islamda hosgoru

    8.
  1. Kuran ın en uç sınırlarını gösterdiği, Hz. Muhammed in ise bizzat yaşayarak gösterdiği hoşgörüdür. Caminin ortasına gelip işeyen bedeviye birşey yapmadan güzelce uyarmak hoşgörüdür, savaştaki esirleri okuma yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakmak hoşgörüdür. Öz amcasının ciğerlerini çiğneyenleri affetmek hoşgörüdür, bizzat canına kastedenleri alt ettikten sonra affetmek hoşgörüdür. Sadece dini tebliğ için gittiği yerde taşlandıktan sonra yine de onların iyiliği için dua edebilmek hoşgörüdür.
    Şüphesiz ki binlerce örneği vardır ama bakmak gerek, at gözlüğüyle değil ama...
    6 ...
  2. 5.
  3. Fatih istanbul u fethettiğinde, Selahaddin Kudüs ü kurtardığında gösterdiği hoşgörüdür daha birçok örnek gösterilebilir.
    Hoşgörü; ezebilecek konumda iken ezmemektir efendim, savaşmak hoşgörüsüzlük değildir. Savaştıktan sonra zevk için insan katletmektir olsa olsa. Allah her zaman önce uyarmayı, sonra başka yol kalmayınca savaşmayı emreder.
    6 ...
  4. 3.
  5. http://www.incilturk.com/...planmasi_KURANI_kerim.htm - 50k -

    http://www.islamiyetgerce...i.org/hizbullahgiris.html - 8k -

    http://www.mustafaakyol.o...orum_uslubu_konusunda.php - 168k -

    benzeri sitelerde de benzer alıntı ve yorumları bulabilirsiniz. bakalım incil sitelerinden polonya kökenli sitelerden ateist sitelerden...din nerelerde nasıl yorumlanıyor?
    3 ...
  6. 18.
  7. oldukça dan dun bir şekilde sözlüğe konulmuş ve nefret,kin kokan,hiç de olan bitenden haberi olmayan,maksadı üzüm yemek değil,bağcıyı dövmek olan başlık ve ilk yorum.

    bak kardeşim;kur'anda nesh olunan ayetler vardır,yani birtakım ayetlerin hükmü,sonradan gelen ayetlerle birlikte ortadan kalkmıştır.bu neden böyle olmuştur,çünkü birtakım emirler ve yasakların aşamalı bir şekilde kural haline gelmesi gerekmiştir.örneğin içki meselesi.içki ile ilgili inen ilk hüküm:"içkiliyken namaza yaklaşmayın"dır,yani içki ilk başta haram kılınmamıştır,sadece alkollü insanın namazdan uzak durması söylenmiştir.ama bu ayetin ardından bir süre sonra da içkiyi tamamen yasak kılan bir ayet nazil olmuştur ve ilk gönderilenin hükmü ortadan kalkmıştır.çünkü yeni nazil olmaya başlayan bir dinin yeni kurallarının,o dine ilk mensup olacak kişiler tarafından hazmedilmesi için birtakım hükümler kademe kademe emredilmiş ve yasaklanmıştır.

    üstte yazan ayetleri buraya taşıyan arkadaşın neshedilme meselesinden ve mekki-medeni ayetler diye bir ayetten haberi yok besbelli.

    mekki ayetler,peygamberimiz s.a.v.'in mekke'de yaşarken kendisine vahyedilen ayetlerdir.bu ayetler vahyedilirken bir islam toplumundan ve otoritesinden söz etmek mümkün değildir,nitekim mekke döneminde putperest bir kavmin hükmü geçmektedir ve islami kuralların otoriteyi ilgilendiren kısmıyla ilgili ayetler indirilmemiştir.mekke döneminde daha çok Allah c.c.'a iman etmenin mahiyeti üzerinde durulmuş,yani itikadi konular birinci derecede önem kazanmıştır.

    ne zaman ki hz.peygamber s.a.v. medine'ye hicret etmiştir,medine'de islami bir toplum,islami bir siyasi,toplumsal ve ekonomik düzen kurulabilmiştir.bu düzenin kurulmasıyla birlikte,Allah c.c. Kur'an aracılığıyla Resulüne sosyal hayata ilişkin düzenlemeler getiren buyruklarını vahyetmiştir,böylece önceden indirilen birtakım ayetler de,yukarıda anlatmaya çalıştığım neshedilme uygulamasına tabi olmuşlardır.medine'de inen bu ayetlere de "medeni ayetler"denir.

    Müslüman olmak demek,hem kelime anlamı itibariyle,hem ifade ettiği gerçek anlamıyla "teslim olmak"demektir.islam demek,Allah c.c.'ın emir ve yasaklarının bizim için en doğru olduğuna bütün kalbimizle inanmak ve bunun gereklerini yerine getirmeye çalışmaktır.teftiş ederek,"acaba"larla iman edilmez.bizi yaratan yüce kudretin,bizim hakkımızdaki en doğru hükmü verebileceğinin onaylanmasıdır islam.nitekim bir mekanizmayı yaratan,ona şekil ve irade veren,yarattığı hakkında en doğru hükmü de verebilecek olandır,lakin buna şeksiz şüphesiz iman etmek ya da etmemek bir inanç meselesidir,zaten işin imtihan boyutu da buradan kaynaklanmaktadır.

    islam'da zulüm yoktur,eğer Allah-u teala'nın bir emrinin icrası varsa,orada zulüm değil,adalet vardır.biz,modern toplum anlayışının ve küçüklükten beri aldığımız eğitimin veri olarak kabul edilmesiyle islam'ı sorgulamaya kalkışırsak komik duruma düşeriz,çünkü üzerinden çağlar geçse de doğru doğrudur,yanlış ise yanlıştır.oysa bize dayatılan modern toplum kültürü "pragmatizm"üzerine kurulu olduğu için,bizler sabit,vazgeçilmez,değişilmez doğrular olduğunu kolay algılayamayabiliriz,nitekim kafamızda canlandırdığımız "doğru"imgesi bunu idrak etmeye müsait değildir,çünkü zihnimiz şartlandırılmıştır.

    Allah-u Teala Kur'an-ı Kerim'inde "ihtilafa düştüğünüz şey hakkındaki gerçeği yakında göreceksiniz"buyuruyor.madem ki yakında göreceğiz,o zaman ben artık susayım,kader zaten konuşmakta,kader son sözünü söylediğinde hepimiz göreceğiz.Yine Kur'an-ı Kerim'de:"Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde bir de perde vardır"denilmektedir Bakara Suresi 7.Ayet Meali'nde.

    gözlerine perde inenlerden,kalpleri ve kulakları mühürlenenlerden olmamamız dileğiyle hepimize güneşli günler dilerim.
    2 ...
  8. 16.
  9. inanmayanlara yapılan zihinsel engelli, öküz,mal gibi yakıştırmaların ters düştüğü şeydir.
    2 ...
  10. 2.
  11. kafirun suresi okunarak anlaşılabilecek konudur.
    ayrıca aziz nesin türkiye'nin büyük hafızlarındanmış, sormuşlar:
    -hocam neden kuran okuyorsunuz? bu kadar araştırıyorsunuz?
    +düşmanımı tanımam lazım. *
    2 ...
  12. 4.
  13. 19.
  14. günümüzde olduğuna kesinlikle inanmadığımdır.*
    2 ...
  15. 13.
  16. bircok kisinin dillerinden dusurmedigi bir cumledir ve muslumanlarca allah tarafindan gonderildigine inanilan kuran'da gecmekte olan bu cumle her zaman ve her kosulda islamiyetin guzelliklerine ornek olarak gosterilmektedir. ancak burada unutulan bir nokta vardir. kuran iki asamada yazilmistir. hicret oncesi ve hicret sonrasi diye ikiye ayirabilecegimiz bu asamalarda birbiri ile neredeyse tamamen farkli ozelliklere sahip iki kitap yazilmistir dersek yanlis olmaz.

    mekke'de islamiyetin ve muhammed'in kabul gormemesi sebebi ile gucsuz olan ve hatta baski altinda tutulan muslumanlarin, kendilerine inanmayan insanlara karsi uygulayabilecek bir yaptirim gucune sahip olmamalari neticesinde uzlasmaci bir yaklasim izleme zorunlulugu dogmustur. kuran'in bu ilk bolumunde dostluktan, kardeslikten ve hosgoruden bahseden bircok ayete rastlanmasi mumkundur. kisaca, islamiyetin ne kadar hosgoru sahibi oldugunu soyleyip taraftar toplama yoluna gidilmistir. fakat bu yaklasim bir ise yaramamis ve muslumanlar canlarindan olma asamasina geldiklerinde mekke'den kacmislardir.

    ancak hicret sonrasi islamiyetin ve muslumanlarin yavas yavas guclenmesi ve taraftar toplamasi neticesinde artik hosgoru icerikli ayetler degil, islami kabul etmeyenlere karsi ne tur yaptirimlarin uygulanacagi kuran'da yer etmeye baslamistir.

    mekke'ye gore daha fakir olan medine'de insanlari orgutlemek daha kolay olmustur. cunku fakirlik icinde yuzen insanlara din adina cikilacak savaslarda alacaklari ganimetlerin anlatilmasi bu amacsiz insanlari orgutlemek icin yetmistir. kisaca, bu insanlari islamiyete inandirmak olmasa bile islamiyet adina savasa cikarmak zor olmamistir. ilk baslarda para kazanmak icin islamiyeti secenlere daha sonra oldurulmemek icin islamiyeti secenler eklenmistir. sonuc olarak iyice guclenen muslumanlarin ve onlarin basindaki kisinin hosgoru ile bir isi kalmamistir.

    hosgoru ile ilgili satirlarin yazildigi mekke'ye donulup buradaki "musriklerin" bir bir kesilmesi buna en guzel ornektir.

    gunumuze geldigimizde de soyleyecek bircok sey var aslinda. islami kurallar ile yonetilen ulkelere bakmak bazi gercekleri gormek icin yeterlidir. musluman olmayanlara karsi bir cifte standart uygulandigi ve ikinci sinif insan muamelesi yapildigi, musluman olup da ibadet etmeyenlerin cezalandirildigi ortadadir. simdi cikip bana hosgoru falan demeyin cunku yalan.

    turkiye'de ise muslumanliktan ziyade yasalar ile belirlenmis kurallar neticesinde insanlar dinlerini veya dinsizliklerini rahatlikla yasiyorlar. ancak buna ragmen, yani kisilerin inanc ozgurlukleri yasalarla korunma altina alinmis olmasina ragmen bircok tatsiz olay yasandigini da unutmamak gerekir. yoksa bu guzelligin yani inanc ozgurlugunun islamiyet ile alakasi falan yoktur. musriklere veya musluman olmayanlara ne yapilmasi gerektigi ozellikle tevbe suresinde tum ayrintilari ile mevcuttur. yani islam hosgoru dini falan degildir.

    ozetle, eger bir hosgoru varsa bu islamiyet ile degil, sahislarin gosterdigi hosgoru ile alakalidir.

    *
    3 ...
  17. 20.
  18. ırak, filistin, çeçenistan, somali, eritre ve daha önce de bosna'da gösterilmiş hoşgörüdür(!)-bu ünlemin ne anlama geldiğini bilmiyorsan bundan sonrasını okuma-.

    afrika ülkerinde açlıktan ölen insanlar, bir zamanlar kızılderili'lere çiçek mikroplu battaniye hediye edenlerce doyuruluyor şimdilerde-götüne bacağımı soktuğumun bill gates'inin de 60 milyar doları var. sen bir de john d rockefeller'ı araştır. sonra, onun götüne iki bacağını birden sokmak isteyeceksin.-

    yok medineli müslümanlar açmış da, savaş ganimetinden dolayı islam'ı kabul etmişler de, cart curt. buna salak inanmaz be. para elde etmek için kureyş'in azılı hayvani askeri gücüne karşı bir avuç çulsuz ultimatom çekecek ha? doğru, yukarıda ismi verilen yerlerde de hep ganimet sevdasına yapılıyor direniş. bak bir kelime var müslümanlar için fevkalade önemlidir bunu öğrenmekle başla işe: fisebilillah.-sözlük anlamı yetmez, kan ile şahitliğe kadar yol alman lazım-

    tarihi götüyle okuyup, devre ait içtimai yaşamı kalın bağısağı ile idrak edenler oradan beyne doğru bir analitik düzlemde tespite soyunduklarında orta bu tür retorikler çıkıyor işte.

    islam dinine ait kitapta; devrin, zamanın, koşulların değerlendirilmesi yavşak imitasyon herodotos*lara kalmış işe bak. "lan git iyice oku öyle gel" dediğinde, inadına hiç okumaz gider abilerinin duyup öğrendiklerini abilerinden dinler.

    askerde bir devrimci arkadaş vardı. şunu derdi o kendi yöresine has şivesi ile: "bir gün gelecek ezilenlerin davası ölmemecesine dirilecek. topyekün bir kıyam ile proleterya devrimi gerçekleştirecek. sınırlar ve sınıflar yok olacak. halklar bütünleşecek, haritalar yırtılacak." ulan dedim ne güzel söylüyor adam be. dur şunu takip edeyim diye takıldım peşine. baktım gazinoda çevresinde birkaç kişi başladı bu "bir gün gelecek ezilenler...", daha sonra wc'de karşılaştım baktım yine konuşuyor "bir gün gelecek ezilenlerin...." sonra eğitim sahasında yine anlatıyor "bir gün gelecek ezilenlerin...." en son bunu 5 km koşusunda bağıra çağıra ayşem şiirini okuyan ülkücüler dövdüler hocam. ben yine extremisttim o zamanlarda. elleşmedim, soteye çekip marizlediler.

    herhangi bir sonuç çıkarmana gerek yok bu küçük hikayeden. "bir gün gelecek ezilenlerin...."

    kendin için hoşgörü kelimesinin arasından bir harf çekiyorsun ve yerine sadece bir harf ilave ediyorsun, bak:

    hoşgörü -ş +r = horgörü.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük