eğer değiştirilse-idi- insanlar tarafından yazılan şeylerin hemen belli olacağından mütevellit aksinin asla olmayacağı durum. keza incil ve tevrat'ın insanlarca değiştirilen ayetlerine bakıldığında nasılda insanın kendisini düşünerek ve saçma sapan şekilde yazıldığını okuyunca bunu daha iyi anlayacaksınız.
kuranın degismemesi islamın degismemesi anlamına gelmiyor.
islam dini 1400 yıl boyunca icinde yasanılan cografyalara ve kulturlere
baglı olarak degisik olarak yorumlanmıstır. etkilesim icinde oldugu dinlerden
ve kulturlerden etkilenmis onları etkilemistir.bin sene once anadolu daki islam
farklıydı yuz sene once balkanlarda yasanan islam farklıydı.
kuran butun bunları kontrol edip duzenleyemez. bugun suudirabistanda yasanan
islam 1400 sene onceki islam degildir. acaba hz muhammed yasasaydı suudi arabistandaki kadınların araba kullanma yasagı hakkındaki yorumu nasıl olurdu?
bir arap islamıyla bir anadolu ya da balkan islamı aynı degildir,olmamıstır.
musluman icin normal karsilanacak olaydir. anneme bu ihtimalden bahsettigimde "degistirilmis oldugunu dusunseydim niye inanacaktim?" seklinde bir ayar yemistim.
islamın değişik coğrafyalarda, farklı şekillerde uygulandığı doğrudur. hatta milleten millete değişen farklılıktan öte milletin içinde değişen farklılıklarda vardır. mezhepler buna en büyük örneği teşkil eder. örneğin hanefilikte vucuttan çıkan kanın yayılması abdestin bozulması için yeterli iken, şafilikte bir çizme boyunca kan devam etmesi gerekir. bunlar islamın değişmesi değil, islamın kolaylıklarıdır. şafii mezhebi kırsal kesime yöneliktir, karşı cinsle temas halinde abdest bozulur, fakat daha şehir hayatına yönelik olan hanefilikte böyle bir kaide yoktur. bu noktada efendimizin "ümmetimin ihtilafında rahmet vardır" hadisini akıldan çıkarmamak gerekiyor. onun dışında arap yarımadsında vahhabilikten kaynaklanan bazı bozulmalar da olmuştur. ancak ehl-i sünnet ve'l cemaat anlayışında değişim diyerek kastedilen bozulma söz konusu değildir.
(#3832609) 1400 yıl sonra bir kurtarıcı çıktı sonunda, insanların yüz yıllardır aklına gelmeyen soruyu sordu, sormakla yetinmedi cevabını da kendisi verdi. sonunda insanlar körü körüne bir dine inanmaktan kurtuldular, zihinleri açıldı. sağol aziz dostum, senden önce gelenlerin hiç biri senin kadar zeki değildi, bunca alim sırf ekmek kapılarını kapatmamak için bu gerçeği bizlerden gizledi ama güneş balçıkla sıvanmıyor işte, sonunda sen geldin ve bize gerçeği gösterdin!
islam inancının gerekliliklerindendir. "sanmak" değil "inanmak"tır. çünkü islam inancına sahip olan biri, kutsal kitapta yer alan ayetlerin tamamına inanmakla yükümlüdür. eğer kuran, değiştirilemeyeceğini söylüyorsa, buna inanmak * müslüman kişinin vazifesidir.
sonuçta inanç bu, kabullenip kabullenmemek insiyatif meselesidir. kimseye zorla buna inanın denmiyor.
1000 yıl önce taşa toprağa yazılan yazıları bir kitapda ders olarak görebiliyosan, bazı insanlar için hele de kutsal bir hadise olan islamın yüzyıllar önce kitap haline getirildiği düşünüldüğünde ve farklı ülkelerde karşılaştırılmaları halinde bir farklılık çıkmaması sonucunda "islam' in hic degistirilmedigini sanmak" doğrudur.
edit: islam'da değişen sadece yorumlardır, aslına bakılırsa yorum değişik olsa bile karşılaştırılma yapılırsa ikisininde sonunun aynı yere gittiği anlaşılır. ben hiç şu ülkede şöyle yazıyor bu ülkede böyle yazıyor islam'ın kutsal kitabında diyen birini görmedim, diğer dinlerde geldiklerinde hak dindi ama farklı ülkelerde aynı dinin kutsal kitabında aşırı derecede farklılıklar mevcut.
sanmak kelimesi biraz güçleştiriyor bu başlığı.yanlız değişmemiştir.değişen insanların yorumlarıdır.herkez kendince bir yorum yapıp bir ayetide bu böyle demiştir diye kendi çıkarları doğrultusunda değiştirince doğal olarak din değil fakat anlamları değişmiştir.
Kuran kıyamete kadar ilk geldiği gibi bozulmadan eksiltilmeden varlığını sürdürecektir.
bozulmamıştır.
Allah bunu bize Ku'an da bildirmiştir.
(bkz: hafızlık)
sahabeden bu yana Kuran'nı baştan sona ezbere bilenler hiç eksik olmamıştır.
olmayacaktır.
birilerinin Kuran kurslarına kıllanması o yüzdendir.
islam teferruatlı bir dindir,bir insanın 24 saatini duzenlemeye kalkar.
hal boyle olunca farklı toplumlarda-kulturlerde-cografyalarda farklı yorumlar
olusması kacınılmazdır. bir hristiyanlık oyle degildir, adamlar hepsi haftada bir
ayin yapıyorlar. ne kadar cok kural-teferruat olursa o kadar da yorum olur.
sen bugun yuz sene once yasamıs olan insanla aynı hayatı mı yasıyorsun ki
dini aynı sekilde yasıyor-yorumluyor olasın. mesela sadece on tane temel kural olsa
uygulamada cok fazla arıza cıkmaz.ama islam oyle bir din degil, ayrıntılı bir din.
hz muhammed zamanında muzik-calgı yasaktı.islamdan sonra doguda hic muzik
yapılmadı mı? insanların islamın hic bir kuralını atlamadan hz muhammed
donemindeki gibi yasayarak muzikle ilgilenmeleri mumkun mu?
ayrıca bu sadece islam icin gecerli degil, butun dinler icin de gecerli.
insan uzerinde evrimin psikososyal etkileri de vardır.
sen bin sene once yasayan insanla aynı ruh haline-aynı psikolojiye sahip degilsin. bundan sadece bir kac yuz yıl once yasamıs insanın onune
-dunyanın hangi cografyasında, hangi dinden, hangi kulturden olursa olsun-
plazma tv yi koy saskınlıktan kucuk dilini yutar, arabayı-ucagı gorunce
dehsete duser. sen nasıl bu insanla aynı ruh haline aynı psikolojiye sahip
oldugunu dusunebilirsin? teknoloji cagı insanın ruhunu-psikolojisini degistirdi
en basta. insanın ruh hali-psikolojisi farklılasırsa dine bakısı da farklılasır.
adam zannediyor ki bundan bin sene once de insanlar televizyon
seyrediyordu, bilgisayar basından kalkmıyordu, ya da otomobilden ucaktan
inmiyordu.biraz empati yapın, kendinizi bin yıl once yasayan insanın yerine koymaya calısın.bu kadar mı kaybettiniz kendinizi.