"elin kesilmesinin" maddi "el" olarak anlaşılması neticesiyle hakiki manası çarpıtılan ayettir. "elinin kesilmesi" manası hırsızlık ile kazanılan bütün mal varlığına kamunun el koyması, musluklarının kesilmesi manasındadır ki bu hiç bir siyasetçinin işine gelmediği için manası çarpıtılmıştır. kısadan öze gidecek olursak bir kişi yolsuzuk, hırsızlık yapıp haram yollarla servet yaptıysa onun bütün elleri kesilir ve mal varlığına el konularak bütün halka dağıtılırdır ki hırsızlığın yoğun olduğu ülkelerde açlık, sefalet, fakirlik oranı yadsınamayacak derecede fazladır.
sakız çalanla banka kasası patlatan adamın suçu bir değil herhalde. öyle hemen eli kesilecek diye bir katı kural yok. ağır hırsızlıklarda veya devamlı suçlarda uygulanır bu ceza. ve gayet de caydırıcı bir ceza.
Ömrü boyunca hep doğru söyleyip bir kez yalan söylemiş olan kişi "yalancı" değildir. Yalan söylemiştir ama yalancı sıfatı ile sıfatlandırılmaz.
Bir kişinin hırsız olarak kabul edilmesi için de hırsızlık onun damgası haline gelmeli.
Maide 38'de sâriku:hırsız(erkek) ve sârikatu: hırsız(kadın) der. Mealcilerin bir kısmı dikkat etmemiş ve "hırsızlık yapan kadın ve hırsızlık yapan erkek" olarak çevirmişler.
Hırsızlık yapana (bakın hırsıza demiyorum) toplumsal şartlara göre ceza verilir. Ama bunu artık pişkinlikle, milleti enayi yerine koyarak yapıyorsa, bunu adet haline getirmişse en son olarak bu yola başvurulur.
bu konuda elmalılı hamdi yazırn muhteşem bir düşüncesine yer vermek istiyorum. diyor ki el tamamen mi kesilecektir yoksa üzerinde bir kesik mi olacaktır bu konuda net bir açıklama yoktur. peki diyor hırsızlık yapmanın cezası eli kesmek ise, haksız yere bir eli kesmenin cezası olur?
ben bu cümleyi okuduğumda zihnimde bomba etkisi yapmıştı. yani, açık ve net olmamakla birlikte koskocaman apaçık bir gerçeğin içindesiniz. yani, öncelikle ve özellikle adil olmalısınız.adaletin tam uygulanamadığı durumlarda akıl ve vicdan muhakemesine başvurun, gerçek buradadır.
ayrıca hz ömer zamanı mıydı tam hatırlamıyorum şimdi, bir adam çalışıyor olduğu halde kazancı çoluk çocuğunun rızkını sağlamada yetersiz kaldığı için hırsızlık yaparken yakalanıyor. ömerin huzuruna çıkarılıyor ve bomba bir karar çıkıyor mahkemeden, hem aklı hem gönlü hoş eden.
ne iş yaptığını, ne kadar kazandığını soruyor yakalanan adama. söylüyor. bakıyor ki yetersiz aldığı ücret evini geçindirebilmesi için. adamın işverenini çağırıyor, neden yetersiz ücret verdiğini soruyor, bu yüzden çalmak zorunda kaldığı temel gıda maddelerinin parasını ve cezayı patrona ödetiyor. çünkü diyor bu adam gerçek bir hırsız olsaydı evine alamadığı zorunlu şeyleri değil para edecek şeyleri çalardı, bu hırsızlık değildir, yaşamak için yapmak zorunda bırakılmıştır. ve bunun suçlusu sensin diyor.
gerçek adalet tam da kur'anın olmamızı istediği kişi olunca sağlanır yani aklını ve gönlünü işletince.
şimdilerde çoğunluk aklını para kazanma, insan harcama üzerine, gönlünü de uçkur çözme üzerine çalıştırdığı için hayatımız bombok.
ve bu boktan beslenen bok böceklerinin gölgesinde yaşamak zorunda kalıyor akıl ve gönül insanları.
akıl ve gönül işlemezse tıpkı günümüzde olduğu gibi kan ve bokun içinde yaşamaya çalışır allahın çeşit insanları.
38. "erkek hırsız ve kadın hırsızın, yaptıklarından ötürü allah tarafından ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin. allah kadir'dir, hakim'dir."
ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- kelbî bu âyetin, zırh hırsızı olan tu'me b. übeyrık hakkında indiğini söylemiştir ki daha önce (nisa sûresinin 105-107. âyetlerinin nüzul sebebin-de) bunun kıssası geçti. [1]
bu hadisi müslim, muhammed b. müsenna, abdu'1-a'la, said tarikiyle katade'ye isnad ederek rivayet etmiştir.[2]
2- abdullah ibni amr'dan ahmet ve başkaları anlattı. abdullah dedi ki:
"rasûlullah zamanında bir kadın hırsızlık yaptı. onun sağ eli kesildi. kadın:
"ey allah'ın rasülü, ben tövbe etsem tövbem kabul edilir mi?" dedi. allahü teâlâ maide: 5/39 âyetini indirdi."[3]
3- suyûtî, bu hadisenin hicretin dördüncü yılının rebî aylarından birinde (evvel veya sânî) meydana geldiğini kaydediyor ki[4] bu, âyet-i kerimenin de nüzul zamanına işaret etmekte-dir.[5]
39. kim de zulmettikten sonra tevbe eder ve kendini düzeltirse muhakkak ki allah onun tevbesini kabul buyurur. gerçekten allah gafur'dur, rahim'dir.
ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- abdullah ibn amr'dan rivayette o şöyle anlatıyor:
"bir kadın, bir aileden bir takım süs eşyaları çalmış, süs eşyaları çalınan kimseler hırsız kadını yakalayıp cezalandırması için rasûlullah (s.a.v.)'a getirmişler ve:
"ey allah'ın elçisi, bu ka-dın bizden hırsızlık yaptı." demişlerdi. rasûlullah (s.a.v.):
"sağ elini kesin." bu-yurdu. kadına had uygulandıktan sonra rasûl-i ekrem (s.a.v.)'e gelip:
"ey al-lah'ın elçisi, bana tevbe yok mu?" diye sordu da efendimiz:
"bugün sen, an-nenden doğduğun günkü gibi (günahsızsın)." buyurdular ve allah tealâ da bu âyet-i kerimeyi indirdi.[6]
2- habe-rin müsned'deki rivayetinde kadının ailesinin, elinin kesilmemesine karşılık fidye vermek istedikleri, hattâ fidyeyi beşyüz dinara kadar yükselttikleri, fa-kat efendimiz'in onların fidye tekliflerine kulak asmıyarak mutlaka el kesme cezasının uygulanmasını emrettikleri de kaydedilmektedir.[7]
3- ibn kesîr, bu kadının, hırsızlık hadisesi buhârî ve müslim'de de anla-tılan mahzûm kabilesinden bir kadın olduğunu kaydeder.[8]
4- buna göre bu hırsızlık ve el kesme hadisesi mekke'nin fethi günlerinde meydana gelmekle âyet-i kerime de mek-ke'nin fethinden sonra nazil olmuş demektir.[9]
[1] senedsizdir. tirmizi; tefsir: 3036, hakim: 6385, suyuti; ed-dürr 2/215, lübab: s. 92.
[2] imam ebu’l-hasen ali bin ahmed el-vahidi, esbâb-ı nüzul, ihtar yayıncılık: 157.
[3] imam celaleddin es-suyuti, lubabu’n-nukul fi esbabi’n-nuzul, fatih yayınevi: 1/262.
[4] es-suyûtî, lubâbu'n-nukûl, 1/129.
[5] bedreddin çetiner, esbab-ı nüzul, çağrı yayınları: 1/307.
[6] ibn cerir et-taberî, camiu’l-beyan, 6/149.
[7] ahmed ibn hanbel, müsned, 2/177-178.
[8] buhari, hudûd, 12; müslim, hudûd, 8-9; ibn kesîr, tefsîru'l-kur'âni'l-azîm, 3/104.
[9] bedreddin çetiner, esbab-ı nüzul, çağrı yayınları: 1/307.
caydırıcı ceza koymazsan çocuğa da tecavüz ederler timsaha da.
bunu anlamayan örümcek beyinliler de hırsızın eli mi kesilir diyor. ulan zaten böyle bi ceza olsa kim hırsızlık yapar?
Gerekendir. Buna adalet denir. Öyle bir ceza bugün olsa nah cesaret ederler çalmaya. Sizin cezalarınız çok caydırıcı olduğu için etraf hırsız kaynıyor.
islam önce hırsızlık yapma sebeplerini ortadan kaldırır, zina yapma sebeplerini, içki içme sebeplerini... Şartlar olustuktan sonra ceza kanunlarını uygular. Yani burdan şunu anlıyoruz; islam la yönetilecek bir toplumda kimsenin hırsızlık yapmaya sebebi olmayacak, zina yapma nedeni kalmayacak. Buda herkesin iş, eş, aş sahibi olması anlamına geliyor.
Şimdi ey müminler! Etrafınızdaki kul hakkı yiyen, işçi hakkı sömüren hacı patronlar, üreticiden aldığını 10 katına satarak hem üreticiyi, hem tüketiciyi sömüren hacı tacirler! Sizce şeriatçı mı, üçkağıtçı mi? Benim gördüğüm bunlar laıklerden de laikler.
Evine girse öldürmek ister kalkmış el kesme cezasını çok görür.. doğrudur islamda el kesme vardır. Yerine göre kafada kesilir inkar eden yok zaten edende dinden çıkar.
Hırsızlığa verilen hapis cezası hırsızlık yapan kişiler için pek caydırıcı olmamaktadır. Hatta birçok suçlu hapisten çıktıktan sonra tekrar aynı suçu işleyebilmektedir. El kesme cezasında ise cezanın kendisi caydırıcı olduğu için aynı zamanda hırsızlığı önleyebilecek mahiyeti de vardır. "Hapis yatar çıkarım" düşüncesiyle hareket eden hırsız, elini kaybetme korkusu yaşayanla bir olur mu?
edit: imla
işidin islam anlayışıyla gerçek müslümanlığı bir tutmaya çalışıp, algı yaratan bir ateist sıçmığı. şunu unutmayın, işid ingiltere ajanlarının kurduğu bir örgüt. müslümanlığa iftira atmayın, bu sizin haddinize hiç değil.
Herşey kur an da yazmaz. Bu konular fıkıh kitaplarında bulunur. Evet hatta açlığından dolayı çalan kişi kısas edimez. Bizzat o kişinin yakın çevresi cezalandırılır. Bilmiyorsan araştır.
cahil cahil konuşmayın .bir memlekette zekat verecek fukara varsa orada had uygulanmaz .
yiyecek çalan hırsıza hiç bir şekilde had uygulanmaz .
açlıktan dolayı çaldığını söylerse komşularına sopa atılır .
yaratılanlar , merhameti yaratandan merhametlimi olmuş .
ya bilin konuşun ,ya edebinizle susun .
kimisinin delil olarak ayet veya hadis gösteremeyeceği halde, sadece halife ömer'in bir kıtlık zamanı yaptığı islam'a aykırı uygulamadan yola çıkarak "yiyecek çalanları kapsamaz" diye şirin göstermeye çalıştığı vahşettir.
