islam'ın kuru olduğu değil, gayet sulu ve kanlı olduğu da ayrıca yeteri kadar ayyuka çıkmış, iman sahiplerinin "dinimi kurtaracağım" ayağına bilimsel bulguları söylemlerine monte etmeye çalışmaları, gün be gün bu -ve diğer- din(ler)in yalan dolan masallarının evreni, yaşamı ve genel olarak var oluşu açıklama konusunda ne kadar yaya kaldığı ifşa edilmiş ve edilecektir.
neresinden tutulursa tutulsun, rezil olmaktan ve etmekten başka bir çaresi kalmayan köhne bir hikayeye sarılmak, elma armutun içinde "allah" görmekten öte bir fayda sağlamaz. üç kağıdı ve çarpıtmayı bir felsefe olarak benimseyen tayfanın ne insanlığa, ne diğer insanlara, ne de kendilerine arızadan başka ekleyebileceği hiç bir katkı yoktur.
kuru bir düşünce tarzını benimsemiş insanların asla vazgeçmeyeceği zandır.
adam düşünce boyutunu madde ile sınırlamış ise laboratuvarda deneysel olarak ortaya koyamadıkça ki -daha metafizik düşünce boyutunu toptan inkar edecek ilkellikte bir beyne sahip birileridir onlar- inanmaz.
hem sonra allah beni bilin demiyor, ben alenen bilinebilirim demiyor. insaflı bakış açınızla ve temiz bir inançla gelin bana ben sizin içinizde ve dışınızda tüm ayetlerimi göstereceğim diyor. bilmek raddesinde imana uzanabilecek insaflı akıl yürütme mekanizmasının çökmüş olduğu bir organizma (kuru bir düşünce tarzı) hakikat arayışı eksenindeki zemin kaymasının kurbanı olmaktan öte gidemeyecektir. esasen o kaygan zeminin üstünde gerçek bir hakikat arayıcısı bile değildir.
(bkz: batılı düşünce tarzı)
