islamcılık, bugün var olan biçimiyle bir yok oluş - yok ediş arzusudur, Bu ideoloji altında birleşenlerin eylemlerine bakın. "mahalle baskısı" ile başlayıp, "toplu katliam"lara kadar uzanan geniş bir spektrumda hep baskılayıcı,kısıtlayıcı, cezalandırıcı, yok edici bir çizgide olduklarını görürsünüz.
Bu insanları asla doğal ve sağlıklı besin üretilmesi, doğadaki kurdun kuşun - börtü böceğin, o eko-sisteme can veren su kaynaklarının, muhafaza edilmesi, tarihi mirasın korunması ya da işçi haklarının ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi yaşama dönük bir eylemlilik içinde göremezsiniz. Ortak "Kutsal"ları sadece yıkım, baskı, katliam gibi ögeleri meşrulaştırmak için bir araçtır. Bu açıdan aslında samimi olarak "inançlı" dahi değildirler.
Onları anti kapitalist, anti komünist ya da anti hümanist gibi bir tanım altında da toplayamazsınız. Uygarlığın sunduğu tüm seçeneklere toptan bir karşı duruş içindedirler. Buna karşı ortaya koydukları alternatif ise "yok etmek - yok olmak"tır. 20 yıl yaşadığı evinin bahçesini bir kez sulayacak kadar özverisi olmayan islamcı, mesele ölmek - öldürmek olduğunda gözünü kırpmadan beline patlayıcıları bağlayıp kalabalığın içine dalmakta tereddüt etmez. Bu davranışın altında aslında müthiş bir yok oluş yok ediş arzusu, karanlık bir hiççilik vardır.(alıntıdır)