Aslında bunun tek sebebi, 2. Dünya Savaşı sonunda bu bölgelerdeki ülkelere manda sisteminin getirilmesidir. Hani, Osmanlının ilk dönemlerinde böyle bir şey yok, ha Avrupa da karanlık dönemde falan ama.
rönesans'tan sonra avrupa'da pozitivist anlayış gelişmiş ve bilimsel doğrular tek doğru kabul edilmiştir. darwinizm ile de gelişmemiş görülen toplumlara karşı yapılan vicdansızlıklara kılıf bulunmuştur. islamiyet belirli bir ahlaki sınırlandırmalar sistemidir. ahlaki sistemi bir kenara atıp insanları maymundan gelen gelişimini tamamlamamış toplumlar gören avrupa bu bilimsel anlayışıyla diğer toplumlara vicdansızlıkta , ahlaksızlıkta çığır açmıştır.
işgal ettiği amerika'yı uzak doğu ülkelerini ve daha sonra da kuzey afrika, afrika ve arabistan yarımadasını sömürmekte hiçbir ahlaksızlık görmemiştir. insanları hayvanlar gibi köle olarak kullanmış, işgal ettiği toprakların tüm mal varlıklarını kendi ülkelerine taşıyarak ekonomik ve bilimsel açıdan gelişmeler kaydetmişlerdir. ne var ki sömürü düzeni sömürecek ülke kalmayıncaya kadar veya sömürülenler kendilerini kurtarana kadar devam etmiştir. mesela türkiye'ye bakalım 2001 krizinden sonra sömürecek neyi kalmıştı ki? insanlar artık kendilerini sömürtecek kişilere oy vermiyorlar. bir muhalefet var. aynı şeyi iran 1980 devrimiyle başardı. güney afrika, honk kong gibi ülkeler de değişik zamanlarda bnaşarmıştı.
yani artık eskisi kadar kolay sömüremiyorlar. en son ırak kurban edildi. sırada geniş kaynakları olan bir ülke kalmadı. geçtiğimiz yıllarda yaşanan ekonomik krizin sebebi de bu. artık sömürgecilik bitiyor. eskiden daha çok askeri güçle yapılan sömürü son yıllarda ekonomik oyunlarla yapılmaya devam etmişse de artık gelişmiş ülkelerin hedefleyeceği bir geniş kaynak bulunmuyor. uzun bir süre ülkeleri rahat bırakmak zorunda kalacaklar. gelecekte tekrar sömürüye devam etmeleri için gelişmemiş ülkeleri bir süre rahat bırakacaklar. şu an uğraştıklarına değmiyor. hatta uğraşılarıyla para kaybediyorlar.
aynı sömürü düzenini ahlakı ve töreleri olan toplumların yapması zordur. hele islamiyet sömürü düzenlerine karşı çıkan bir anlayıştır. müslüman, gayrimüslüm de olsa birinin mallarının üzerine zorla oturmaz, zorla elinden almaz. islam ülkeleri işgal ettikleri ülkeleri sömürge olarak kullanmamış çoğu zaman yerel halkın kendini yönetmesine izin vermişlerdir. 2000 yılı bence bir dönüm noktası. artık ülkeler eskisi kadar başka ulusları sömürmeyecek. insanlar iletişim ve ulaşımın gelişmesiyle birbirine eskisinden daha yakın. kendi halkı hükümetlerinin ahlaksız tutumlarına karşı geliyor. şimdi geri kalanların zamanı. geri kalanlar zorluklarla yaşamaya alışmış. diğerleri ise bol keseden yaşamaya alışmış. bizim gibi geri kalmış ülkeler de bol keseden yaşamaya alışmadıkça yani yaşam standardımız eşitleninceye kadar onlardan daha ucuza imal edip onların paralarını ellerinden alacağız. paramız değerlenecek. tüm dünyaya bir denge gelecek.
Dis guclerin islam ulkelerini yipratmak icin baslattigi bu soyleme, islam ulkelerinin insanlarinin bile inanmis olmasi...
Soylesenize, kacimiz evrim teorisine dusundugumuz icin inandik? Ya da kacimiz, buyuk turk bilim adamlari sayesinde prim yapan avrupa biliminin ic yuzunu biliyoruz? Beyin gocu var mi? Yok! Beyinlerimiz zorla kacirildi.....
Ki siz islam ulkelerinin, islamla geri kaldigina inanasiniz...
Dis guclerin islam ulkelerini yipratmak icin baslattigi bu soyleme, islam ulkelerinin insanlarinin bile inanmis olmasi...
Soylesenize, kacimiz evrim teorisine dusundugumuz icin inandik? Ya da kacimiz, buyuk turk bilim adamlari sayesinde prim yapan avrupa biliminin ic yuzunu biliyoruz? Beyin gocu var mi? Yok! Beyinlerimiz zorla kacirildi.....
Ki siz islam ulkelerinin, islamla geri kaldigina inanasiniz...
ibadetin heryerde yapılabileceğini unutmaları , eğitimin sadece okulda yapılabileceğini bilmemeleri , dayatmalarla özgür düşünceye yol vermemeleri , din için yaptıkları işlerin dinle alakalı olmayıp çıkar güdmeleri , petrolümüz var mikimizde olmaz modun da yaşamaları , kaderci olmaları .
Dinler üzerine araştırma yaparak Müslüman olmaya karar veren ve (bkz: Muhammed Esad) ismini alan Avusturyalı gazeteci bakın bugünkü islâm aleminin durumunu nasıl izah ediyor:
--ALINTI--
"islâm âlemini incelemem neticesinde şunun farkına vardım ki, islâm âleminin gittikçe bozulması, zayıflaması, âdeta çöküntüye uğramasının en büyük sebebi, Müslümanların dinlerine, gittikçe kayıtsız kalmalarıdır. Müslümanlar, tam Müslüman oldukları müddetçe, dâima yükselmişler, Müslümanlığı bırakmaya başlayınca, aşağılara düşmüşlerdir.
Halbuki, bir memleketin, bir milletin, bir cemiyetin yükselmesi için ne lâzımsa, Müslümanlıkta mevcuttur. Bütün medeniyet esasları onda vardır. islâm dini, hem çok ilmî, hem de çok pratiktir. Koyduğu esaslar, mantıkî ve herkes tarafından kolay anlaşılabilen, uygulanabilen, içinde; ilme, fenne, insan tabiatına uymayan tek bir unsur bile bulunmayan kâidelerdir. Onda lüzûmsuz hiçbir şey yoktur...
Ben, Müslümanlıkta, Hıristiyanlıkta bulamadığım her şeyi buldum. Müslümanlığın hangi kâidesinin, hangi esasının bana daha yakın geldiğini söyleyemem. Çünkü onun her kâidesine, her esasına hayranım. Müslümanlık, muazzam bir âbidedir. Onun tek parçasını bile ondan ayırmak kâbil değildir. Bütün parçalar birbiri ile bir nizâm içinde kenetlenmiş ve perçinleşmiştir.
Parçaların arasında muazzam bir âhenk vardır. Hiçbir eksiği yoktur. Herşeyi yerli yerindedir. Belki, bu son derece takdire lâyık intizâm, beni islâm dinine bağlayan bir âmildir. işte ben, bütün kalbimle ve aşkımla islâm dinine sarıldım ve o da, bir daha çıkmamak üzere kalbime yerleşti."
--ALINTI--
aziz nesin diyor ki:
"bizim yerimize düşünen biri var yukarıda. önce onu yok etmek lazım. önce onu devreden çıkartmalıyız ki milletçe özgür düşüncenin kapılarını açalım. yoksa gelişmemiz mümkün değildir."
bu görüşü doğru bulduğum için yazmadım. bir hususun açıklanabilmesi için gerekli olduğunu düşünüyorum. bildiğiniz gibi aziz nesin ateist bir yazardı. ve bu ateistliği lafta değildi. bu yolda çalışmalar yapardı. yukarıdaki sözlerinden önce avrupayı örnek gösteriyor aziz nesin. ve avrupanın ileri düzeyde eğitiminden faydalanan insanları övüyor. ve sonrasında, böyle bir eğitim kalitesinin türkiye'de, yüzde doksanının yobaz olduğu, yani kısaca islam inancında olduğu bir ülkede sağlanmasının mümkün olmadığını, bunun ancak allah'ı devreden çıkarmak suretiyle mümkün olabileceğini söylüyor.
peki avrupa, inancı devreden çıkartarak mı bu kadar ilerleme kaydetmişti? bu soruyu cevaplamak gerekmektedir. burada, aziz nesin'in gözünden baktığımızda, mesele sadece islamiyet değildir. ateist bir yazar, islamiyetin gelişime engel olduğunu ifade ederken, hristiyanlık ya da yahudiliğin hakim olduğu yerlerde mevcut bulunan gelişmişliği nereye bağlamaktadır?
islam ülkelerindeki geri kalmışlık, islam inancının varlığı ve gerektirdiği vazifelerin yerine getirilmesinden değildir. bilakis, islamiyetin doya doya yaşanılmamasındandır. islamiyete hakettiği saygının gösterilmemesindendir. bugün bir papaza, bugün bir hahama gösterilen hürmet bir islami din görevlisine gösterilmemektedir. bir kiliseye gösterilen özen bir camii için gösterilmemektedir. insanların bu savsaklamaları ancak kendilerine zarar vermektedir. yoksa islamiyetin gelişime engel olduğu yoktur. bunun da ötesinde din, gelişime engel değildir diyebiliyoruz.
tüm bunlar meselenin sadece bir boyutudur. saymakla bitiremezsiniz zaten hepsini.
hiç değişmemiş ve hiç değişmeyecek kurallarla nereye gidilebilir ki! özellikle de kitabın söyledikleri egemenlerce yönlendiriliyorsa!
kitabın söylediklerine bakılmıyor bile, egemenlerin kitap üzerinden ne söylediklerine bakılıyor sadece. kitabın ne söylediği çoktan unutulmuş, kitabı kullananların söyledikleri emir olmuş. ve ne yazık ki allaha değil, gerçek elçisine değil, kitabı kafalarına göre kullananlara kul olunmuş, esir olunmuş.
ve ne yazık ki akıl, özgür düşünce, özgür irade yok olmuş, yok sayılmış.
allah insanlara aklı başkalarına kullandırsınlar diye vermedi, aklını kullanamayan zavallılara indirmedi kitabı.
allah'ı ve kitabı boşverip, kendini okyanus ötesinden gelenlere, yalanlara veren, inancı beş vakit halılara yüz sürmek sananlarla nereye ilerleyeceksiniz?
din prangasının uçmasına engel olduğu için. yaradan içinizde hissettiğinizdir. korku kısmı safsatadan ibarettir. amaç insanların acı verip acı alacağı zincirden haberdar etmekti. ama amacını aşan ruhuna şeytan kaçmışlar mahvetti herşeyi.
ve insan korkuya saplanıp kaldı. kımıldayamadı, günah dediler, cehennem ateşi dediler. diğer tarafta huriler dediler.
kafası karışan insan miskinliği tercih etti. tefekkür bahanesiyle tekkede sabahladı. din değildi asıl merkeze konan. gözünü açmış uyanık sizdenim dedi. kurduğu korku imparatorluğu yobazlığı getirdi.
din toplumların afyonuyken körükörüne öldürdü birini birileri allah için! oysa o sevgiydi, kimsenin kimse için ölmesini istemezdi. kraldan çok kralcı olanlar elbirliğiyle yarattı ateizmi.
oysa unutma din dediğin aslında sevgiydi yaradanın kendini birleştirici olarak hissettirmek istediği. din prangadır kurallarını insanların koyduğu. inanç sevgidir saf sevgi.sevgide kuralsa kimse için isteme, kendin için istemediğini.
Birincisi ve en önemlisi, gelişmiş ülkeler dediğimiz, west-centric dünya görüşü ile dünya düzenini kurmak isteyen, doğuyu ve dünyanın geri kalanını buna göre yargılayan, devasa bir çoğunluktan çeşitli farklılıklar sebebi ile dışlanmaktır. Böyle bir diskriminasyon sonucu, islam ülkeleri, içe kapanık, karanlık ülkeler olmuşlardır. Ayrıca, dünya petrol rezervlerinin çoğunu elinde bulundurmaları, petrol elde etmek isteyen aktörler tarafından hoş karşılanmadığından, bu ülkelerin dünya kamuoyuna kötü lanse edilmelerinide sağlayan diğer bir faktördür ki, bu durum, islam ülkelerinin, diğer ülkeler ile entegrasyonunu engeller ve gelişim konusunda geride kalınır.
tevrat, incil, buda öğretileri gibi kaynakların hadis yoluyla islama sızdırılmasıdır.
sadece kuran baz alınarak bir sistem kurulsaydı, allah'ın yasak ettiği kitap dışı sözlere uyulmasaydı yaratıcının desteğini alan müslümanlar şu an dünyaya hükmederdi. peki üzülmek mi gerek? hayır. hala daha hadis savunuculuğu rabbin savunuculuğundan daha öte. hala daha "her şey kuran'da yazmaz!" diyerek kutsal kitabı * eksik gören insanlara alim gözüyle bakan, aklını kullanmaktan bihaber olan insanlar var. bu duruma bakıldığı zaman aslında geri kalan, islam ülkeleri değil uydurma dine islam diyen ülkeler olmuştur.
kendilerini hacı hocaya,şeyhe çok kaptırmaları ve tabii ki sevgili şeyhlerinin parayı bir hayli sevmesidir.islam dininin akla ve ilme yaptığı vurguyu göz önüne alırsak çok ironik bir durumdur. zıtlıklar aleminde yaşıyoruz anacım,ying ve yang...
islamı tam olarak anlayamamaları ve islama a göre yaşayamamalarından kaynaklıdır, bir insan kuran-ı kerim-i rehber alıp ona göre yaşarsa bu durum da ortadan kalkar.
