2. abdülhamid döneminde özellikle tartışılması bir yana, (bkz: meşrutiyet) islamcılık, kendi içinde soruları getiren bir çeşit mefhum. islamcılar, geçmi$ten günümüze "batı"nın doğudan üstün olduğunu kabullenerek, "batı"daki ilericiliğin(?), teknolojinin ve bilumum insani bazda üstlere oynayan hangi durum, olay, kavram, yenilik varsa özenmeye çalı$mı$lardır...
"islam"ın siyasi bir platformda "değerlik" kazanması istenilmi$, bu durum kendi kendini 1. dünya sava$ında arap-ingiliz birliği ile çürütmü$tür. aslında sistemin bir suçu değil. kusur; sistemi yanlı$ yönetenlerin ve uygulayanların. bu yeryüzünde böyledir. modernle$me ile birlikte su yüzüne çıkmı$tır. bu taraftan olaylara bakarsak, kar$ımıza çıkan bir durum daha var. zulme, haksızlığa kar$ı bir "hayır" var...
mefhumların içlerini farklı doktrinlerle doldurmak yahut olduğunun dı$ında bir boyut kazandırmak giderek büyüyen bir çıban. bir süre sonra acı vermeye ba$lıyor, zararını da "insan" çekiyor. kendi damarlarına islamcılık, ümmetçilik gibi inanç sistem kaynaklı serumlarını "bir farklı" zerkleyenler tarih önünde karanlığa gömülmü$lerdir, gömülmeye de devam etmektedirler...
bu tıpkı sovyetlerin dünya politikalarına aldığı cephe gibi...
islam güzeldir. ama aşırı islamcılık insan hayatını zorlaştırıyorsa ve insanları boyunduruk altına alıyorsa bilhassa kadınları işte orada bi düşünmek lazım.