fenerbahçelilerin çok sevdiği, saygı duyduğu, hatta başı sıkışınca yazısını açılış sayfasına koyduğu yazar bakın galatasaray hakkında yıllar önce ne demiş.
fakat o galata kulesi dibi eski yahudi kılıklı eskiciye benzeyen, her mactan once güya galatasaray`ı ısıtan hamamcı görevini üstlenen o alman kondisyoner pandomimcisi devre biterken , hangi top ilim veirfanına sığınarak eli ile fenerbahçe tribunlerine "beş... beş... "işareti yapıyordu. o eli fenerbahçe lavabona sokar sonra.. cümleleriyle aklımı başımdan alan yazardır.
türk sporunun büyük kulüplerimizin efsanelerine her zaman ihtiyacı var ve maalesef şu dönemlerde onlar gibi insanların olmaması çok daha fazla hissediliyor.
kendi dilinin kurallarına uygun yazılar yazan bir gazeteci.
kendisinin söylediği "fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz" sözü ise tarihte yanlış anlaşılmış sözlerden birisidir. zira islam çupi bu sözü söylediği esnada fenerbahçe'nin en yakın rakibi galatasaray'dan şampiyonluk sayısı fazlaydı (5 adet). yani bu söz siz başarılıyken söylendiği zaman gerçekten bir anlam ifade edebilecekken, günümüz koşullarına bakıldığında komik kaçmaktadır.
zira şike ile adı anılan geçen sene dahil olmak üzere fenerbahçe'nin 18, galatasaray'ın 17, beşiktaş'ın 13, trabzonspor'un 6 ve bursaspor'un 1 şampiyonluğu bulunmaktadır. bunun yanında galatasaray'ın uefa kupası ve süper kupası bulunmaktadır.
şu anda la liga takımlarından granada taraftarı birinin çıkıp "granada büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz" demesi sizde ne kadar ciddiyet uyandırıyorsa fenerbahçe için zamanında geçerli şu anda ise geçersiz olan bu söz insanlarda aynı etkiyi uyandırıyor. tabi ki kitleleri bir şeylerin peşinden koşturmak için gaz lazım, o kısmına kimsenin diyecek bir şeyi olamaz sanırım.
galatasaraylıların kıskanmadığı aksine saygı duyduğu fenerli spor yazarıdır. nur içinde yatsın.
şimdikilerin aksine, rakibinin hakkını teslim eden bir zihniyete sahipti.
ölümünden birkaç ay önce "Şu ihtiyar yaşımda şimdi düşünüyorum" cümlesiyle başlayan yazısını "Başka takımlar UEFA Kupası'nı, Süper Kupa'yı müzelerine götürmüşken; yerli tenekelerle çocuğu nasıl Fenerbahçeli yaparsınız artık" sözleriyle bitirmiştir.
islam çupi kadar fenerli olamazsınız. onun gibi fenerli hiç olamazsınız.
biz onu fenerbahçe büyüklüğü'nü betimleyen muhteşem sözleriyle tanıdık, sanki üstad fenerbahçe hakkında başka bir şey söylememiş gibi.. barış gerçeker ntvspor'da kendisine ait bir yazıyı (sadece dönem isimlerini güncelleyerek) yayınladı birkaç ay önce. hani hep derler ya, atatürk şimdi yaşasa xxxx olurdu diye? islam çupi olsa bugün neler yazardı anlayabiliyoruz açık bir şekilde.
yazının orijinali eylül 1990de yazılmış.
--spoiler--
Artık görülüyor ki, bir tarafta Fenerbahçe futbolcuları, bir tarafta Fenerbahçe teknik direktörü, öğrenci ve hoca olarak uzlaşması mümkün olmayan bir noktaya gelmişlerdir.
Teknik direktörün futbolcularla ilgili gazetelerin spor sayfalarına koyduğu fokurdayan kazan, futbolcuların teknik direktörlük kurumuna fırlattığı kelimelerden olma zifoşlar, Fenerbahçe, Kocaman anonim şirketini biribirlerine hiç sevgi ve saygısı olmayan, birinin diğerine hiç yaklaşımı ve güveni kalmayan bir işyerine çevirmiştir.
Bundan sonrası, bizim kutsal kitabımızın deyimi ile tufandır, artık
Barışın adı ne ki Ya futbolcular tümden değişecektir, ya da teknik direktör, tekten
Futbolcuların hepsinin birden meslekten men edilmesi, dünya kulüp tarihlerinde hiç yapılmamış bir temizlik olduğuna göre, deterjan paketleri Kocaman!ın üstüne dökülecektir.
Temizlikçi için, temizlenecek başka kirli yer yoktur, çünkü
Fenerbahçe takımı, dün AEL Limasol karşısında oynadığı başı da ayağı da olmayan futbolu, sanki bir kopya kağıdının altına konulmuş bir eski metin gibi tekrarlayan Antalyaspor önünde saha yaşamını bitirmiş bir mezalığa benziyordu
Profesyonel futbolu oynamak için önce profesyonelce hazırlanmış bir vücut isteyen bu oyun Fenerbahçeli adamların vücuduna girdiğinde türlü çeşitli hastalıkların sizoik belirtilerine uğruyor ve takım sıhhat testinden sınıfta kalan bir eksik insanın çaresizliğine bürünüyordu.
Bir adele kabartısında lifi kopan futbolcu Fenerbahçede oynuyordu.
Üst üste iki harekete fizik güç yetiştiremediği için yerlerde düşürdüğü mazisini arayan garibana, seyredenler Fenerbahçe futbolcusu diyeceklerdi.
Ikili mücadelelere adelesiz ve yüreksiz bakan, teke tek kapışmalarda hiçbir özelliğini kımıldatamayan, gittiği ve dönmek gerektiği saha parçalarında bir hareket tembelliğinin yüce duruculuğunu simgeliyen, pas olarak biribirini bulamayan, biribirlerini hiç anlamayan oyuncu kalabalığını, profesyonel futbolculuk teknik direktörü ve antrenörü ile bir otobüse doldurur, idmana çıktıkları sahaya götürür ve hepsine birden sorar
Siz haftalardan beri burada ne yapıyorsunuz, sahi
Futbolcusu ile, teknik direktörü, antrenörü ve mesorü ile bir profesyonel takım böyle bir soruya muhatap kalıyorsa, futbol konumları karşısında, kimse haklı değil demektir.
Teknik direktörü, antrenörü sevip sevmemek başka şeydir, futbolu sevmek, Fenerbahçe formasını sevmek, yapılan işe kişisel bir mecburiyet ve saygı duymak başka şey
50 binlik ful Fenerbahçe seyircisini 20 yıldan sonra 3 bine indiren, Türkiyenin en seyredilen takımını bir köy düğünü tenhalığına uğratan ne Kocamandır, ne Hasan Çetinkaya, ne Ali Yıldır/ım ne de Aziz Yıldırım sizlersiniz, siz futbolcularsınız
Kötü bir roman nasıl kitap vitrinlerinde okur bulamayıp yazarının ismi ile birlikte iade denen mezarlığa gidiyorsa, kötü bir tiyatro eseri veya kurgusu iyi oturtulamamış bir film nasıl karanlık salonların onu yaratanlarla birlikte, bir nefret gösterisine dönüşüyorsa, Fenerbahçe forması ile ve futbolcu sıfatı ile sahaya sizler çıkıyorsunuz.
Seyirci için Aziz Yıldırım da hiçtir, Ali Yıldırım, Hasan Çetinkaya ve Kocaman da hiç
Cadı kazanı hangi santigrat derecede kaynarsa kaynasın, kim kimden nefret ederse etsin, kulüp içinde kim cahil kim ulema kim ukala olursa olsun futbol başladıktan sonra sahada kalan sadece futbolcular ve toptur.
Futbolcularla topun yaratacağı armoninin tetikçisi veya münafığı ne genel sekreterdir, ne antrenör, teknik direktör, ne birleşik cephedir, ne Kalamıştaki Fenerbahçeli manav ve bakkal, ne de dün 90 dakika bir Sarı-Lacivert rengin romantiği olan Antalyaspor ve Deniz Barış
Futbolcularla topun yaratacağı armoni, futbolcularla topun birbirlerini öperek fışkırtacağı Fenerbahçe klasiği futbolcularla topun bu oyunun güzelliği için yek diğerine vereceği sözler, edeceği yeminler, sadece sizlere aittir.
Bir sözdür. Fazla kontrolsuz gelmiyorsa, stop ediniz, lütfen
Bir insanın yüzlerce sorunu vardır, ama mesleği tektir
Sizler birkaç sorununuzu tek işiniz başladığı zaman, sorunlarınızı öldürüp işinizi alabildiğine canlı tutamıyorsanız, gazetelerin spor sayfalarında ne yıldız arayınız, ne kocaman fotoğraflar, ne de Fenerbahçelilik.
Basit vatandaşlık varken, akşamları eve tek ekmek götüren güleç ebeveyn pozları varken, hatta hanım mutfakta iken çocuğun altını değiştirmek gibi işbitirici müşfik bir baba rolü oynamak varken, neyinize ve hangi kerametinize Fenerbahçe futbolculuğu.