inanan kişiye saygı duymakla, islam dinene saygı duymak aynı şey değildir. inanan kişiye birey olarak algılayış ve yetişme koşullarından dolayı saygı duyar. islam dinine ise kendini toplumsal ve çevresel faktörlerden arınarak, okuduğunu duygularından ayırdığı için net anlar ve inanmaz. kitaba saygı duymaz ama herkes onun gibi düşünmek ya da algılamak zorunda değildir buna da saygı duymalıdır suçlu biri için de olsa nefret ve kin çözüm getirmez aksine sorun getirir.
ateizme saygı duymayan müslümana güzel döşeyen zeki bir adamdır, müslümanlığın özünde hoşgoru var ama dinsiz, kafir derken bir taşlamadığınız kalıyor, namusla din bağdaştırıp yok türbansız kizin namusu gibi başlıklar açıyorsunuz. müslüman insan örnek olmalı aksine.
Hz. Peygamber Kuran'ın emri gereği kıtlık zamanı inançsızlara yiyecek yardımını bizzat organize etmiştir.
insanlar arasındaki doğal barışın kurallarına riayet edildikten sonra inançsızların inananlarla birlikte yaşamasında Kuran açısından bir sakınca yoktur. Nitekim Hz. Peygamberin yaşadığı toplumda yüzlerce inançsız insan vardı. Üstelik bunlar yer yer açıkça düşüncelerini ortaya koydukları halde bunlarla birlikte yaşanılmıştır.
Ancak bunlardan kendileri ile savaş durumunda bulunulan müşrikler ve kendi içinde yaşadıkları toplum aleyhine işbirliği yapanlar bundan hariç olmuştur. Bu ise yine inançsızlık sebebi ile değil de savaş hukukunun gereği olarak açığa çıkan geçici durumlardır.
bugün islamı tam manasıyla yaşayamayan kesimler, atesitlerin veya diğer dine mensup olan kişilerin inandığı değerlere saygı duymayabiliyor. lakin bu islama değil, onu yanlış anlayıp bir savaş dini olarak gösterenlerin suçudur.
Sonuç olarak insanın kısa dünya hayatına aldanıp kendisini bekleyen sonsuz ahret yurduna hazırlanmaması kendi tercihine kalmış bir iştir. Ancak Kuran, insanların iyiliğini ister.