zeki ve nüktedan bir insan. ayar denilen şeyin hasını yapardı. başından şöyle bir şey geçtiği rivayet edilir. bir gün sahnedeydken oyundan sıkılan ve bunu da somut bir tepkiyle belirtmek isteyen saygısız bir seyirci sahneye bir hıyar fırlatır, aklı sıra süper bir ayar vermiştir üstada. üstad alır hıyarı "birisi kimliğini düşürdü." der. işte ismail dümbüllü budur. şimdiki stand-up'cılar gibi ezberlenmiş, önceden hazırlanmış espriler yapmaz, zekasıyla, ince esprileriyle mizah nedir öğretirdi.
Cenazesi, istanbul'da Boğaziçi Köprüsü'nden ilk geçen cenazedir. Kabri, Üsküdar'da Çiçekci Camii karşısında bulunan Karacaahmet mezarlığı'nda bulunmaktadır.
çengelköy'de bir açık hava sinemasında düzenlenen oyunu beğenmeyen seyirci sahneye salatalık firlatmış; O sırada oyununu sergilemekte olan Geleneksel Türk Tiyatrosunun son temsilcisi Ismail Dümbüllü yere eğilip salatalığı almış ve "Biri kartvizitini düşürdü, oyundan sonra gelip kulisten alsın" demiş; Seyirciler arasında kopan alkış ve saygısız adamın yuhalanması seslerinden sonra kulise giden ismail Dümbüllü öğrencisine demiş ki; "Seyirci gaddardır. Hani beni alkışladılar ya, eğer cevabını vermeseydim adamı alkışlayıp bizi yuhalarlardı."
buyuk ortaoyunu ustadi. kavuklu ile pisekar'in kavuklusu. turk mizahinin kilometre taslarindan birisidir. kel, komik. yasasaydi da su piyasadaki yavsaklari bir gorseydi ne derdi acaba. geleneksel kavugunu munir ozkul'a devretmistir, munir ozkul'da ferhan sensoy'a.
sahnedeyken kendisine fırlatılan hıyara bakarak "biri kimliğini attı sahneye" diyerek dumura ugratan buyuk gulduru ustası. o oyunda bulunmak nasip olsaymıs keske...
