yalan beyandır. ekonomik sistemi özünde kapitalizmden başka bir şey olmayan islam şeriatını allayıp pullayıp satma çabasıdır.
islam şeriatının kapitalizmden farkı nedir? iki fark vardır: birincisi faiz yasağı, ikincisi zekattır. iki farkı da ele alalım:
faiz yasağını ciddiye almak boştur. daha islam'ın ilk dönemlerinden itibaren hile-i şeriyye yoluyla fiilen ortadan kaldırılmış bir yasaktır. "islami bankacılık" adı altında yapılan soytarılıklar bu gerçeği değiştirmez. islam şeriatına göre faizin adı yasak, kendisi helaldir.
kimisi diyebilir ki "evet, şeriatı belirleyen alimler hile-i şeriyyelerle faizin helal kılmış olabilir. fakat islam birilerinin "şeriat" adı altında koydukları yorumlarla bağlanamaz. faiz kuran'da kesin olarak yasaklanmıştır. dolayısıyla faiz yasağı, hile-i şeriyyeye sapmadan, ciddi ciddi uygulanırsa kapitalizmden farklı bir yapı ortaya çıkar."
söz konusu kişilere derim ki "dediğiniz doğrudur. faiz gerçekten yasaklansa, kapitalizmden farklı bir ekonomik sistemden bahsedebiliriz. fakat söz konusu sistem kapitalizmden üstün olmayacak, ekonominin çarklarının durmasına sebep olacaktır. zaten bu böyle olduğu için söz konusu sistemin yürümeyeceği erken tarihlerde anlaşılmış ve kıvırma yoluna gidilmiştir."
gelelim zekat meselesine... zekat, ortada devlet olmadan yaşamaya alışmış, kimseye bir kuruş vergi vermeyen arapları vergiye bağlamak için icat edilen bir sistemdi. sonuçta %2,5 oranındadır; yani oranı çok düşüktür. bu kadarlık bir vergi hiçbir derde deva olmaz. bu böyle olduğu için, yine daha erken tarihlerde zekatın yetersiz olduğu anlaşılmış, kıyamet kadar ek vergiler icat edilmiştir. şu anda zekat oranından kat be kat yüksek vergiler ödüyoruz. dertlere çözüm oluyor mu? kaldı ki zekatın verilmesi yasak filan değil. yani teorik olarak birileri zekat dağıtıyor olmalı. hangi derdi çözmüş dağıtılan zekatlar?
görülüyor ki islam şeriatının ekonomik sisteminin kapitalizmden hiçbir farkı yoktur.
zenginin malının 1/40 ını verdiği bir ekonomik sistemde fakir daima fakir kalır. diğer yandan zenginleşmenin nasıl sağlandığının iktisadi olarak bilinmeden söylendiği kanısındayım
basit bir örnekle açıklamak gerekirse bir masa satmak istiyorsak ihtiyacımız olan tahta çekiç vernik boya ve iş gücüdür. burada tahta çekiç vernik boya gibi malzemelerin 50 lira maliyeti olduğu düşünülürse masayı yapıp 200 liraya sattığımızda aradaki 150 liralık karı getiren iş gücüdür. Zenginleşmek isteyen kişinin minimum maliyetler ile malı üretmek isteyeceği su götürmez bir gerçektir. 200 liraya sattığı bir malı 190 liraya mal etmek istemez. Bu nedenle malın üretilmesinde gerekli olan unsurları en ucuz şekilde karşılamak adına nasıl ki boya tahta vernik gibi malzemeleri daha ucuza almaya çalışırsa emek için de aynı şey geçerlidir. En ucuza kim çalışırsa onu işe alır.
Bu durumda emek sürekli olarak değer kaybeder. işsizliğin de bulunduğu bir piyasada emek sürekli değer kaybeder. Her zaman, sizin için o malı üretecek daha ucuz iş gücüne ulaşmanız mümkündür.
O yüzden temel sorun ekonomik sistemin adının ne olduğu değil üretim araçlarına kimin sahip olduğudur. Bu noktada adil olan devlet dediğimiz yapılanmanın tüm üretim araçlarını elinde bulundurması ve halka eşit şekilde dağıtımını yapmasıdır. Aksi taktirde serbest piyasa daima zengini daha zengin fakiri ise daha fakir yapacaktır.
zerre ekonomiden anlayan idrak eder bu gerçeği. komünizma, faşizma ve kapitalizma, sözde insanlığa cenneti vadetmiştir. ama cehennemi yaşatmıştır. komünizmin ve faşizmin kanlı tarihi buna en büyük gerçektir. kapitalizmi anlatmaya bile luzum yok. islam şeriati içerisinde barındırdığı zekat kavramıyla sermayenin tekelleşmesini yani urlaşmasını önler. aynı zamanda toplum içerisinde fakir kalmamasını sağlar. ve bunu yaparkende asla rencide etmez. zengin malının dağıtılacağını, fakir zenginin malında -anarşiye kaçmadan- hakkı olduğunu bilir. ez cümle islam şeriati dünyanın muhtaç olduğu yegane ekonomik sistemdir. aksi türlüsü kaos ve kargaşadır.