Sosyalizmin ve Marksist-Leninizmin herşeyden önce belirli bir teori birikimi üzerine kurulan pratik toplumsal eylemler biçimi ve bir yaşam tarzı olduğu gerçeği karşısında sosyalizm hakkında en ufak bir kitap okumamış ve konuyla hiç ilgilenmemiş yoldan geçen sıradan 100 kişiye sorulsa dahi en az yarısının " sieee lan ordan " şeklinde cevaplayacağı bir başka dinci-faşist aforizmasıdır. Öncelikle felsefe yapmak öyle kaba etten sallayarak ortaya karışık bir salata koymak değildir.Felsefe senin bildiğin ya da işine gelmediği için çarpıttığın şekilde işkembeden kübraya sallama yapmak değildir
Felsefe ezen-ezilen , devlet-halk , aristokrat-serf , özgüradam-köle , burjuvazi-proleterya gibi kökleri eski yunan sitelerine kadar dayanan bir politik ve ideolojilere taban oluşturan teorik bilgi birikimleridir.
Sosyalizm ya da marksizm teorinin pratiğe ve eyleme geçmiş halidir. O yüzden bir hayalet gibi dolaşır kurulan sömürü düzeninin üzerinde ve korkulur onu gerçekleştirecek olan işçi ve emekçilerden.
Ufacık beyinlerinize sokmanız gereken tek şey de marksizmin bir bilim olmadığıdır. Karl Marx da bir bilim adamı değildir.
Ancak Marx toplumların ve devletlerin oluşum süreçlerini tarihsel devrimci diyalektik çözümlemelerle Hegel'den ayrılarak bilimsel bir şekilde açıklayan bir devrimci ve teorisyendir. Kullandığı yöntem bilimseldir , bilimsel olan marksizm değildir. O yüzden bir ideolojiye dogma etiketini yapıştırırken gökten indiği iddia edilen bir kitapla dünyaya ve toplumsal süreçlere kitabın arasına sıkıştırılan at gözlükleriyle bakarken insan daha dikkatli olmalıdır.
Bu arada madem marksizm bir dogmadır ve felsefe kıçından uydurmadır ibn-i Haldunlar , ibn-i Sinalar , Farabiler , Yunus Emreler ve Mevlanalar ile günümüze kadar gelen islam felsefesi de sanırım götten uydurmanın bir öznesi olarak islam pratiği içerisinde farkında olmadan aşağılanmanın ve dogma olmanın pençesinden kurtulamayacaklardır.
(bkz: Başka ideolojilere saldırırken kendi ideolojisini çürüten ebleh)
kitap piyasısında birçok "marksizm ve din" adı altında incelenmiş yayın varken ve de engels'in de dediği gibi "marksizm bütün bilimlerin anası" iken buna karşıt yorumunu yine herhangi bir bilimsel açıklamayla değil de inekle ve islamla açıklamak, felsefe ve diyalektik materyalizme dayanan marksizmin daha bir bilimsel olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor.*
(bkz: bilimi tanımayan kutsal inek)
kutsi bir orijine dayanmayan hiçbir ideoloji dogma değildir zira, dogmalar; ilkeleri topyekun kabul edilmek zorunda olan, hakkında hiçbir düşün, yargılama ve analize imkan vermeyen olgulardır. bu nedenledir ki, onları; ya olduğu gibi kabul eder ya da red edersiniz.
sosyalist kuramda ise kutsi bir taraftan söz edilemeyeceği gibi aksine, bu kuram kutsi bir yaklaşımı temelden red eder zira, sosyalist ideolojinin temelini oluşturan materyalist yaklaşım; bilgide temel olarak düşünceyi alan ve varlığı insan düşüncesinin kurguladığını kabul eden öğretileri kapsar.
sosyalizmin; yanılgıya düşülerek, bir dogma gibi değerlendirilmesine temel sebep ise bilgi ve düşünceyi temel alan bu hareket noktasıdır zira, ne bilginin ve ne de düşüncenin sonu yoktur. diğer bir savlama ile bilgi ve düşünce olduğu sürece sosyalizm de değişim ve gelişim sürecini yaşayacaktır. kutsi orijinli ideolojiler, yani dogmalar ise hep aynı kalmaya devam edecektir.
sonuç itibarı ile sosyalist kuramı, din orijinli bir ideoloji ile aynı kategoride değerlendirmek; bu kuramın temel niteliklerini bilmemekten kaynaklanan büyük bir yanılgıdır.
1 - Marx, sosyalizmin değil, hatta komünizmin de değil, Marxist Komünizmin kurucusudur.
2 - ingilizce Türkçe sözlüğe sosyalizm yazıldığında karşılığının "halkçılık" olduğu anlaşılır (fazla zeka gerektirmez, okuma yazma bilmek kafi)
3 - halkçılık bir dogma değildir, dogmatikleşmeye çalışsa da dogmatikleşemez, çünkü sınırları belli bir epistemoloji değildir. sadece her koşulda, her şartta, mümkün mertebe halka dair pragmatik yönelim içerir.
konu eğer buysa uzunca bir tartışma yapılması gerekiyor ya da tamamen kendi haline bırakılarak saçmalanmasına izin verilmesine. ama bu iki utangaç tavırı reddiyorum ve şunu söylemekten kaçınmıyorum; eskinin tüm alışkanlıklarına, dogmalarına karşı bir eylem kılavuzu olarak marksizm düşüncesi kendi gücünü tamamen maddi temellerden alır. maddeyi öncül olarak kabul eden ve madde değiştirkçe, kendini yenileyecek ve yeniden üretecek bir düşünce disipline dogma demek en adi kuşkuculuğun ve burnu büyük bilinmezciliğin dogmalığına kapılmaktır. bence bu önermeye saldırmak bir anlam ifade etmiyor, çünkü önerme kendi içinde çürümeye hazır ve kısır bir döngü içinde kalan bir deli saçmasıdır. şimdi kendi haline bırakılabilir kıvama gelmiştir önerme. afiyetle yiyebilirsiniz.
tanım: bir din ile bir ütopyanın karşılaştırılmasıdır. ki aslında objektiv bir gözle bunların bilimsel olarak aynı katagoride olduklarını da söylemek mümkündür.
dışardan, eppeyi dışardan bakarsak iki oluşumda şaşrtıcı olarak aynı şeyleri vaadeder. eşitlik, adalet, ahlaklı toplum yapısı, rahat yaşam yani kısaca teki cenneti ölene kadar öbürü ise öldükten sonra olarak vaddetmektedir. buradan çıkan en mantıklı sonuç, hem müslüman olup hemde sosyalist ülkede yaşamak olup cenneten maksimum yararlanmaktır.*
dogmalar ne zamandan beri çağına ve ülkesine göre yeniden yorumlanıyor, hatta baştan aşağı değiştirilebiliyor denilen sorudur. örnek isteyenlere:
(bkz: leninizm)
(bkz: maoizm)
ve pek bilinmez ama şahsımca en iyisidir:
(bkz: galiyevizm)
bir değeri dogma olarak suçlamak çok saçmadır. bu değer ister sosyalizm olsun ister islam dini. yani dogmatik olmak çok kötü birşey değildir. bilimde dogmalar üzerine kuruludur. kesin kuralların olduğu her değer dogma içerir. misal bilimsel bir araştırma yapmak istediğinizde belli kurallara uymak zorundasınız. yani bu kuralların dışına çıkarsanız yaptığınız araştırmanın bilimsel bir değeri kalmaz. bilimsel bir çalışma yapacaksınız ama bilim sizi bir şekilde sınırlandırıyor. hukuk kuralları da dogmadır bence. görüyoruz işte türkiyede. belli ideolojiler kendilerini dogma olmadıklarını başka şeylerin dogma olduklarını iddia ederler. ama aslında kendileri de dogmadır. tabi bunda abes bişey yoktur. abes olan bişeyleri dogmalıkla suçlamaktır.
