--spoiler--
ya kardeşim hinduların ineklerini kesip fakirlere dağıtalım, garip gurebanın karnı doysun desek yoook istemezük kestürmezük derler bunlarda pek bir ilerleme karşıtı keh keh keh haşırt haşırt(göbek kaşıma efekti) aynısı kemalistler için de öyle almışlar ellerine alkol şişesini düşürmüyor elinden imkanı olsa alkolle abdest alacak! * ) keh keh keh (keyif gıcır)
--spoiler--
eh böyle bir bakış açısıyla bakarsak din büyüğü diye halıya sıçsa bokunu yiyecek müridlerinin uçurduğu hocaefendilerin 1 yaşındaki kızlarla evlenme fetvalarından, 9 yaşında regl olan kızlarla evlenenlerin düşüncelerinden yola çıkarak varılacak sonuç.
neden bir insan hem atatürkcü ve islamcı olamaz. yakında atatürkcülüğü ateistliğe, islamcılığı ise geri kafalılık konumuna getirecekler. bunun tek bir suçu var aslında oda insanları bu şekilde ayırmaya zorlayan zihniyet.
bu zorlama ve eklektik kötüleme zihniyetiyle islam'a yaklaşılınca bir gün "islam eşcinselliğe baskı uyguluyor", ikinci gün "islam uygulanınca eşcinselliğe eğilim artıyor" ; veya bir gün "islam cinselliği baskı altına alıyor", ikinci gün "islam aşırı seksi körüklüyor" gibi birbiriyle çelişen yaklaşımlar yapmak veya aslında islam'da olmayan kötü şeyleri islam'a atfetmeye kalkarak komik duruma düşmek kaçınılmaz hale gelmektedir.
11 eylül den beri batı kaynaklı olarak bilinçli olarak başlatılan anti-islam hareketin bir neticesidir. sonuçta, bush, ağzından kaçırmış bile olsa, yaptığı işleri - sonradan özür de dilemiş olsa- bir "haçlı seferi" olarak gördüğünü söylemişse, o olay belki de başından beri bir haçlı seferi olarak planlanmıştı. bütün haber kaynakları anti islamik duruşa uygun bütün haberleri dünyadaki hristiyan medyalarında ilk sayfa haberi yapıyorlar... insanların kafasına devamlı "islam kötüdür" imajı pompalanmaya çalışılıyor. bunlar bugünkü politikanın gereği olarak yapılıyor. ancak bir yandan da politikacılar "biz islam´a karşı değiliz, terörizm´e karşıyız" demeçleri veriyorlar. ancak işin gerçeğinde uyguladıkları politikayla sokaktaki insanın kafasında "islam kötüdür" imajı yaratmanın peşinde olduklarını kendileri de biliyorlar. sonuçta kendileri islama karşı değillermiş gibi bir duruş takındıklarını iddia etseler bile, ortaya çıkan gerçek duruş anti islamik bir duruştur, ve kanımca bunun arkasında da, kriminolojik dedektiflerin düşündükleri şekilde, anti islamik bir duruşa sahip güçler vardır. bu güçler sol görüşlü olabilirler, aşırı sağcı hristiyan güçler olabilirler, duruşu anti islamik olan bir sürü kuruluş vardır.
bu güçlerin yapmaları gereken tek şey, anti islamik haberleri cımbızla çekip çok büyük bir olaymış gibi lanse etmektir. burası almanya...hepimizin yeni yeni gördüğümüz medyatik politikadaki en önemli değişme şudur ki eskiden almanya´da her ay hemen hemen 40-50 yabancı düşmanlığı kökenli, yabancılara karşı saldırı olmaktaydı ve bunları biz gazetelerde okumaktaydık. nedense, bu saldırılar artık gizlenmektedir. ancak iki türk bir yerde birisine iki tekme attığı zaman, en ciddi gazetelerde bile bu olay "ana başlık" yapılmaktadır !!! bu sayede kamuoyunun "anti türk" "anti islamik" bir duruş kazanmasına çalışılmaktadır. o türk düşmanlığı kökenli saldırılar gene olmakta, ancak sadece internette ya da aşırı solcu gazetelerde okunabilmektedirler. avam da çok okur bulabilen gazeteler de bu olaylar artık haber olmamaktadırlar - ki ben bunun bir devlet politikası olduğunu düşünüyorum-b´i baş
aynı şey tabiatıyla türkiye için de geçerlidir. türkiye´nin batıya yönelmiş duruşu, ve belki de almanya´daki bir söyleme göre "ilk bin yılda avrupayı , ikinci bin yılda amerika ve avustralya´yı, artık üçüncü bin yılda da asya´yı hristiyanlaştıracağız" şeklinde bir duruş hristiyanlık dünyasında mevcuttur. bunun herhalde ki ilk adımı olsa olsa türkiye´dir. işin böyle de bir boyutu olabilir. ama bu anti islamik politikalar, ancak anti islamik bir duruşa hizmet edenlerin işine yarar.o güçlerin bunu yapmalarının da türkiye´yi "bir başka dine ısındırmak" tan ya da "islam´dan uzaklaştırmak" şeklinde basamakları olduğunu tahmin etmekteyim. enterasan olan, bu hareket sadece türkiye bağlamlı olmayıp genel bir harekettir, ve dünyanın önde gelen medya kuruluşları bir çeşit "psikolojik harp" boyutunda kullanılan "medyatik silahlar" olarak işlev görmektedirler. cephedeki harbin en önemli silahları uçaklar tanklar ise, psikolojik harbin de en öenmli silahları medyatik bağlamda aktivite gösteren medya kuruluşları, gazeteler, dergiler, tv kuruluşlarıdır... bu konuyu daha iyi anlamak ancak o psikolojik harbi başlatanların oturduğu "kurmay odasında" bu işi hangi "generallerin" planladığını bilmekten geçer. medyanın "insanları belirli bir duruşa konuşlandırmaya çalışmasının" ardında ne vardır, hangi motivasyon onlara bunu yaptırmaktadır, sonra hangi tür bir maddi güçtür bu, soruları hiç şüphesiz ilginç sorulardır.
