-Velayeti iMAN- iMAM ALi Murtaza, bizim de muhatap olduğumuz halet-i ruhiyeyi ne güzel izah etmiş;
"Konuşacak olursam hükümet hırsına kapıldığımı söylüyorlar. Susacak olursam ölümden korktuğumu iddia ediyorlar. Heyhat! Başımdan geçen bunca sayısız zor ve ağır olaydan sonra mı ölümden korkacağım. Allah'a andolsun ki Ebu Talib'in oğlunun (Ali'nin) ölümle ünsiyet ve dostluğu çocuğun anne memesine olan ünsiyet ve dostluğundan daha çoktur. Ama ben şu anda gizli ilimlere daldım. Öyle ki eğer bildiklerimi açığa vuracak olursam derin kuyuya sarkıtılmış ip gibi titrer, ızdırap içinde kıvranırsınız."
imam Ali(Keremallahü Veche) hilafete getirilmesine razı oluşunu, -bir hutbesinde- şu sözlerle izah etmiştir; "Evet, tohumu yarana ve insanı yaratana andolsun ki eğer bu topluluk biat için toplanmasaydı, yardımcıların varlığıyla hüccet ikame edilmeseydi ve Allah zalimlerin çatlayasıya doyarken, mazlumların açlıktan kırılmasına (mani olması) hususunda âlimlerden söz almasaydı hilafet devesinin yularını sırtına atar, terk ederdim. Hilafetin sonunu ilk kâsesiyle suvarırdım. (Daha önce peşinde koşmadığım gibi şimdi de peşinde koşmaz, onu hemen terk ederdim.)"
-NEHC'ÜL BELÂĞA'dan-
islam'ın beşerî ideolojilere yamanmaya çalışılması batıl bir hal ve gidişattır. Dini bütün Türk Milliyetçilığimiz, mezhepleri - meşrepleri ve ırkları ihata ettiği gibi, ideolojileri de ihata eder - kapsar. Türk milleti bütün bu akımların islami - imanı ve insanı yönleri ile hallü hamur olmuş - kaynaşmış bir millettir. Bizleri bu topraklarda millet yapan irade budur.
"Türk-elini vatan bildik Sakarya"dan.
hoca Adıyamanlı olması hasebi ile pkk denen mel'anet şebekesinin suriye de tab ederek yayınladığı -arapça- dergi üzerinden nasıl "islam sosyalizmi ayaklarına yattığını!" bil-vesile ziyaretlerimizde -uzun uzadıya- izah etmişliği de vakidir.
Rasulüllah(a.s.)'ın irtihalinden sonra Ali el-Murtaza'nın -tarzı ihtiyâri siyasi tercihleri ile- şekil alan MÜSTAKiM imamet - velayet yolunun yolcusu (Rasulüllah'ın "dostum" diye hitap ettiği) Ebu Zer Gıfari'nin tahkimatı ise, bu söylemin mühim dayanaklarındandır. Doksanlı yılların ortalarında Mekke de ki istifade ettiğimiz ilim erbabının erkânından, Ebuzer Bozkurt hocanın hazırladığı -sadece- "Ebu Zer Gıfari'nin rivayet ettiği hadis külliyatı" vefatından sonra, bir türlü tab edilememiştir? Vefatından sonra hocanın "M.i.T müntesibi olduğu" ifşa olmuş lakin, onlar da bu meseleye ehemmiyet vermemişlerdir! bizatihi "tiyo yayınevi" tab etsin deyu girişimde bulunduk, bir netice vermedi? bu mevzuda -şimdilik- ihbarımız budur.
hz. isa veya hz. musa ya da hz. muhammed, hz. nuh, hz. ibrahim yanı sıra tüm tek tanrılı dinlerin ya da buddha (buddho) gibi inanışlarda olan tasvir edilen samyaksambuda, pratyekabuda, sravakabuda, shakyamuni buda vb kişilik tasvirlerinde geçenler bile teoloji açısından birer tanrı elçisi olduğu teoloji açısından tartışılır.
dinlerin geldiği topluma bakarsanız ve yaşanan siyasi sosyal ekonomik durumu araştırırsanız tüm din tebliğ edicileri-elçiler için günümüzde (bilhassa bizim gibi toplumlarda) birer "sosyalist, anarşist, düzen düşmanı, vatan haini" benzetmesi yaparsak yanlış olmaz.
evet, peygamberler toplumlarında böyle anılıyordu.
tüm peygamberler istisnasız dine karşı din getiren ve sistemi düzeni yıkmak isteyen insanlardı. hz. musa'nın mısır'da yaptığına bakın. hz. isa'nın kudüs başta olmak üzere ortadoğu'da yaptığına bakın. hz. muhammed'in mekke'de yaptığına bakın. hepsi düzene sisteme karşı gelmiş ve o içinde olduğu düzeni sistemi yıkmaya çalışmıştır ve bütün peygamberler de insanları tarafına çekmesin diye o sistemin aktörleri tarafından din düşmanı-dinsiz diye yaftalanarak adeta vatan millet devlet düşmanı ilan edilmiş olup "sen atalarımızın dinine düşmansın" denilerek kimi öldürülmüş, kimi taşlanmış, kimi sürülmüş toplumdan dışlanmıştır.
oysa din inancının diyalektiği açısından peygamberler yeni bir din getirmemiştir. varolan dine zaman toplum ihtiyaçlar ve davranışlar açısından bir güncelleme-sürüm getirmişlerdir.
sanıldığı gibi yaratıcının canı sıkıldığı için veya egosu yüzünden insanlar beni unuttu, inkar ediyor diye ya da insanlarla oynamak için, kendini hatırlatmak içiin elçi din güncellemesi yoluna gitmemiştir.
zaten seni yaratan tanrı allah rab'ın inanman inanmaman umurunda değil. seni yaratanın tek umursadığı şey kendine değil, insanlara nasıl davranıyorsun? yaratıcı bunu umursuyor.
yaratıcı sen haksızlık yapıyorsan beni inkar ediyorsun, haksızlık yapıp sonra 24 saat beni ansan da tapınaklardan çıkmasan da lanet olsun senin dinine diyor.
peygamberler elindekini olmayana ver diyor.
paranın gücün sahibi sen atalarımızın dinine karşı geliyorsun diyor.
tüm inanışlarda dinin temel kuralı 10 hadi 12 olsun, 12 tane emirdir. bir a4 kağıda yazsanız yarısını doldurmaz. kalın bir kitap halinde olan kutsal metinlerin geri kalanları dinin temeli olan 10-12 emirin lirik ve epik anlatım, diyalog, tasvir, hikaye vb anlatım tekniği ile insanlara-gelecek nesillere o günün sosyolojik gerekliliğinin tasviridir.
musa mısır da öldürme çalma haksızlık etme diyordu, isa kudüs de muhammed mekke de aynısını söylüyordu din adına öldüren çalan zulüm edenlere.
mısır da musa, kudüs de isa, mekke de muhammed hepsi de iktidarda olan güçler tarafından din düşmanı, vatan millet düşmanı olarak yaftalanıyor ve iktidarın kırıntıları artıklarından geçinen halk tarafından peygamberler taşlanıyor sürülüyor öldürülüyordu.
günümüz tanımı ile terörist deniliyordu bu elçilere.
insanlık tarihinde dinler asla bir inanç yüzünden kan dökmemiş, savaş çıkarmamıştır. dinler asla bbir inanç olmamıştır. dinler asla dinsizlik var diye gelmemiştir.
iktidarı gücü zenginliği elinde tutanlar din ile insanları uyutmuş, sömürmüş, kullanmıştır. din bu sömürü ve zulümde araç olmuştur.
bu haksızlığı zulmü yapanlar dini bir inanç olarak empoze etmiştir. inanıyorsan itaat et, sus kabul et. bu tanrının takdiri demiştir.
oysa yaratıcı ve elçileri...
hayır! din bir inanç değildir. din davranıştır demiştir. sen haksızlık yapıyor zulüm eiyorsan tanrıya inanmıyorsun demiştir.
unutmadan: malumunuz, hiç bir ideolojiye inanmam. ideoloji insanın düşüncesini sınırlayan bir bariyerdir. sosyalist sol komünist vb tanım yapılan gruptan değilim. burada islam sosyallizm'i savunulmuyor. basitçe işçi hakları alın teri diyen birine solcu diyen embesiller gibi bana da islam sosyalizm'i savunucusu demeyin.
bildiğim kadarı ile baas'ın en bilinen sloganı; "vahde - hürriyye - iştirakiyye (birlik-ittihat, hürriyet, müşterek-ortaklık)"dır. Kominist partisinin ismi bu slogandan müphem "hizb'ü iştiraki"dir. Baas özde arap MiLLiYETÇiSi bir partidir, sosyalistliği sözde kalır. islam sosyalizmi burhanının fikir babası -suriyeli- dr. mustafa sibai'dir, aynı isimle yazdığı kitabı türkçeye tercüme eden -Rahmetli- Yaşar Nuri Öztürk hoca -bütün iyi niyetine rağmen- tercümenin hakkını verememiştir(meal-esef).
sovyetlerdeki öncüsü sultan galiyev'dir. araplarda ise baasçılık olarak adlandırılır. iki dandik ideolojinin sentezidir. yeminle nasyonal sosyalizm bile bundan daha iyidir. en azından naziler bilime önem veriyordu, tank falan üretebiliyorlardı.
bilimsel sosyalzm'in din ile derdi yoktur. müslüman'a da ,şamanist'e de aynı şekilde bakar. sovyetlerde ortodoks kilisesine yapılan uygulama rasputin tip yapılanmaların kiliseyi ele geçirmesi nedeni iledir.
tc. tekke ve zaviye yasası da bu sovyet uygulaması etkisi ile çıkmıştır.
toplumculuk ve islam bağdaşamaz, bu toplumculuk ister ssoyal demokrasi ,ister faşizm ister nazizim olsun.
islam bir devlet yönetim şekli dayatmaz. Ayrıca özel mülkiyete de önem verir. Mesela malını, canını, ırzını korurken ölen şehit hükmündedir. islamın cevaz verdiği şeyler mutlaka olsun dediği şeyler de değildir. Kölelik ve cariyelik gibi. O dönemde zaten olan şeylerdi bunlar. islam bundan farklı olarak köle azat etmeyi ve cariyelerle evlenip onların normal vatandaş olmasını teşvik etmiştir.
islam kapitalizmdense sosyalizme yakındır belki ama cebri uygulamalara izin vermez. devlet olarak bir kişinin malına el koyamazsınız.
islam'ı sosyalizden ayıran unsur bence sosyalizmde insanlara devlet tarafından yardım edilmesi öngörülürken islamda gönüllülük, daha doğrusu dini bir vecibe olarak zenginlerin yardım etmesi öngörülüyor. Malının kırkta birini zekat vermesi gereken ve bunun dinin 5 temel esasından biri olduğunu bilen insanlar dinin bu emrini yerine getirmiş olsalardı şimdi sosyalizm diye bir şey konuşuyor olmazdık.
insanlığın sosyal hayatında bütün ahlâksızlığın ve bütün ihtilallerin, karışıklıkların temeli iki kelimedir:
Birisi: “Ben tok olduktan sonra başkası açlıktan ölse bana ne?”
ikincisi: “Sen çalış, ben yiyeyim.”
Bu iki kelimeyi de sürdüren, faiz müessesesi ve zekatın terk edilmesidir. Bu iki müthiş toplumsal yarayı tedavi edecek tek çare, zekâtın bir genel kaide suretinde icrasıyla, zekatın varlığı ve faizin haram olmasıdır.
Bin sene önce hilâfet zekat topluyordu.
Zekat vermek istemeyen kabilelerin üstüne ordu gönderiliyordu.
Bin sene öncesinin ilkel vergi toplama düzenine, günümüz modern toplumunun ihtiyacı mı var sanıyorsunuz.
Ayrıca sosyal Devletlerin üretim araçlarını elinde toplaması gibi bir verimsizlik getiren bir düzene asla ihtiyaç yok.
Avrupa ülkelerinde sosyalist ekonomi yok ama devletler sosyal harcamalar ile yoksul halkın temel ihtiyaçlarını gideriyor. Nasıl yapıyorlar bu sosyal harcamalarını? Tabiki vergi toplayarak yani bin sene öncesinin zekâtını toplayarak.
Herkes vergisini kaçırmadan tam olarak verse türk devleti sosyal harcamalarını da adam gibi yapar.
Zekat, Kırkta birlik bir pay ile fakirlere yardım etmek değildir.
Zekat, insanların refah seviyelerini eşitleyen iktisadi bir modeldir.
Sana ne vereceklerini soruyorlar, ihtiyaçtan artanı ihtiyaç fazlasını ver şeklindeki ayet ortada.
Sermayenin tekelleşmemesi hususundaki, altın ve para biriktirmenin yasaklanması hususundaki ayetler ortada.
Şimdi, kuran ın anlattığı sisteme 21.yy da sosyalizm deniliyorsa ben ne yapayım dostlarım. Biz adil nizam, kuran ın adaleti, barış ortamı deriz ama buna evrensel olarak sosyalizm deniyorsa ayetleri mi reddedeyim kardeşlerim. Korkmayın bu kadar sosyalizm kelimesinden.
baas rejimidir. sosyalizm zaten yeterince absürt bir ideoloji değilmiş gibi bir de siyasal islam ile sentezlenenidir. Irak gibi ülkede yaşama hayali kuranlar bunun hayalini kurar. Sizi ırak'a alalım. Ve bu siyasal islamı savunanlar ırak'a Afganistan'a Suriye'ye kaçmak yerine kâfir devletler olan Avrupa ülkelerine giderken, sosyalizmi savunanlar Kuzey Kore, çin'e kaçmak yerine kapitalist olan ABD'ye gider.