islam'ın 1400 yıldır yayılmakta olduğunu sanan, söz konusu başlıkta islam'ın asya'ya ve kuzey afrika üzerinden avrupa kıtasına doğru ilerlediği dönemin *** anlatıldığını bile algılamakta zorlanan zevata göre yalan dolan ifadedir. "islam tarihi" yazan yeri okuyup "tarih kitabı" çıkarımı yapabilen bir beyinden ancak bu beklenirdi.
bir de akıllarınca geyik yapmışlar kan bağışı falan, vay anasını...
bu yöntem grupların, örgütlerin ve devletlerin siyasal, sosyal ve ekonomik anlamda sıkça kullandıkları bir yayılma politikasıdır. Ancak; islamiyet'in müslümanlar tarafından merhamet, barış, saygı inancı olarak nitelendirilmesi uyguladıkları yöntemle çelişki yaratır.
saçmalıktır. türkler sıkça din değiştirmiş bir topluluktur. bunu yaparken de özellikle dikkat ettikleri husus , o dini temsil edebilecek güçte bir devlet olup olmadığıdır. hazarlar museviliği benimsediklerinde yeryüzünde museviliği temsil edecek bir güç yoktur. yada mani dinini ve budizmi.
türkler islamlaşmaya karşı 2 yüzyıl direnmişler , ancak abbasiler güçlerini yitirdikleri zaman islamı benimsemişlerdir. zira söz konusu kitlesel islamlaşma türkistan uygur hanlığı hakanı baytaş arslan han döneminde olup yaklaşık 200.000 çadır müslüman olmuştur. bu dönemde içte islamlaşma devletin iç politikasıdır.
doğrudur, araplar son derece vahşi savaşçılardı ve türkleri aleni kılıçtan geçirmiş ve din değiştirmeye zorlamışlardır. fakat türkler yine yapacağını yapmış asla arap müslümanlığını benimsememiş kök tengri inancıyla harmanlamış ve öyle devam etmişlerdir.
yavaştan yerleşik düzene de geçip işin içine ticari ilişkiler girmeye başladıktan sonra külliyen kabullenmişlerdir müslümanlığı.
doğruluğundan şüphe edenlerin açık kaynak belirtmeleri gerekmektedir.
oğuzlardan bir türk, birlikte yola çıktıkları islam misyoneri ibni fadlan a yakınmış: ''başbuğ bizden ne istiyor? öldürecek bizi bu soğukta! ne istediğini bilsek, hemen verir kurtulurduk.'' ibni fadlan buna cevap olarak, ''bütün istediği, 'allah'tan başka tanrı yoktur', demeniz''' diye karşılık verince, türk gülmüş: ''doğru olduğunu bilsek, söylerdik.'' demiş.
ibni fadlan'ın seyahatnamesi'nden, akt. arthur koestler, on üçüncü kabile, s. 39