islamın sadece kölelerinize iyi davranın, onları hor görmeyin vs. gibi kurallar getirmesi lakin köleliği kaldırmadığı gerçeğidir. kem küm etmeye gerek yok buz gibi ortadadır. abraham lincoln bilenik kaldırmış ama işte.
islam din tacirleri tarafından kullanılmaya başladığından beri islam dünyasındaki insanları güdülen koyun haline getirmiştir. hem de yunus suresi 100.ayete rağmen. ve hala akıllanamamışlardır.
çünkü hiçbir din kaldırmamıştır. yahudi kaynaklarında da "kölelerinize iyi davranın, onlarla evlenmeyin, evinizdeki dişi köleyle nişan yapın" gibi şeyler vardır. zamanın elitlerini karşılarına almak istememişlerdir.
kölelik halen kalkmamıştır.
islam belki de sırf bu yüzden en güzeli. realist ve rasyonel yaklaşımları sadece çözüme yönelik. insanoğlunun doğasına aykırı ütopyalar değil gerçek hayatı sunuyor.
kölelik bir durum değil bir tanımdır. sosyal yaşam ve ekonomik faaliyetler devam ettiği müddetçe birileri kölelik yapmak zorunda. eskiden barınacak yer ve yemek için miş bu, şimdi ise maaş+ssk+yol için. kökende bir şeyin değiştiği söylenemez. bana özgürlük muhabbeti de yapmayın. özgürlük kendi kendini yalanlayan bir kavramdır.
kısaca islam köleliği tavsiye etmez, eleştirir. kölenin sahibi ile aynı insani haklara sahip olduğunu söyler. ve sen patronunla aynı seçimde birer oy sahibisiniz, aynı adalet sarayında aynı hakimlere ve savcılara hesap veriyorsunuz. ve bu haklar kölelere ancak 1900 lerin başında verildi. yani 1300 yıl sonra.
kur'an'ın bütün emirlerine ve yönlendirmelerine rağmen, o zamanın şartlarında hayatın devamı için gerekli görülen kölelik, yıllar ve yıllar sonra kalkabilmiştir.
bu anlamda köleliği kaldıran ve hala islam'ın köleliği kaldırmadığına, kaldıramadığına işaret eden sözde medeni zihniyet, başka başka kölelik düzenleri yaratmak hünerini, son damlasına kadar göstermiştir.
--spoiler--
Tarih boyunca savaşın olduğu yerde, genelde esir de olmuştur. Kur'an-ı Kerim Bedir savaşından bahsederken esirler konusuna da temas eder:
Bedir savaşında Müslümanlar karşı taraftan 70 esir alırlar. Hz. Peygamber, bu esirlere nasıl muamele edileceği konusunda meşveret eder.
-Esirlerin fidye karşılığı serbest bırakılması,
-Hepsinin öldürülmesi,
şeklinde iki görüş ortaya çıkar. Resulullah da fidyeye taraftardır. Esirlerin ekonomik durumlarıyla orantılı olarak fidye alınır ve serbest bırakılırlar. (1) Bedir esirleriyle ilgili şu ayetler nazil olur:
" Yeryüzünde ağır basıp küfrün belini iyice kırıncaya kadar hiçbir peygambere esirler sahibi olmak yakışmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz. Halbuki Allah, ( sizin için) ahireti diliyor, Allah Aziz'dir, Hakimdir.
Şayet Allah'tan bir yazı geçmiş olmasaydı, aldığınızdan dolayı mutlaka size büyük bir azab dokunurdu." (Enfal Sûresi, 67-68)
"Yeryüzünde ağır basmak" ifadesi, tam bir galibiyet halini belirtir. Bir Peygamber için, karşı tarafı çökertmeden ve küfrün belini kırmadan esirlerle uğraşmasının uygun olmadığı anlatılmıştır. Çünkü, daha sistemini tam kuramadan, hakimiyeti tam sağlayamadan esirlerle meşgul olmak, büyük bir vakit kaybı olacaktır. (2)
"Allah'tan bir yazı" ifadesi hakkında şu gibi açıklamalara yer verilmiştir:
-Cenab-ı Hakk'ın, "içtihat sonucu yapılan amelden dolayı kimseyi azablandırmayacağı" şeklindeki teminatı,
-Cenab-ı Hakk'ın, Levh-i Mahfuz'da belirlemiş olduğu "ehl-i Bedr'e azap etmeyeceği" garantisi,.. (3)
işte bu gibi sebeplerden dolayı Resulullah'ın uygulaması yürürlükten kaldırılmamış ve şöyle denilmiştir:
"Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve hoş olarak yiyin ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, Gafur'dur, Rahim'dir." (Enfal Sûresi, 69)
Daha sonra, Hz. Peygamber'e hitap edilerek, şu talimat verilir:
"Ey Peygamber ! Elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah sizin kalblerinizde bir hayır (imana bir liyakat) görürse, sizden alınandan daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. Allah Gafur'dur, Rahim'dir.
Eğer sana hainlik etmek isterlerse, bilsinler ki, bundan önce Allah'a hıyanet ettiler de, Allah onların cezalandırılması için sana imkan verdi (Hıyanet ederlerse, yine verir). Allah Alim'dir, Hakim'dir." (Enfal Sûresi, 70-71)
Hz. Abbas, Resulullah'ın amcalarından olup, Bedir esirlerindendi. Fidye karşılığı serbest bırakılır. O da islam'ı din olarak seçer. Yıllar sonra, Bahreyn'den hayli yüklü bir miktar ganimet gelir. Hz. Abbas, kendine düşen hisseyi alınca, üstteki ayeti hatırlatıp der: "Bu benden alınandan daha fazla bir mal. Cenab-ı Hakk'ın ikinci va'dini (yani, 'sizi bağışlar' müjdesini) de ümit etmekteyim." (4)
Esirlerle ilgili bir başka bahis, Muhammed Sûresinde geçer:
"Kafirlerle savaşta karşılaştığınızda boyunlarını vurun. Onlara tam galip geldiğinizde, bağı sağlam bağlayın (esir alın). Sonra da, ya onları karşılıksız salıverin, ya da fidyeyle bırakın. Harb, ağırlıklarını bırakıncaya kadar (savaş bitip durum netleşinceye kadar) yapılacak olan budur." (Muhammed Sûresi, 4)
Esirlerle ilgili burada bildirilen hükümlerle, Enfal Sûresindeki ayetler arasında bir bırakmanın mahzuruna dikkat çeker. Ortalık yatışmadan, durum netleşmeden onları salıvermek, düşmana yardım olur. Salınan esirler, tekrar düşman saflarına geçecek, müslümanlara karşı savaşacaklardır. (9)
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için şu esaslara dikkat çekmekte yarar görüyoruz:
1- islamiyet, esirleri köle yapmayı emretmez. Bu konuda, Kur'an'da ve hadiste bir emir, asla söz konusu değildir. Asıl olan hürriyettir. (10)
2- Uygulamada, zaman zaman müslümanların esirleri köleleştirmesi, günün savaş şartlarından kaynaklanan bir durumdur(11). Karşı taraf müslüman esirleri köleleştirirken, onlardan alınan esirleri serbest bırakmak, iyi bir siyaset olmasa gerektir.
3- islamiyet, köleliği birden kaldırmak yerine, kademeli olarak kaldırmayı esas kabul etmiştir. Zira, insanlık aleminde yerleşmiş köklü bir adeti birden kaldırmak, mümkün değildir. Hata ile öldürme ve yemin kefaretlerinde köle azat edilmesi esası vardır(12). Köle azat etmek, Allah'a yaklaştırıcı bir ibadet olarak takdim edilmiştir(13). Zekatın verilme yerlerinden biri de, kölelerdir. (Tevbe Sûresi, 60)
Hz. Peygamber (a.s.m), kölelerle ilgili şöyle der: "Onlara, "kölem, cariyem" demeyiniz. "Oğlum, kızım" deyiniz".(14)
Görüldüğü gibi, islamiyet kölelik sistemini kademeli olarak kaldırmayı esas almış, mevcut uygulamayı da en insani bir şekilde yapmıştır.
zıtlık söz konusu değildir. Önce ishan (karşı tarafı tam mağlup ve perişan etmek), sonra esir almak şeklinde bir tertib söz konusudur. (7) Esirler ise,
1- Ya karşılıksız (meccanen),
2- Ya da fidye karşılığında serbest bırakılacaklardır.
Ayette, karşılıksız serbest bırakılmasının önce zikredilmesi, bu şekilde salıverilmelerinin daha evla olduğuna işaret sayılabilir. (8) Fakat idareci olanlar, bulundukları duruma en uygun tercihi yaparlar.
Ayette, "savaş ağırlıklarını bırakıncaya kadar" kaydı ise, savaş bitmeden esirleri
--spoiler--
köleliğin teşekkülü ve varlığı dini değil iktisadi ve harbi kaynaklara dayandığından dolayı salt dini teşebbüsle kaldırılması mümkün değildir.
köle nedir? eski yakın doğu memleketlerinde savaş esirleri ve borçlular; geç minos ve helen döneminde vatandaşlık hakkı tanınmayanlar, roma da ise zapt edilen yerlerin yerlileriyle isyan edip başarısız olanların bakiyesi. islamiyet öncesi türklerde ise köleler yalnızca atlara bakar, kayıt tutar ve darı tarımı yapardı. hz isa tanrı önünde tüm insanoğlunun eşit olduğunu tebliğ etmiş ve dahası kölelik müessesesini tanımamıştır. buna rağmen kölelik müessesesi feodal toplumla form değiştirmiş ve kolonicilikle eski köklerine dönüş yapmıştır.
köleliğin kaldırılması batı toplumları için 18.yy sonu, osmanlı devleti için ise 19.yy ortasını bulmuştur. ancak kabul edilmeli ki doğuda kölelik ile batıda kölelik arasında ciddi farklar vardır. örneğin roma da bir köle efendisine karşı suç işlediğinde tüm ailesiyle birlikte idam edilirken amaç gözdağı vermekti; eski yunan da ise köleleri dövmek sahipleri için hubris* manasına gelirdi ve bu tip davranışlar benimsenmezdi.
islam da ise kölelik başlangıcı açısından daha acımasız, ancak kurum olarak çok daha müsamahakar ve insani idi. tek problem batı medeniyeti bu problemi 15.yy sonrası çözerken islam medeniyetinde kölelik kurumunun sahip olduğu şartların daha uygun oluşu sebebiyle bir değişikliğe uğramayışıdır ki bunda da diğer kurumların eskimesinin payı büyüktür.
doğru, islam köleliği kaldırmamıştır. ama kölelere nasıl davranılması gerektiğini belirlemiş, onlara haklar tanımıştır. köleyi azad etmenin çok sevap olduğu vurgulanmıştır. o zamana kadar böyle bir uygulama da dünya çapında olmamıştır. aslında islam'ın kölelere özgür haklar tanıması zamanına göre bir insan hakları devrimidir. 21. yüzyıldan 7. yüzyıl hakkında, üstelik toplumsal eşitliğin olmadığı arap toplumu hakkında atıp tutması ne kadar da kolay...
peygamberimizin kölesi bilal habeşi nin ilk ezanı okumasından ötürü her ezan okunduğunda köleliğin islam tarafından daha tebliğnin ilk cümlelerinde kaldırılmış olduğunu anlıyoruz. islam köleliği kaldırmak uğruna ezanı ilk bir köleye okutmuştur. kölesini azad edenlerle ilgili de o kadar gözel sözler söylemiştir ki o sözlere layık olabilmek uğruna köle sahipleri her hangi bir zorlama olmadan kendi rızalarıyla kölelikten vazgeçmişlerdir.
her b.ka islam ı katarak, müslümanı diline pelesenk ederek ne yaptığını anlayamadığım bir yazar şeysi daha.
kölelik islam öncesinde vardı. islam da köle hakları artırıldı hatta kölelerin azad edilmesine yöneli ödüllendirmeler uygulandı.
Hıristiyanlıkta ise kölelik hep vardı.
haklarının artması onların köle olduğu gerçeğini değiştirmez, köle köledir. sıfat değilmediği sürecede böyle kalır. körü körüne din diyenler araştırmalı.
islam bütün zamanlara gelmiş, bütün çağlara gelmiş en mükemmel en şöyle en böyle son dindir diyenlerin, "e bu ne iş hacı" denildiğinde "olm onu o zamanın şartlarına göre değerlendirmek lazım" demesine neden olan islamın bug larından biri.
Ulan onu o zamanın şartlarına göre değerlendiriyoruz da türbanı çarşafı ezanı namazı niye o dönemin şartlarına göre değerlendirmiyoruz. Halen 750 yılındaki gibi yaşamaya çalışıyoruz.
akp nin aldığı oylar düşünüldüğünde yalan olmuş gerçektir. bir adam sırf namazında niyazında, namusludur diye düşünebilmenin başka bir açıklaması olamaz çünkü.
Ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi?
Beled : 8-9
Ve ona iki yolu göstermedik mi?
Beled : 10
Fakat o, sarp yolu göze alamadı.
Beled : 11
O sarp yol nedir, bilir misin?
Beled : 12
Köle âzat etmektir.
Beled : 13