadır... Biraz da küfürbazdır.