Geri kafalılıkta ısrar edenlerin asla anlamayacagi dindir. Araplar dini yanliş anlamadi zaten ben onu savunmuyorum. islamiyeti gerçekten araştıran insanlar bilir ki islamiyet servet ve güç sahiplerinin işine gelmez. Tarih boyunca bu böyle olmuştur ve böyle olmaya devam edecektir.
gerçek islam bu değil dedikleri şeyler aslında gerçek islamdır . ne yazdığını anlamadıkları bi kitabı okumaktan keyif alan insanlara ne anlatırsın ? türkçesi var oku dersen sen neden oruç tutmuyorsun diyor . muafım olum ben bari inandığın din ne anlatıyor öğren.böylelikle camiden çıkıp ağzından salyalar akıtarak insan yakmazsın.
Inananlarini okudugu kitabi anlamamakla suçlayanların oldugu dindir. Ben yarı arap yarı türküm ve arapçam az çok vardır buna ragmen sadece kendi anladigimla yetinmemiş gercekten çok kapsamlı araştirmalar yapmişimdir ve attigim kaynaklarda o arastirmalarima aittir.
Ayrica islamiyete inanan bazi insanlarin aptal ve ya cahil olmasi islamiyetin degil o kişilerin sorunudur. Ülkemizde gerçekten araştirmadan inanan insan sayisi o kadar yüksek ki islamiyete inanmayan birisi o kişilerle tartişmaya falan girse kesinlikle hakli çikar. Ancak ben donanimli bir müslüman oldugumu dusunuyorum ve gercekten mantikli, iyi niyet sahibi olup da aklinda supheler bulunan kisilere yardim etmeye hazirim.
Kimse islamiyetin şu anki arap ülkelerinde doğru bir şekilde yaşandigini söylemedi. islamiyetin tek ana kaynagi kurandır. Eger senin bahsettigin ülkelerde kuranin koydugu kurallar uygulanmiyorsa sen ona islamiyetin yaşandigi ulke diyemezsin bilmem anlatabildim mi?
Çok fazla konuyu dagitmak istemiyorum ama Islamiyetin uygulanişi Hz.Muhammedin ölümunden sonra zarar görmüştür ve günümüzde bu şeklini almiştir. Eger sen birine şu işi yap diyor ancak o kişi anlamiyorsa orda yapilacak işle alakali bir sikinti yok uygulamada problem vardir.
çok eşlilik kuranda var. (bizzat hz muhammed çok eşliydi)
Kuranin gonderildigi zaman her erkegin 10-15 karısı ve cariyeleri vardı. Ancak bu durum toplumsal yaşamda sikinti yaratiyor hem erkekler hem kadinlar şikayet ediyordu. Burda erkeklerin eşlerini önce dörde üçe indirmeleri ancak en hayirli olanin tek eşlilik oldugu belirtilmiştir zaten. O günün sartlarina gore dusunuldugunde kademe kademe duşurulmesinin daha mantikli oldugu anlaşilacaktir.
kızların küçük yaşta evlendirilmesi islamda var. (örnek vermeye gerek yok herhalde)
O donemlerde kizlar yaşlarini regl olduktan itibaren sayiyorlardi. Yani Hz.Muhammed hz.aişe ile evlendiginde 6-9 yaşlarinda deniyordu ancak orda kastedilen regl olduktan sonraki 6.yil ki hz.aişe en aşagi 17-18 yaşlarinda oluyor. Hz aişenin önceden bir nişan attigini da soyleyelim. Bir başka kanit:
Hz. Ayşe ve ablası Esma, ikisi, Hz. Ebu Bekir’in kızlarıdır. Esma, yüz yaşında, yetmişüçüncü hicri yılda ölmüştür. Yani, Medine’ye geldiklerinde, 100-23=27 yaşındadır. Ayşe, Esma’dan on yaş küçüktür, yani 17 yaşındadır, en az 17 yaşinda.
kadınların kapanması burke mevzuları falan hepsi islamda mevcut.
Kadının örtünmesi ile ilgili diyebileceğimiz sure Nur 31'de sadece örtünme vardır ki bu genellikle tefsirlerde baş örtüsü olarak yorumlanmıştır.
oysa kuranda Allah "Örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar" der.
Buradaki örtünme, ne baştan asağı,nede aşağıdan yukarıya doğru olarak belirtilmemiştir.
Bu ayetten anladığımız; kadınların göğüs kısımlarının kapatılmasıyla ilgilidir.
Buradaki yanlış yorumlamayı aslında Kuran'ı kerimi okuyarakta görebiliriz.
Kuranda "Hımar" sözcüğü örtü anlamına gelir,bu sözcük kendi başına somut bir şeyin örtüsü anlamına gelmez. Masa örtüsü,yer örtüsü gibi belli bir yerin örtülmesiyle ilgili olsaydı Allah bu ayette baş örtüsü olarak belirtmiş olurdu. Allah Kuran'da abdest ile ilgili nerelerin yıkanması gerektiği ile ilgili verdiği ayetlerde başın yıkanmasını baş sözcüğünü kullanarak vermişti.
Nur suresinde baş örtme diye kesin bir vurgu yapmamış ama göğüs kısmının örtülmesini kesin bir dille belirtmiş.
Kuran'da Allah kadının başı açık ve saçlarının görünmesi ile ilgili bir günah,yasak,cinselliği çağrıştırıcı veya kirlenmişlik konuları ile ilgili hiç bir vurgu yapmamıştır.
karılarınızı dövün diye bir ayet bile var.
Kuran diyor ki: (Nisa;34) Şiddetli geçimsizlik yaşadığınız eşinizle, önce oturun konuşun, konuşun! Sonra, ev içinde odaları ayırın, bir müddet ayrı durun, yatak ayırma bu demektir. Sonra, ev içinde de beraber yaşayamaz hale gelmişseniz, bir müddet ayrı yaşayın, evleri ayırın. Sonra (eğer bunlardan şiddetli geçimsizliğinize çözüm üretememişseniz), her iki tarafında kabul ettiği, sözünü dinleyeceği hakemler, arayı bulacak kişiler çağırın. Beşinci aşama da, halen çözüm yolu bulamamışsanız boşanın: talak. Üçüncüdeki ön boşanma, beşindeki de ebedi boşanmadır. Kuran’daki “darabe” kelimesi, vurun, darp edin diye çevriliyor, hâlbuki bu kelimenin onyedi tane anlamı var ve bu anlamların bir tanesi de Kuran’ın kendi içinde, bir yerden, geçici bir süre ayrılık anlamında kullanılıyor. Mesela eğer memleketinizden geçici bir süre, bir yere ayrılırsanız, sefere çıkarsanız derken (Nisa; 101) “darabe” kökünü kullanıyor. Kuran demek ki bu kelimeyi, bir müddet, geçici ayrılık anlamında kullanıyor. Peygamber, hiçbir kadına, tekbir fiske vurmamıştır. Kadınlar, gelmişler, Peygamberin evinin etrafında toplanmışlar, kocalarımız bizi dövüyor, eve gitmeyeceğiz demişler, protesto yapmışlar, o gece mescitte yatmışlar. Sabah olunca da Peygamber bütün erkekleri çağırmış, karılarınızı niye dövüyorsunuz diye onlara, tabiri caizse, fırça atmış ve bu ümmetin hayırlıları, karılarını dövenler değildir demiş.
Hep aynı masallar yıllardır. birileri gider bir başkası gelir kılıcını sallar sonra o gider başkası gelir o sallar. garip ya. hani bilgi biriken bir şeydi, hani ilerliyorduk?
hayvan dostu dindir.
bir hikaye anlatılır bir gün peygamberimiz ylda gördüğü bir adamın eşşeği ile konuşuyor.
sonrasında adamın yanına geliyor ve çok sinirlenmiş: ''hayvanlarınıza iyi davranmanız farzdır.'' falan diyor. mesela eşşeğe alabileceğiden çok yük yüklememeli, çok yormamalı ve iyi yemler vermelisiniz.
hatta islamiyette hayvanın psikolojisi o kadar önemlidir ki hayvan kurban edilirken bıçağı görmesi bile engellenir.
uzun lafın kısası: eğer allaha inanıyorsanız hayvanlara iyi davranmalısınız.
Türk halkları,irani halklar,araplar,huiler(müslüman çinli), Endonezyalılar,malezyalılar,habeşler,arnavutlar ve bazı slav toplulukları arasında yaygın olan dini inanç.
reform denen şey özde dini iyi almaktır. reformcular dine sonradan eklenenin onu bozduğunu düşünür ve onları atmaya çalışır. mesela ışid de bir reformun sonucudur, reformist yahudilik mezhebi de bir reformun sonucudur, kuran müslümanlığı denen şey de bir reformun sonucudur, protestanlık denen şey de bir reformun sonucudur.
reforme etmek illa ileriye götürmek değildir. reform çünkü özde dinin iyi olduğunu ve öze dönerse her şeyin düzelip eskisi gibi olacağını öngörür veya bu amaçla yapılır.
ancak hiç de mesele öyle değildir, mesela reformist yahudiler tevratı kutsal olmaktan çıkarıp tarihsel metin olarak almıştır, protestanlar bugün bile bölündükçe bölünüyor. kuran müslümanları bir çok şeyi dinden atmak zorunda kalmıştır.
yani demem o ki reform kelimesi altında yapılan aslında dini bir şekilde ortadan kaldırma girişimidir. bunu yapanlar farkında değil. mesela katolikler reform falan yapmamıştır ama içlerinde gram bölünme göremezsin, halen daha tek otoriteye bağlıdırlar. ancak en bağnaz da bunlardır.
şimdi islamda gelenekçi taraf daha güçlü ve modern taraf çok zayıftır fakat bu modernist islamcılarda ayetleri materyalist temele oturtup tamamen bir dünya dini yaratma amacı da var ve bunlar dini gerçekten bozan şeyler.
ayrıca islam toplumlarının bir kurtuluşu varsa bu reform değil direk dini siktir etmektir. reform bir şeyleri dönüştürüp biraz daha ilerletmek için yapılır ve bu tıpkı can çekişen birine yarım müdahale edip ölüm süresini uzatmaya benzer.
kurtuluşu yoktur, o yüzden dini reforme değil yok etmek gerekir. kurtuluş ancak böyle mümkündür.