ever arkadaşlar; türkiyede bazı insanlar var ki -geneli çağdaş ve laik geçinenler- islamı öcü gibi görüp, kapalı insanları böcek gibi aşağılayıp gerici bulmaktadır. fakat, turunculara bürünüp kafalarını kazıtan insanları olduğu felsefik bir düşünce akımına karşı sempati besleyip hiç gerici olabileceğini düşünmez.
çünkü neden biliyor musunuz? budizmin moda ve avrupalılar tarafından hoş karşılandığı için.
eğer bugün avrupa islamı benimseyip, övgüler yağdırmaya başlasa, bizim ateistlerin hepsi müslüman olmazsa bende hiç bir şey bilmiyorum...
nirvanaya ta göklere ulaşmak içindir efenim onun haricinde kara çarşaf gibi giysiler aslında ''müslüman erkeğin prezervatitir'' tamamen kadını toplumdan soyutlamak içindir!..
-kadına dış kapının mandalı olarak bakabilmek içindir. dinci safsatara dezenformasyonlara inanıp böyle bir sistemi asla kabul etmez gerçek kadın dediğin ya da insan dediğin.
bugün, atatürkçüler bağımsızlıkçıdır, atatürkçü düşünceyi geliştirmek için çalışmaktadırlar.
gerçek bir atatürkçü-millici kimsenin, hizmetine girmez, yada kölesi olmaz o-la-maz
eğer olursa atatürkçülükten çıkar efenim.
Fıçı içinde yaşayan Diogenes, Kinik düşünürlerin en ünlüsüdür. Sokrates' in öğrencisi Atina' lı
Antisthenes, bir hayli yaşlandığı sırada, bütün dünya zevklerine ve özentili felsefelere sırt çevirmişti. Soylular
arasında ve zevkli bir ömür sürerek yaşlandığı halde birdenbire doğaya dönmüş, doğaya uygun yaşamayı yeğlemişti.
Köleler gibi giyiniyor ve zevk almaktansa ölmeyi yeğlerim diyordu. Öğretmeninden öğrendiği erdem anlayışını
herkesin anlayabileceği bir dille anlatmaya başlamıştı. Her türlü mal ve mülk edinmeye, kölelik ve aile kurumlarına,
din inançlarına karşı çıkıyor ve çevresindekilere iyilik öğütleri veriyordu. Tutuklanmış bir kalpazanın oğlu olan
Sinop' lu bir genç, Diogenes, ona yanaştığı zaman kendisinden hiç hoşlanmamış ve sopayla döverek onu kovmuştu.
Diogenes direndi ve Antisthenes' in mesihvari sözlerine uyarak her şeyden el etek çekip bir köpek gibi yaşamaya
başladı. Öğretiye köpeksi adı verilmişse herhalde Diogenes yüzündendir. Ölüleri gömmek için kullanılan toprak bir
kap içinde yaşıyor ve felsefesini eylemiyle geliştiriyordu. Diogenes, Antisthenes' in aklından bile geçirmediği bir
biçimde bütün geleneği yadsıyarak her türlü ruhsal ve bedensel isteklere sırt çevirmiş, kendisini doğanın içinde
doğal bir varlık gibi özgür kılmıştı. Gerçek erdeme böylesine bir özgürlükle varılabileceği kanısındaydı. belkide bu herifin felsefesidogru.
neyin pesindeyiz neyi kime ispatlamaya calısıyoruz.
budizm ve konfüçyüsçülük* gibi dinler aslında iyilik üzerinedir. inanabilirler ama tek sorunu ilahi bir inanış yoktur. bundan dolayı pek çoğumuza ters gelir. islam varken, bunlara inanmak, acizane vakit kaybıdır.
demekki sadece kendimize donecek ateist dedigimiz diogenes kadar inanclı olup inancımıza sarılıp erdemli olacak ve kutsal saydıgımız dini
bu denli ucuz konular arasında tartısmaya bile sokmayacakmısız.
adam en buyuk gerici zira ev dururken sepette yasıyor ama sikayetci degil.
inanclı dik ve kendinden emin.
dindar bir toplum mu yetistirecegiz o halde oncelikle cocuklara bunu asılamalıyız.