islamiyet in arak bir din olduğu gerçeği

    2.
  1. islamiyet ilk kez 600 lü yıllarda geldi sanan bir zihniyet için öyle olabilir, fakat islamiyet insanlıkla başladığı için tüm diğer dinler ve öğretiler ondan araktır.

    asıl söylenmesi gereken şey şudur,

    islamiyet hz adem ile başladığı için ve bundan sonra da bir çok peygamber geldiği için, islam ve kuran içeriği olarak 7. yy dan önceki dinlere benzerlik gösterir, bunun sebebi de o dinlerin bir çoğunun kaynağının islamiyet olmasıdır.

    ekleme:

    bir insanın islamiyet ve kuran, sümer inancından yahut benzer inançlardan araklamalar taşıyor diyebilmesi için hakikaten geri zekalı olması gerekir.

    arkadaşım mal mısın? 600 lü yıllarda internet mi vardı? yeri gelince cahil dediğiniz adam çölün ortasında bu bilgilere nasıl ulaştı?

    7. yy da eski tabletleri kim arapça'ya çevirdi? mekke üniversitesi mi?

    kronolojik sıralamalar ve o günün şartları değerlendirilmeden nasıl bu kadar gerzek yorumlar yapılabiliyor anlamak mümkün değil.
    43 ...
  2. 22.
  3. arakçı ayıp sana arakçı ayıp sana.

    (bkz: dora the explorer)
    8 ...
  4. 28.
  5. Dogru onermedir...

    Muhammedin karisi hatice Yahudidir zaten. Muhammed okuma yazma bilmezdi, o yuzden Kuran i yahudi bir esire yazdirmistir. Butun kuranlar ibranice uc harf ile acilir, bunlar alef, lamed, mem dir. Ibranicede ani lo maamin, yani inanmiyorum anlamina gelir. Yahudi esir burada muhammedin yazdigi seylerin tanridan gelmedigini muhammedin oteki dinlerden arakladigini anlatmak istemektedir.

    Inanmayan varsa arastirabilir...
    6 ...
  6. 11.
  7. 38.
  8. islamiyet'in kitabı bilim kitabı olmayı vaadetmediği gibi içerisinde bulunan hikayelerin de amacının içeriğinin doğruluğundan çok yönlendirme amaçlı olduğu düşünülünce alıntılar anormal değildir. insanların binlerce yıldan beri inandıkları tırıvırıları yönlendirme amaçlı islamiyette de kullanılması akla mantığa yatan ve verimi yüksek bir eylemdir, Haliyle allah, peygamber her neye inanıyorsan artık yeniden hikayeler yazmak yerine verimi yüksek hikayelere yönelerek iyi Mühendislik yapmış olurlar. Sonuçta karşıdakiler de insandır Allah da olsa peygamber de olsa tutup verimi düşük bir hareketle zaman heba etmek istemez.

    haliyle gerçek verimle carnot verimi arasındaki fark yok lan dur bu başka konuydu. neyse.

    Ayrıca tek tanrılı din yok muydu, hani nereden kanıtı vs diye şu üç büyük dinden önce diyenlere koskoca Hz ibrahim gerçeği durmaktadır ki buna da sadece Semavi dinlerin uydurması diyemeyecek kadar özellikle de mezopotamyada yaygın bir halde inanılmaktadır. hadi o da tatmin edici derecede eski değilse sümer zamanı olduğu için sümer dininden çarptıklarını sümerlilere yeni bir din gibi göstermeye çalıştığı iddia edildiği için (gerçi sümer zamanında yaşadığını kim kanıtlamışsa) benzeri birçok peygamber hikayeleri de semavi dinlerden bağımsız olarak farklı zaman dilimlerinde dillendirilmektedir. Hadi tek yaratanlı dinleri insan uydurması olarak gördük, Hz Musa'dan, ibrahimden vsden önce uydurmayı bir allah'ın kulu aklına getirmemiş mi de Hz Musa'dan önce hiç ortaya çıkmamış denilmektedir? Hz Musa'dan hadi ibrahimden diyelim önce tek yaratanlı dinlerin var olmadığı, yaygın olmadığı şeklindeki kanı hiçbir şekilde Bilimsel olarak ispatlanamayacak bir kanıdır, çünkü sümerlerin ötesinde yazılı kaynaka rastlanmaz ama yazılı kaynak yokluğundan yola çıkıp tarihi kendi ideolojisi uğrunda basit bir algoritmik düzene göre yorumlamaya çalışmak marksist, materyalist tarihsel dönüşüm tezlerinin ıvır zıvır tezahüründen öteye gitmemektedir ki tarihsel değişimi, dönüşümü sınıflandıramaya çalışıp keskin safalara ayırmanın birçok noktada ne denli büyük hatalar verdiğini, basit birkaç matematiksel fonksiyonla tarihi ifade etmeye çalışıp milyonlarca değişken içerisinde nasıl kaybolunduğunu gözlemlemek bir ton analitik düşünceden uzak sosyal bilimcide rahatlıkla gözlemlenebilmektedir. bu yüzdendir ki günümüzün geldiği noktada, tarih bilimi de, siyasal bilimler de günümüzün dünyasındaki ihtiyacı, sorunlara çözüm getirmeyi, geçmişi iyi tahlil edip insanın dönüşümünü anlayabilmeyi kolaylaştıracaklarına imkansız hale getirmişlerdir.

    Aslında adamların elinden de birşey gelmez 2. dereceden denklem çözmekten aciz sosyal bilimcilere milyonlarca bilinmeyenli yüksek dereceli hayat ve tarih denklemini çözmelerini beklemek bir köpeğin konuşmasını beklemekten daha mantıksız bir hareket olacaktır.

    ha bir de Turan dursun, kendi kafasına göre hadislerden geyikler çıkartan bir elemandı, birçok noktada tespitleri hadisler üzerine olduğu için dedikodular üzerinden geyik yapmaya benzemektedir ki, şugün şurada en baba alim bile Şu hadis doğrudur! bu hadis değildir diye kesin yargıya varamaz ispatlayamaz da, haliyle bilinmez olarak kabul edilen bir sabitle bir haltı da çarpamazsın, onu değiştirirsin, dönüştürürsün yakınsatırsın vs vs doğruluğa en yakın çıkarımı yaparsın ama bu imam eskisi turan dursun'un yapacağı iş değildir, keza dinine bağlı imamın da yapacağı iş değildir. dediğim üzere analitik matematiksel düşünceyi gerektirir. o düşünce de kitap okuyarak sayılarla değil harflerle uğraşarak ve tamamen faraziyet üzerinden kazanılmaz.

    uzadı ama ek yapmak da lazım. Öntürk Medeniyeti teorileri sadece teoridir, sümerlilerin Türk olduğu vsye de bir Türkçü olarak, Türklüğün medeniyete bakışları açısından dolayı inanmıyorum,(inanlar da dildeki birkaç benzerlik ötesini gösterememektedirler, ha araştırsınlar belki doğru yoldadırlar)çünkü sümerlerdeki ıvır zıvır karman çorman ilişkiler, siyaset vs yumağı, sınıflaşma eski Türk kültüründe hiçbir coğrafyada ve zamanda yer bulmamıştır, bulamaz da, bulsaydı Türklüğü erkenden yokederdi. karman çorman dini yapının, karman çorman siyasi yapının sözde gelişmeyle birlikte getireceği ahlaksızlıkla Türklüğe inanılmaz yaralar açardı ki islamiyet sonrasında Mezapotamya'nın ve roma'nın medeniyeti bizi çok güzel ahlaksızlığa sürüklemiştir, yani islamiyet sonrası değişimi Müslümanlığa bağlamakla beraber daha çok bu topraklardaki binlerce yıllık karmaşık sözde yüksek medeniyetin pisliğinin olduğunu görmek ve bunun kökeninde sümerler olduğunu bilmek gereklidir.
    2 ...
  9. 16.
  10. --spoiler--
    islam kaynaklarından öğrenmekteyiz ki, Kuran'daki çelişkiler, islamın daha ilk anlarından itibaren fark edilir olmuştur. Ö kadar ki, Muhammed'in verdiği emirlerin birbirini tutmaması ve örneğin bir gün "helal" bilip izin verdiği şeyi, bir başka gün "haram" sayması ya da yasaklaması, çevrede dedikodu konusu olmuştur.
    Birtakım kişiler açıkça şöyle konuşmaya başlamışlardır: "Muhammed bugün emrettiğini yarın yasaklayarak ashabıyla alay ediyor." Bunu söylerlerken Muhammed'i iftiracı olarak tanımlamışlardır.
    Muhammed, o dönemde henüz güçlü durumda olmadığı ve bu nedenle bu gibi kişilere karşı şiddet yoluna başvuramayacağını bildiği için, buyrukların Tanrı tarafından konup, gerektiğinde Tanrı tarafından kaldırıldığına dair Kuran'a ayetler koymuştur.

    Bunlardan biri şöyledir:
    "Biz bir ayetin yerine başka bir ayeti getirdiğimiz zaman ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- Sen ancak bir iftiracısın dediler"(Nahl Suresi, ayet 101).

    Söylemeye gerek yoktur ki, böyle bir ayet, hani sanki Tanrı yanlış hüküm indirirmiş de, bir başka hükümle bu yanlışlığı giderirmiş gibi bir tanıma sokmak bakımından daha da olumsuz bir sonuç yaratmaktadır.
    Muhammed, giderek güçlendikten sonra, yumuşak tutumunu değiştirmiş ve kendisi hakkında "bugün emrettiğini yarın yasaklayarak ashabıyla alay ediyor" şeklinde konuşanların hakkından gelmesini bilmiştir.
    Nahl Suresi'nin 101. ayetinin Diyanet Vakfı tarafından açıklanmasına bakınız. Bundan dolayıdır .ki, Muhammed'in hayatta bulunduğu süre boyunca, hiç kimse Kuran'daki çelişkileri ortaya koymak cesaretini gösterememiştir. Fakat, onun ölümünden hemen sonra, çelişkiler ve tutarsızlıklar şeriat uygulayıcılarını bir hayli uğraştırmış ve güç durumlarda bırakmıştır.
    Örneğin, Ashab-ı Kiram bu yüzden pek çok sorunu çözümleyememiş, çoğu zaman çaresizlik içinde bocalamıştır. ilerideki bölümlerde, çelişkilerin yarattığı kötü sonuçlan belirtirken göreceğiz ki, Halife Osman b. Aftan bile, Kuran'daki iki ayetin birbiriyle çatışır olması yüzünden belli konularda fetva verememiş ve çoğu zaman işi askıya alıp geciktirmek
    (talik etmek) zorunluluğunda kalmıştır.
    Örneğin, bir kez kendisine iki kardeşin mülk-i yeminde birlikte yemin edip edemeyecekleri sorulmuş, o da, "Ne bileyim? Bunu bir ayet helal, öbür ayet de haram kılmıştır" diyerek soruyu cevapsız bırakmıştır. Yine bunun gibi, Kuran bilgisine sahip ünlülerden Abdullah b. Amr'e, pazartesi günleri oruç tutmayı nezreden (kendi kendine adamış olan) bir kimsenin, "nezir" günü bayram gününe rastlayacak olursa, ne yapacağı sorulmuş, o da, "Ne bileyim? Bir tarafta Allah nezrin yerine getirilmesini emrediyor, öbür tarafta da Resulullah bayram günü oruç tutmayı yasak etmiştir" diyerek fetva vermekten çekinmiştir.

    Çelişkilerin yarattığı sakıncalar sadece bu bakımdan değil, ileride ayrıca belirteceğimiz gibi, insan beynini tutarlı ve mantıklı şekilde düşünemez, işleyemez ve gelişemez hale getirmek bakımından ortaya çıkmıştır.

    islam ülkelerinde fikirsel, sosyal ve siyasal alanlarda geri kalmışlığın nedenlerinden biri de budur.
    Sahih-i, Diyanet Yayınları, c.11, s.52. 246
    --spoiler--
    8 ...
  11. 29.
  12. 19.
  13. 7.
  14. Birincisi; müslümanlar islam'a değil Allah'a tapar.
    ikincisi; islamiyet Hz. Adem'den beri gönderilen tek dindir. Peygamberimiz ile tamama ermiştir. Bu nedenle önceki inanç sistemlerinde de islamiyet'in izlerini görmek mümkündür.
    9 ...
  15. 17.
  16. her dinin bir önceki dinden etkilendiğini açıklayan cümle.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük