'80 öncesinde islamcıların "komünizm düşmanlığı" ortak paydasında milliyetçilerle kol kola olmasının verdiği devletçiliğin izlerini taşıyan bir bakıştır. her ne kadar kürt meselesinde katı milliyetçiler kadar inkarcı olmasalar da mazlumder gibi örgütlenmeler dışında hiçbir islamcı grup "islam kardeşliği" söyleminden veya akp tarzı köylere yol-su-elektrik götürünce bu meselenin çözüleceği saflığına kapılmaktan öteye gidememişlerdir. islamcıların ömrü boyunca kafayı yordukları tek mesele, israil-filistin davası ve son olarak abd'nin ırak'ı işgali davasıdır. bu olaylar tabi ki faşizmdir ve bütün herkes gibi islamcıların da bu olayları lanetlenemesi olağandır... fakat mağdur bir müslüman millet aranıyorsa pek de uzağa gidilmemelidir, bizim yanıbaşımızda da en dindar milletlerden birisi vardır: kürtler. türkiye cumhuriyeti devleti'nin onlara yaptığı muamelelerin israil'in filistinlilere yaptığından çok bir farkı yoktur. israil, filistin'in üzerine bomba yağdırmıştır, bizim devletimiz de dersim köylerinin üzerine bomba yağdırmıştır. abd ve israil de sivilleri taramıştır, bizim devletimiz de sivil köylü kürtleri öldürmüştür. abd de ebu garib cezaevinde işkence yapmıştır, bizim devletimiz de bu işkencelerin on katını diyarbakır cezaevinde yapmıştır. durum böyleyken sanki sadece emperyalist devletler müslümanları eziyormuş gibi konuya bakmak, islamcıların kendilerini pek de sevmeyen devletin yanında saf tutmasıdır.
bir kürdü cumhurbaşkanı yapmış, bir kürdü başbakan yapmış, birçok kürdü bakan yapmış, birçok kürdü iş adamı yapmış, birçok kürde ayrım gözetmeden yardım eden asil türk milletine yapılacak en büyük hakaret yemek yediği kaba sıçmak ile aynı anlama gelen "israil-filistin" örneğini vermektir ki keşke öyle yöneticiler gelse ki güneydoğuyu kimyasal ve nükleer silahlarla yok etse de bütün dünya'ya kabızlık veren şu kürt sorunu halledilse dedirtecek kadar bu sorunun kesin çözümünü istetirler.