islamiyeti irandaki, suudi arabistandaki çakma islamiyet ile karıştıranların önermesi.
her türlü kolaylığın olduğu, hiçbir zorlamanın olmadığı (kur'an da ''dinde zorlama yoktur'' ayeti bulunmaktadır), inançsızlarla bile ''ekmeğini lokmanı eşit şekilde paylaş'' diyen bir din için böyle bir önermede bulunmak en hafif tabiriyle 'bilgisizliktir'.
yüzde doksan dokuzu (yüzde verdim gerçekçi olsun diye değil gerçek zaten hacı) müslüman olan ülkemde ateistler halen allah' a, allah peygamberine küfür edebiliyorlarsa, müslümanlığı ve müslümanları küçük düşürücü hareketlerde bulunabiliyorlarsa rahatlıkla çürütülebilecek söylemdir.
"islamı hoşgörü dini olarak görmeyenleri keselim" gibi ironinin amına koymuş bir pankartı açabilmiş mensupları vardır islam dininin. çok şey anlatıyor bence.
bizim dincileri gördükten sonra bize öğretilen islamiyetle gördüklerimiz arasında kıyas yapıyorum ve ya bizim öğrendiğimiz islamiyet ya bunların islamiyeti yanlış
30 yaşında :
okuduğumuz din kitaplarında hoş görü diyor ama görüyoruz ki hoşgörü kitaplarda kalıyor onların derdi kendilerine hoşgörülü bakılması ama sadece kendilerine çünkü onlar mazlum, onlar vurgun yemiş, onlar hakları elinden alınmış, onlar ezilmiş, onlar hor görülmüş bir kitle, onlar....
hani bana hoşgörü bir alıntı yapalım
Öğretmenlere polis gazla, copla, tazyikli suyla saldırıyor. Vali, saldırıyı kutluyor! Türbanlı yandaş gazeteci bozuntusu "Su değil, yapışkan bir şey sıkılmalıydı!" diye kıkırdıyor! Sanki Başbakan sağduyulu ya da en azından susuyor mu? Aynı düzeyde 'mavra'ya (Uludere'de sıkılanları anımsatırcasına) "Polis su sıkmış, başka bir şey mi sıksaydı?" diye katılıyor!
Artık ölçü kaçtı. Katliam tehdidiyle Alevi yurttaşların evlerine işaret konması 'kıvırcık yalan!'; polisin tekmesiyle bebeğini düşüren genç kadının acısı "Şov!"; cezaevlerindeki zulümlerden söz "Ucuz propaganda!"; işsizin feryadı "Kuru gürültü!”; sanatçı tepkisi "Şöhret olma reklâmı!"; mahkûm çocuklara tecavüz "Siyasi istismar için uydurulmuş yalan!"....
din dogmatiktir, eleştiri kaldıramaz. ha eleştiriyi geçtim, zaten bana kimse bulaşmıyorsa ben gidip kimseye din şöyle böyle demem, bu bana düşmez. ancak kimseye bulaşmasanız dahi islama göre pek uygun görülmeyen davranışlarda bulunduğunuz zaman çevreden tepki ve müdahalelerle karşılaşırsınız, bu da aslında müslümanları hiç alakadar etmez.
Dini tercih ve kabul etmek bir istek ve kanaat işidir. Dinin özünde zorlama yoktur. Çünkü insanları zorlamak, dinin ruhuna aykırıdır. Bu konudaki ayet şöyledir:Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündeki insanların hepsi hakkı benimseyip iman ederdi. Yoksa sen inanmaları için insanlara zor mu kullanacaksın?Buna göre, Kurandaki ayetlerde gerçeğin gösterildiği, insanların sorumluluklarına katlanmaları kaydıyla istediği yolu seçebileceği belirtilmiştir. Dinin özünü hür irade, kendi isteğimiz ve seçimimize göre yaptığımız bir inanç ve iman teşkil eder.Peygamberlerin görevi, dini sadece anlatmak ve tebliğ etmektir, insanları islâm dinîne girmeleri için zorlamak değildir. Allah bir ayetinde - bu konuda - şöyle buyuruyor:O halde (Resulüm, insanlara), öğüt ver (dini anlat). Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde (dinî konularda) bir zorlayıcı değilsin.Peygamber (s.a.v.) insanları islâmiyet için zorlamayarak hoşgörüyle davranmıştır. Bir zaman kendisine düşman olanları bile Mekkenin fethinde affetmişti. Bu, onun geniş hoşgörüye ve üstün ahlak anlayışına sahip olduğuna işaret eder.islam tarihine bir göz attığımızda açıkça görüyoruz ki, başka dinlerin mensupları bizim aramızda huzur içinde yaşamışlardır. Fatih Sultan Mehmet istanbulu fethedince Hristiyanların dinî inanç hürriyetine geniş ölçüde saygı göstermiştir. Fatih, Hristiyanlığa karışmamış, kiliselere bir zarar vermemiş, aksine din hürriyetini teşvik etmiştir. Bu konuyu bizzat diğer din mensupları itiraf etmiştir. Yukarıdaki bu iki örnek bile dinimizin zorlamayı kabullenmediğini ve daima hoşgörüyü esas aldığını gösterir.
evet islam hoşgörü dinidir lakin kuran'daki islam, mezheplerdeki tarikatlerdeki islam ise uydurulan dindir kuran'daki din değildir. şunu bi anlasa insanlar işi çözecekler.
fazıl say'ın aldığı ceza şeriat mahkemeleri tarafından değil, Türk mahkemeleri tarafından verildiği için islamiyetin hoşgörü dini olmasıyla bağlantısını kuramadığım hede.
cenneti kerhaneye ve meyhaneye benzeten bir ne dediğini bilmeze cezai uygulama son derece doğrudur. daha ne diyecekti adam. inanmak zorunda değil kimse ama herkes saygı duymak zorunda. devlet üstüne düşeni yapmıştır. kafanıza göre yorumlamayın. youtubenin kapatılmasının sebebini hatırlayın. ne farkı var bundan?
hoşgörü, kendisine gösterilen saygı kadar saygı göstermektir. Sen adamların kutsal gördüğü şeylere hakaret edersen adam sana dava da açar kavga da eder.