islam kapitalizme karşı olamaz. zira islam doğuş itibariyle tarih-i antikadır. kapitalizm islama karşı mıdır, evet.
emeğin dağılımı iş bölümü, malların dolaşımı ticaret, ekonomi-politiktir.
islamiyet dahil, inanış tarzlarının yeşerdiği ve yayıldığı her alan, her dönem-çağ, üretim için gerekli malların ara malların, alet ve edavatın özel mülkiyet altında olduğu tarihsel bir gerçektir.
dinler, islamiyet dahil ekonomi politiğe muarız ifadeler üretmez. daha ziyade, kardeşliğe, ortak inanca, ortak mutluluğa vurgu yaparlar. orijin itibariyle zaten bunların dejenere olduğu dönemlere rast gelir.
kapitalizmin karekteristiği artı-değer yaratmak ve buna el koymaktır. hemen bütün sınıflı toplumlarda bu hadise geçerlidir. kapitalizm ilk dönemlerinde kırsaldan gelen ve emeğinden maada satacak bir şeyi olmayan proleteryayı en acımasız sömürerek artı-değer kaynaklı büyük birikimi gerçekleştirmiştir.
islami inancın yaygın olduğu toplumlarda açık değil örtük olarak bu yıpratıcılığa karşı spesifik metodlar geliştirilmiştir. çağımız toplumun sivil örgütlenmelerinin kaynağıdır bunlar aynı zamanda. Kapitalizm inkarcılığı söz konusu değil ama bölüşümdeki hoyratlık ve adaletsizlik başlıca karşı çıkış paradigmalardır.
işte bu somut gerçeklik kapitalizme karşı geliştirilecek savaşta, islami cenahın aynı zamanda inançları itibariyle cepheleşilmesini imkanlı kılmaktadır.
zortlama sol yaklaşımlar bu somutluğu görmezden gelerek büyük soyutlanmaya yol açmıştır.
ilave olarak ve önemle vurgulamalıyız ki, vahşi gelenekli istanbul tekelci sermayesine karşı şiddetli belki içkin, sınıf mücadelesi ve bu mücadelenin koşulladığı özgürlükçü, kendisi gelenekçiyken çürümüş gelenekçiliğe karşı çağdaş karekter, islam faktörünü üstelik enternasyonal bir dost olarak saflarımıza kazanmayı mümkün ve zaruri hale getirmiştir.
sosyalist stratejinin açılımı bu bağlamda dostluk ve eleştiridir, olmalıdır.
(bkz: hile-i cariye). ayrıca din malın korunmasını, mülk edinebilmeyi, miras bırakabilmeyi, vb. bir çok şeyi meşru saymıştır. ayrıca takım tutma spor yapma gibi etkinlikleri de ibadetlere engel olmadıkça hoş görmüştür.hırsızlığı yalan söylemeyi tecavüzü de yasaklamıştır. ticarette adil olunmasını emretmiştir.
'servet'le 'sermaye'yi birbirinden ayıramayan dangalaklarca hakkında yazı yazılması bildiğin zavallılıkt. adam servet biriktirmenin sermayenin gelişmesinin önündeki bir numaralı engel olduğunun farkında bile değil, bunun üzerinden kapitalizm eleştirisi yapıyor. cahillik diz boyu azizim.
bu konuda solcuların hatalı bir yaklaşımı vardır: "kâr" ile "faiz"i aynı şey sayarlar. onlar saydığı için de, bizim amerikancı islamcılar faizi de meşru görür veya katılım bankası falan gibi uyduruk hikayeler altında meşrulaştırırlar.
kâr, malın ve emeğin tabii kazancıdır. kâr olmazsa ekonomi durur; her şey devletin olsa bile -sosyalizm budur- devlet mutlaka kâr yapmak zorundadır. "faiz" ise, emeksiz ve hatta malsız, para üzerinden para kazanmak demektir. bunlar nasıl aynı şey olabilir?
eğer kapitalizmi islamla uyum içinde olarak gören varsa, fazladan sayfalarca konuşabileceğim durumdur. en az 100 tane sahih hadis vardır bu konuda:
-servet aranızda belli ellerde toplanmasın!
-komşusu aç iken tok yatan bizden değildir. (ama kapitalisttir.)
- faiz haramdır. (kapitalizmin en büyük yatağı.)
- servetten zekat alınır. (alınmazsa aşrı şişer.)
dediğim gibi, biraz zahmetle 100 tane anti kapitalist hadis çıkarırım. antikapitalist olmak illa sosyalist olmayı mı gerektirir?
neyse, bırakın, islam idrakı oturmamış ihsan eliaçık'ın dediklerini de, necip fazıl okuyun. "sermaye ve mülkiyette tedbircilik" nedir, "ferdi mülkiyet hakkına bağlı cemiyet sermayedarlığı" nedir, "mudarabe sistemi" nedir, islam tarihi bilmiyorsanız, google'a tıklayın; anlatan arkadaşlarım var...
komik bir önermedir. islam peygamberinin ticaretle uğraştığı, ticareti övdüğü, islam halifesi osman' ın zamanının en büyük tüccarlarından biri olduğunu bir kenarda tutalım. ardından kuranda ve islam alimlerinden ticaretle ilgili birçok kural vs alıntılar yapabilme şansımız varken. ticaretle bu kadar içiçe olan bir dinin kapitalizme karşı olması, alex de souza' nın galatasaray kaptanı olması gibi birşeydir sanırım. emeğe saygısı vardır, çalışanın hakkını savunur bunlar doğaldır. ama kapitalizme karşıtlık değildir bunlar.
http://www.marksist.com/k...i/islam_ve_kapitalizm.htm lakin gerçekler öyle değildir. ''En başta şunu söylemek gerekir ki, zekât sistemini zenginlerden alınan bir tür gelir vergisi gibi düşünsek bile azalan oranlı bir vergilendirme söz konusudur. Örneğin 40 koyunu olan biri bunun 1 tanesini zekât verirken, koyun sayısı 120’yi geçince 2, 200’ü geçince 3 ve nihayet 400’e ulaşınca 4 koyun zekât olarak verilir, yani oran başlangıçta %2,5 iken mal arttıkça %1’e düşer...''
böyle bir gerçek yoktur. zira yüce dinimiz piyasa ekonomisine de özel mülkiyete de karşı değildir. birebir kapitalizmin öngördüğü modeli savunmasa da kapitalizmle paraleldir. "müslüman sol"un safsatalarına inanmamak gerek. ihsan eliaçık gibi sahte hocaların üfürdüklerine kapılmayın allasen. bu tipler islamın kaynaklarına göre değil marksizmin kaynaklarına göre konuşuyorlar. ve marksizmi, islama yamamaya çalışıyorlar. oysa islamiyet üretim araçlarında da tüketim araçlarında da özel mülkiyete izin veren dolayısıyla piyasa ekonomisine olanak sağlayan bir dindir. islamiyet helal yoldan para kazanmayı ve kazandığın parayı doğru harcamayı öğretir. yani mülkiyeti-mal dolaşımını kısıtlamaz bunlara ilkeler getirir.
Kur'an -ı Kerim okuyan her bireyin farkında olduğu,gözden kaçırılmaması gereken gerçektir. Çünkü islam parayı değil emeği esas alır.islam hukuku ''Bireylerin değil tüm milletin çıkarlarını'' korur. Bunun içindir ki kutsal kitabımızda malın,eşyan değil mallarınız,eşyalarınız vs. tabirler kullanılır. islam'da kapitalizmin yeri yoktur,islam parayla para kazanmaya karşıdır.