Bu konu hakkında gerçekten bilgi sahibi olmak isteyen, olaya hemen önyargıyla yaklaşmayan, kuran'da neyin anlatılmak istendiğini sorgulayan birine tavsiyem videoyu izlemesidir.
Gerçekten harika bir anlatım. Şuana kadar bildiklerinizin çok dışında.
kuran'ın hiçbir yerinde kadınların dövüleceği ile ilgili bir şey yazmaz. kadını böylesine yücelten ve hak tanıyan bir dinin böyle bir saçmalığı desteklemesi düşünülemez.
ben bir meali elime aldığımda ilk baktığım yerlerden birisi de nisa 34'dür. çünkü bu ayetin anlamı maalesef özensizce çevrilmekte ve inanmayanların ekmeğine yağ sürmektedir.
şimdi gelelim vardır diyenlerin dayanağı olan nisa suresine...
"erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. çünkü allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. iyi kadınlar, itaatkârdırlar. allah'ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da "gayb"ı korurlar. (evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün.eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. şüphesiz allah çok yücedir, çok büyüktür."
baktığınızda bir kaç tanesi hariç tüm mealler bu ayeti dövmek olarak çevirmektedir.
el insaf be kardeşim. allah kitabında dövmek, yumruklamak vb ifadeler için farklı kelimeler kullanmıştır. "darabe "(bizim türkçedeki darp etmek fiilinin kökeni olur aynı zamanda) kelimesi orada yolları ayırmak yani boşanmak, farklı yere taşınmak anlamındadır. parantez içinde (hafifçe dövün abartmayın ) yazınca yedikleri haltı yumuşattıklarını zannediyorlar herhalde...
bu çeviriyi utanmadan yazan - diyanet işleri başkanlığı da dahil olmak üzere- tüm çevirmen bozuntularını huzurunuzda kınıyorum. böyleleri iş yapayım derken islama ne kadar zarar verdiklerinin farkında bile değil.
okuyacağınızı bilsem üzerinde çalıştığım bir kaç husus var.
islam'da kadınlara eziyet etmek diye bir durum söz konusu bile değildir.
ama inandığınız kur'an müslümanlığı değilde, hadis, şeyh kelle sayısı, yani beyaz müslümanlık ise yığınla enstantaneler bulabilirsiniz. 9 yaşında bir kız çocuğunu peygamberle evlendiğini iddia eden bir düşünce yapısından her şey beklenir.
peki kur'an'a göre nerededir kadın'ın yeri ve kadın'a tutum? gerçekte nasıldır, bilgilenmek için okuyunuz;
remziye eripek'i doverek olduren kocasinin beyani: "Onu sopayla dövmedim. Her zaman nasıl dövüyorsam öyle dövdüm. Yere düşüp fenalaştı. Onu hemen alıp hastaneye götürdüm. Ancak kurtulamadı. Çok üzgünüm" dedi.
kadınların dayak yemesinden rahatsız olup da, bir erkeğin bir erkeği dövmesinden rahatsız olmamak ikiyüzlülüktür ve koyunluktur . sonuçta erkek erkeği döverken de zayıf olana şiddet uygulanıyor . bu kadar duyarlıysanız onlara da tepki gösterin . ama size öyle öğretmediler değil mi? erkek erkeği dövünce normal size göre . size öğretilenlerin dışına çıkamazsınız ki .
ulan diyanet kelime ekledi diye savundunuz.
Flort sevgili donemlerinde korursunuz ama şimdi dövmenin yollarını ararsiniz.
Hafifçe ne arkadaşım?
Zayıf gucsuz erkek ile güclu kuvvetli erkek ayni şansa mi sahip?
Zayıf erkeğin yumruğu ile güçlü erkeğin fiskesi ayni olur.
4. Mezhep ıslam öngörülerinde kadın kocasina sadık olmalıdır.
Sözünü dinlemelidir. Doğru mu doğru.
Ha nisa süresine gelirsek.
Hafifçe'den önce şartlar konulmuştur.
Sartlara riyayet etmeyen kadın için diyor.
Tartisilmaya açık konu ama kadın dovulsun demekek gerekir.
tanımlara sığmayacak konudur. konunun yalnızca islamla alakası olmadığı aşikar. ayrıca kadınlara yönelik fiili taarruz da değil sadece olay. mesele, erkek cinsiyetine sahip insanoğlunun, canlı-cansız herşeye şiddet uygulama içgüdüsünden kaynaklanmaktadır.
konuyu sadece islamla bağdaştırmak, birazcık ayırımcılık gibi geliyor bana. ama konu tamamen erkekle, erkeklikle ve erkekliğin gerektirdikleri denilen saçmalıkla ilgilidir.
kesin olan bir emirdir. nisa suresinin içinde yer alır. ayet numarası veremem zira ayetlerin numaralandırılması hiçbir zaman net olamaz.
konumuza dönersek; yanlış anlaşılma filan yoktur bu konuda. ayette geçen orijinal sözcük 'derebe'dir. türkçe söylenişi ile 'darbe'. darbe sözcüğünün ne anlama geldiğini söylemeye gerek yoktur umarım.
tavsiye: ey müslümanlar! gidin bi kuran okuyun. zira okumadan tartışınca mala benziyorsunuz.
yahu fıkıh kitaplarında ''kadının suratına vurulmaz, zira orası kadının ziynet yeridir'' yazıyor, buradaki çok bilmiş yazar ''tokattır, net'' yazıyor. vallahi bu konuda uzun uzun yazmak bile cehaletin dışavurumu demektir. her şeyin bir usulü vardır ve belli merhalelerden sonra uygulanır. 4 mezhebin içerisinde yer alan içtihatlara göre kadının kocasından şiddet görmesi boşanma sebebi sayılıyor. kadının kocası tarafından hafifçe dövülmesi, kadına acındığı içindir. çünkü kadın, ancak namusa ve mala ihanet ettiğinde dövülür. normalde bu olaylar yargıya intikal eder. kadın naif olduğundan yargının vereceği ceza ona ağır gelecektir. bundan dolayı mala ve namusa ihanet edip suç işleyen kadınların kocaları tarafından; evvela nasihatle uyarılması, sonra yatakların ayırılması, ardından da kendisine zarar vermeyecek şekilde hafif vurmakla ıslah edilmesi emredilmiştir. zira olay yargıya gitse, kadın devlet tarafından verilen daha büyük bir cezayla karşı karşıya gelebilir.
nisa 34;
Erkekler, mallarından (kadınlar için mehir ve nafaka olarak) harcamaları sebebiyle ve Allah'ın, onların bir kısmını, diğerlerine üstün kılmasından dolayı, kadınların üzerinde daha çok kâimdirler (koruyup gözetici, idare edicidirler). Bu bakımdan salih amel (nefs tezkiyesi) yapan kadınlar itaatkârdırlar, Allah'ın (onların haklarını ve iffetlerini) korumasıyla, onlar da gaybde (kocalarının yokluğunda hem kendilerini, hem kocalarının mal ve şerefini) koruyucudurlar. itaatsizliklerinden (baş kaldırmalarından) korktuğunuz (kadınlara) ise (önce) nasihat ediniz. Ve (sonra da) yataklarında yalnız bırakınız. Ve (hâlâ itaat etmezlerse) onlara vurunuz. Bundan sonra eğer size itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah Âli'dir (yücedir), Kebîr'dir (büyüktür).
