yani tünel açıldıktan sonra bile millet yolunu değiştirip eski yoldan gidiyordu sırf ismail'in yerine uğrayıp pirzola lüpletmek için. artık o yolu da kimse kullanmaz.
her sene ankaraya giderken durup yemeğimizi yerdik ailecek.
bal ve tereyağı getiriyorlar küçük yayvan tabakta, yanında da kızarmış ekmek.
bir de, gereksiz belki ama, tuvaletleri çok güzeldi. hem temizdi hem de son teknolojiyle donatılmıştı.
istanbul'dan ankara'ya dönüşümüzde babam sayesinde keşfettiğim güzel mekan. huzurlu bi havası var ya da bana mı öyle geliyor bilmem ama bir kuzu eti gelir ki önünüze pek şahane.
bolu dağında müthiş et yemeklerinin yapıldığı, bazen saatlerce sıra beklendiği ancak sıra geldiğinde kuzunuzu yediğinizde iyi ki beklemişim diyeceğiniz mekan.
akçakoca'da kaldığım zamanlar bile sırf oradan bakmak için için dünyaya atlar gelirdik hafta sonları. daha bir güzel olur yemek yemesi, içmesi. ancak yeni otoban yapıldıktan sonra sanırım eskisi gibi ragbet edilmiyor ama o çoktan bir efsane oldu bile.
yükselmenin ne demek olduğunun görülebileneceği bir mekandır. eskiden sadece binanın alt kısmında yemek yenirdi ve küçük bir sobası vardı üşümemek için ona yakın bir masa tercih edilirdi. ama artık baya bir gelişmiştir. her zaman kalabalıktır. ama tünelden sonra hali ne olur bilinmez tabii.
tam bir işletmecilik örneği. tamam belki sushi satmıyor, iç dizaynı italyan iç mimarlar tarafından tasarlanmamış ama burası öyle bir yer ki yolu bolu dağı'ndan geçen herkes tarafından bilinir. nasıl bu kadar başarılı ve tanıdık bir yer olmayı başarabilmişler bilinmez, tez konusu olmaya değer.