islam çupi

entry43 galeri2
    1.
  1. rahmetli bugünleri görseydi eğer yine aynı cümleyi sarfederdi bundan şüphem yok. ama şakacı üslubuyla yönetime yolcu yolunda gerek diye de hatırlatırdı mutlaka.
    2 ...
  2. 2.
  3. fenerbahce şükrü saracoğlu stadında adına basın tribünü olan efsanevi fenerbahce spor yazarı.
    2 ...
  4. 3.
  5. sadece gazetedeki* fotoğrafından kendini tanıyan ben, ölüm haberini almamla gencecik bir adamın öldüğünü düşünürken yaşlı olduğunu sonradan gördüğüm fenerbahçe spor kulübünün duayenlerinden.**
    1 ...
  6. 4.
  7. 6 subat 2001'de aramizdan ayrilan buyuk duayen.
    -
    "Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa, Türkiye yoktur, futbol yoktur, bolluk yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur. Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz."
    -
    "Türkiye'de, Fenerbahçe Cumhuriyeti sağlıklı başarılı ve ilkse bu ülkede her şey mutlu ve huzurludur. Esnafın yüzü güler, parakendeci ve toptancıların tezgahında mal kalmaz. Tiyatrolar, sinemalar, sazlar, barlar meyhaneler fuldur. Stadlar Türkiye'nin her vilayetinde lebaleptir. Fenerbahçe gittiği her kente kendi ile birlikte büyük bereketini götürür. "
    -
    "Galatasaray UEFA kupasını, Galatasaray arkasından süper kupayı kazanabilir. Sarı - Kırmızılı ekip Türkiye ligini üst üste dört kez müzesine götürerek güç bir yerli rekor kırabilir. Beşiktaş ve Trabzonspor bir takım yararlı futbol değişiklikleri yapabilir. Öteki lig takımları ne yaşar, ne yaşamaz. Asansördür Türkiye'de, biri iner biri çıkar."
    -
    1 ...
  8. 5.
  9. fenerbahçe yenilmez (islam cupi, 4 mayıs 1989)

    bu bir fenerbahçe destanıdır.

    bu 4-3'luk kupa destanını gören yaşı yirmilik fenerbahçe taraftarı, bir 30 yıl, galatasaray-fenerbahçe rekabeti söz konusu olduğunda hep bu maçı anlatacaktır, bobürlenerek fenerliliğini höpürdeterek.

    ve fenerbahçeli bu destan maça şöyle bir kabadayılık asacaktır.

    "biz onlara ilk yarıda 3 gol avans verip, galatasaray'ı kupada pacavra ettik."

    ne müthiş ne uyunamaz bir kabus ilk devresi idi fenerbahçe için.

    baldırına çok iri bir bandaj geçirmiş bir oğuz maç başlamadan önce çimene pek nazlı koyduğu sol ayagı ile fenerbahçe için sakatlıktan sonra gelen bir mutluluk muydu yoksa hiç çözülemeyecek bir bilmece miydi?

    fenerbahçe'nin mevsim başından beri bir türlü klas ve emek disiplinine sokamadığı geri dörtlü, prekazi gibi umulmadık uzak goller vuran, uğur gibi çok ters gol kontratakları çıkaran, tanju gibi onsekiz dışı ve ici hareketlerde esrarengiz file senaryolari yazan rakipler karşışında, ne kadar başarılı bir defans grafiği çizeceklerdi?

    maç başladıktan sonra görüldü ki oğuz'un o sol ayağı tanrı'dan kendisine verilmiş bir sol ayak degil, sonradan takılmış tahta bir bacaktı sanki. en basit top kontrolunu yapamiyor, o sihirli ve rahat diriplinglerine kisilik koyamıyor, oyunun galatasaray orta sahasina doğru kaçısını çaresiz gözlerle seyrediyordu.

    oğuz kaybolmuştu, arkasından fenerbahçe kaybedecekti belki de.

    çünkü alabora olan fenerbahçe orta saha gemisinden sonra bu alanın gerisinde titrek bir fılıka gibi oynayan geri dörtlü, gittikce kabaran ve hasinlesen galatasaray denizinin üstünde fazla canlı olarak kalamayacaktı.

    maç iri bir orkinos ağı gibi oruluyordu fenerbahçe'nin üstünde. çok iyi oynamaya basladığı zamanlar, eksantrik görüntülerle galatasaray defansının önleyemediği gol pozisyonu bulduğu zamanlar, deda'nin dönmüş düdüğüne teknik tavırlar koyduğu zamanlar.

    ne oldu biliyor musunuz?

    fenerbahçe galatasaray'dan 3 gol yedi.

    biri acemi savunma hareketli ergin'in penaltısından, ikincisi rakibe sunulmuş ters bir kafa vuruşundan, üçüncüsü yan hakeme göre nizami, tv yayınına göre ofsayt kritik bir hareketten.

    fenerbahçe ile alay ediyordu, galatasaray kale direkleri. 3-0 yenik fenerbahçe'nin hasan'ın ayağından çıkan volesi bile galatasaray'ın yan odunlarından birisine vuruyordu.

    ne vardı 3-0'dan sonra galatasaray galerisinde? tribünlerin hepsinde, vatandaş tribününde basın ve şeref tribülerinde ciklet yerine fenerbahçe'yi ciğneyen alaylı sapur-supurlar ve rakibini kuçumseyen dudak valsleri.

    avrupa kupasında final hayali görürken kendi hayatını öldüren, türkiye liginde ise bu yıl hiç doğmamış mustafa denizli'nin ortalara cıkıp piste dikilip, kupanın hiç olmazsa yerlisinde yeni bir final hayatı araması ve bu hayatı yakaladığına inanması o kadar doğaldı ki.

    fakat o galata kulesi dibi eski yahudi kılıklı eskiciye benzeyen, her maçtan önce guya galatasaray'ı ışıtan hamamcı görevini üstlenen alman kondisyoner pandomimcisi devre biterken hangi top ilim ve irfanına sığınarak eli ile fenerbahçe tribünlerine "beş...beş..." işareti yapıiyordu.

    o eli fenerbahçe lavabona sokar sonra.

    bitmemiş bir maçın, en tehlikeli yanı "güven"in dozudur.

    mustafa denizli ve takımı maçın ikinci yarısına maçi kazanmıs ekip güveni ile çıkarken, kendi timinin bünyesıne 5 yer değişikligi ile başka bir nefes ve hırs sokan veselinovic'in fener ihtarını, ne galatasaray ne de mustafa ciddiye aldı.

    herhalde kazandığını düsünen takım, kaybetmeyi düsünmeyen bir ekiple yarışırken, ne onun kadar inanclı ne onun kadar yırtıcı ne onun kadar hırslı, ne onun kadar onurlu olabilir.

    bir metafizik golü atan aykut kaybetmeyi düşünmüyordu. ikinci devre boyunca galatasaray yarı sahasında şeytanın bolerosundan figürler yapan rıdvan kaybetmeyi düşünmüyordu. son 45 dakıka inanılmaz bir fizik gücü ile orta saha oyuncusu olarak kendi geri dörtlüsünü lehimleyen müjdat, adam markajını anıtlaştıran nezihi kaybetmeyi düşünmüyordu. galatasaray yarı sahasının sol tarafına hangi sarı-kırmızılı futbolcu gelmişse, onları ayaklarından puskurttuğu eterle bayıltan hakan kaybetmeyi düşünmüyordu.

    hele hele 90 dakikanın her dakikasında, sahanın her yerinde galatasaray takımı ile tek adammıs gibisine mücadele eden, 3 muhteşem gol atan ve şimdilerde türkiye'nin en iyi santroforu fetvasını çıkaran hasan, kaybetmeyi hiç mı hiç düşünmüyordu.

    bu basit bir maç değil, fenerbahçe için bir tarih maçıdır.

    belki fenerli bir şair, ilerde bu maç üstüne şöyle bir mısra düşürecektir.

    "fenerbahce yenilmez... bu forma ile fazla dalga gecilmez..."
    8 ...
  10. 6.
  11. eminim ki dün gece oralardan aşkı fenerini izlmiş oda bizimle sevinç gözyaşları dökmüş yaşaaa fenerbahçe! diye haykırmıştır.

    Ruhun şaad olsun islam Baba.
    3 ...
  12. 7.
  13. fenerbahçe büyüklüğü, ne şampiyonluk büyüklüğü, ne de kupa büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başkadır. adı koyulamaz diyen koyu fenerbahçeli yazar.
    1 ...
  14. 8.
  15. "fenerbahçe nin büyüklüğü ne kupa büyüklüğü, ne de şampiyonluk büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte. adı konamaz" sözünü söyleyen ünlü duayen gazetecidir.
    1 ...
  16. 9.
  17. aynı zamanda şampiyon olmak mümkün fenerbahçe olmak imkansızdır sözünün sahibi olan , 2001 yılında kaybettiğimiz büyük fenerbahçeli.
    bunun yanısıra 22 sene önce yazdığı bir yazının başlığı olan ve fenerbahçe dergisinin ilk sayısının da kapağı olan "fenerbahçe türkiye dir" yazısıyla bazı kulüplere ilham kaynağı olmuştur.

    http://www.tuketici.com.t...itap-dergi-dergiler,11781
    http://www.galatasaray.org/kulup/haber/3122.php
    2 ...
  18. 10.
  19. vefatının üzerinden bugün itibariyle tam 9 yıl geçmiş büyük fenerbahçeli. adım gibi biliyorum ki rahmetli sağ olsa, isminin yerini tutacak sıfatlar içinde en çok bunu severdi; ona 'fenerbahçeli' demek onu kutsamaktı aynı zamanda. fenerbahçe tarihinde 'fenerbahçeli olmak' şerefine hiç kimse senin kadar yakışmadı islam baba.

    o unutulmaz sözlerini şimdi sana söylemek vaktidir; islam baba sevgisinin büyüklüğünün adı konulamaz, o bambaşka ve tarif edilemez bir adamın önde gideniydi.

    rahmetle...
    2 ...
  20. 11.
  21. yeni bir türkiye kupası hezimetiyle beraber yeniden akıllara gelecek olan kişidir. böyle olacağını bilseydi o meşhur cümleyi kurar mıydı bilmiyorum.
    0 ...
  22. 12.
  23. 17 mayıs 2000 günü o meşhur lafı ettiğine yeterince pişman olmuş olması gereken rahmetli gazeteci. toprağı çok çok bol olsun.
    0 ...
  24. 13.
  25. yeni bir türkiye kupası hezimetiyle beraber yine bir fenerbahçeliden önce rakip takım taraftarının aklına gelmiş kişidir. üstelik kupada finale bile gelemeyen bir takım taraftarının. ama her kaybedilen fenerbahçe maçı sonrası platini'ye bağlayan taraftarlar için normal bir durumdur.
    1 ...
  26. 14.
  27. Fenerbahçeli olma duygusunu en öznel ifade eden spor yazarıdır.
    0 ...
  28. 15.
  29. http://www.milliyet.com.t...00/11/21/spor/afbcup.html
    --
    Benim çocukluğumda istanbul’un, insanı Fenerbahçeli yapmak için bir sürü gerekçesi ve cazibesi vardı. istanbul 1940 yıllarında 600 bin nüfuslu göğü ve denizi masmavi, futbol oynanacak arsası pek çok, havası tertemiz, ulaşımın tamamı tramvay ve vapurlarla yapılan, insanları medeni, kutu gibi bir şehirdi.

    Fenerbahçe benim çocukluğumda futbolda tekniği öncelikli mahalle bızdıklarının gözdesi idi. Cihat Arman, Esat Kaner, Fikret Kırcan, Naci Bastoncu süper teknikleri ile gece rüyalarımızı bile süsler, atletizmde Balkan Şampiyonu olan Melih Kotanca futbolda ilk saydıklarım kadar flaş olmasa bile top oynadığı ve leblebi gibi goller attığı için bizlerce Fenerbahçe’nin ikinci kahramanı olarak yorumlanırdı.

    Fenerbahçe o zamanlar şampiyonluk rekorunu en fazla elinde bulundurduğu için sevilirdi. Fenerbahçe milli takıma en çok futbolcu verdiği, milli takımda en çok gol atan futbolcular Fenerbahçeli olduğu için sevilirdi. Topkapı’da oturmama rağmen denizi, Kadıköy’ü ve Fenerbahçe stadı ile kulübünün bağlık bahçelik köşklü bir yerde olmasını ben kendimce çok aristokrat ve ayrıcalıklı bulduğum için ayrı bir sevgi sebebi diye o semtler bozuluncaya kadar aklımda ve gönlümde tutmuşumdur. Fenerbahçe’nin bir de işgal yıllarında istanbul halkına futbolla verdiği bir mutluluk vardı. Bütün müstevli takımlarını sahada yenmiş ve bu moral bakımından kırık halkın dinamiği olmuştur.

    Delikanlılığımızın en görkemli günlerinde Fenerbahçe idmanlarına Cihat Arman, Selahattin Torkal, Halil Özyazıcı, Erol Keskin ve Mehmet Ali Has ile aynı vapurda gitmenin heyecanı şu gün bile yüreğimin en zengin vuruşudur. Kadıköy vapur iskelesinden indikten sonra o tüm zamanların en büyük futbolcusu Lefter’in adadan gelişini beklemek ve onunla birlikte Kadıköy toprağında birkaç adım atma hangi futbol hazzı ile değişilebilirdi. O Can Bartu ile Birol Pekel’in çocuk halleriyle Bahariye’deki arsa top şeytanlıklarını seyretmek, hangi stad filmi ile değiştirilebilirdi?

    Şu ihtiyar yaşımda şimdi düşünüyorum. 1990 yılından sonra istanbul mahallelerinde çocuklar niye Fenerbahçe’yi tutsunlar, niye Fenerbahçeli olsunlar diye... Fenerbahçe’nin ne Türkiye’de saha tarihi olan, o yerden ayağa paslı dantel örer gibi oyun şekli kalmış, ne de en teknik adamların o çatı altında toplanacak niyetleri. Fenerbahçe artık ne milli takıma en fazla oyuncu veren takımdır, ne o takıma gol kralını veren ekiptir. Türkiye’deki bütün şampiyonluk rekorları Fenerbahçe’nin elinden uçmuştur. Ne kalmıştır isminden başka bu vatanda...

    Başka takımlar UEFA Kupası’nı, Süper Kupa’yı müzelerine götürmüş iken, yerli tenekelerle çocuğu nasıl Fenerbahçeli yaparsınız artık...
    --
    (bkz: adamın gol diyo)
    3 ...
  30. 16.
  31. aşağıdaki yazısı ''genç fenerbahçeliyim'' deyip rakip takım taraftarına saldıran, küfreden, tribünleri psikolojik sorunlarını icra edip menfaatlerini temin yeri olarak görenlere tedavi maksatlı dayatılmalı, mümkünse fenerbahçe stadına girilen her kapının tepesine asılıp maça giren herkese seyir için şart koşularak okutulmalıdır. birbirinden hiçbir üstünlüğü olmayan takım sevgisi uğruna tehdit unsuru olan herkese islam baba'dan, karınca incinse kalbi kırılan o muhteşem insandan çıkmış bu satırlar, sıfatına bir takımın taraftarlığından önce medeniyetsizliği koyabilen cahil için 'fener' olsun; bu satırları yazabilen adamın ruhu şad olsun:

    bu kalın sopalar‚ hınçtan sıkılmış yumruklar‚ bu ihtimal muştalar‚ ihtimalin biraz da tüy kaldırıcısı olan bıçaklar‚ plato olarak seçilen dereağzı idman sahası ve tedavi (!) için hedeflenen fenerbahçe futbolcularının vücutlarındaki çeşitli bölgeler...

    fotoğraflarınıza baktım‚ uzun uzun... üstten baktım‚ yandan baktım‚ alttan baktım. yaş 15‚ 16‚ 17‚ bilemedin 18...
    gazeteler kimlik teşhisi de yapmışlar. resimaltı olarak özetlemişler‚ bu hiç de medeni bir hal arzetmeyen eyleminizi...

    fenerbahçeli taraftarlar fenerbahçe idmanını basıp‚ futbolcuları dövdüler diye yazmışlar.
    fotoğraflar anlatıyor ki‚ nüfus kağıdı yaşınız yanında fenerbahçeli olma yaşınız 5‚ 6‚ 7 bilemedin 8...

    kim yaptı sizi fenerbahçeli? sizi fenerbahçeye tutkun kılan abileriniz‚ babalarınız‚ anneleriniz‚ akrabalarınız veya mahalleli büyükleriniz‚ türkiyede 80 yıldan fazla bir zamandır artık yıkılması mümkün olmayan bir kurum haline gelen fenerbahçeliliğin prensiplerinden‚ erdemlerinden hiç söz etmedi mi?

    çocuklar...
    fenerbahçelilik büyük bir sevgidir‚ saygıdır. fenerbahçelilik o kadar büyük bir sevgidir ki‚ her gün artan duygu birikimleri ile anıtlaşıp bugünlerin yıkılmazlık deyiminin yüceltmelerine oturmuştur.
    fenerbahçelilik öyle büyük bir saygıdır ki‚ ona tutulanlar‚ onu bir hayat biçimi olarak kabul edenler‚ fenerbahçeliliğin rencide olmasına‚ onun hırpalanmasına‚ hor görülmesine‚ en ufak boyun bükmesine asla tahammül etmezler.

    çocuklar...
    fenerbahçe‚ futbol tarihinde sizin çok yakışıksız ve de haksız şekilde protesto ettiğiniz durumlara dönem dönem düşmekten kendini kurtaramadı. büyük depremler‚ endişe verici bunalımlar‚ aydınlığı gelmeyecek sanılan büyük karanlıklar yaşadı fenerbahçe...
    işte fenerbahçe böyle durumlara düştüğünde‚ en büyük kahrı‚ en onarılmaz acıları çeken fenerbahçeli taraftar oldu.
    ne yaptı fenerbahçeli taraftar o günlerde? fenerbahçeyi her uyandığı sabahlarda daha çok sevdi. fenerbahçeli futbolcuya daha çok inandı‚ onun bunalımından çıkması için her türlü desteği verdi‚ kendi gözyaşlarını sakladı. fenerbahçeli futbolcuya kendi kahkahasını sundu.
    fenerbahçenin en göz kamaştırıcı şampiyonluklarında‚ fenerbahçenin türkiyeyi ayağa kaldıran zaferlerinde futbolcuların olduğu kadar‚ fenerbahçeliliği en büyük inanç‚ en yüce değer‚ en kesintisiz sevgi olarak kabul etmiş‚ o ayrıcalıklı taraftarın rolü inkarsız bir düzeydedir.
    o sıkılı yumruklarınızı gevşetiniz çocuklar‚ kin tekrar fenerbahçeli ele dönsün.
    o kalın sopaları bir daha kullanmamak üzere kış sobalarının ateşine veriniz. o elinizde olduğu söylenen muştaları‚ o bileklerinizden aşağıda sarktığı iddia edilen sivri bıçakları‚ bir çocukluk kabahati‚ bir toyluk dengesizliği olarak kabul edip‚ bir daha kullanmamak üzere hayatınızın aksesuar gardırobundan çıkarınız.
    dereağzına koşunuz. herkesi kucaklayınız‚ öpünüz‚ özür dileyiniz. ebedi bir barış için onlara söz veriniz‚ yemin ediniz.
    hem size şimdiye kadar eksik öğretilmiş‚ yanlış öğretilmiş fenerbahçeliliği doğru olanla değiştirme imkanını bulacaksınız çocuklar...
    2 ...
  32. 17.
  33. fenerbahçe cumhuriyeti ortalıkta yoksa, türkiye yoktur, futbol yoktur, bolluk yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur. fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz.
    islam çupi.
    1 ...
  34. 18.
  35. 19.
  36. --spoiler--
    fenerbahçe cumhuriyeti ortalıkta yoksa, türkiye yoktur, futbol yoktur, bolluk yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır...
    --spoiler--

    bugün fenerbahçe rezilliğin tam ortasında fenerbahçe taraftarının can simidi gibi sarıldığı sözlerin sahibidir.

    tamam mübalağa yapmış ama "insan yoktur", "türkiye yoktur" falan denilince rahmetlinin ne kullandığı, hangi kafayı yaşadığı meraklara gark ediyor.
    hani çok bunaldığımızda bizde bu şarapçı moduna girsekmi ki? ortalık bayram falan olsa.

    islam abi son günlerini başka bir evrende, güzel kafayla geçirmiş anlaşılan.
    peki ya bu sözlere sarılan saftirikler neyin kafasında?
    2 ...
  37. 20.
  38. "fenerbahçe nin büyüklüğü ne kupa büyüklüğü, ne de şampiyonluk büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte. adı konamaz." buyuran merhum gazeteci.

    ruhun şad olsun islam abi, bugün adı kondu o büyüklüğün. ben söylemeyeyim huzurun kaçmasın, yerinde ters perende atma şimdi...
    3 ...
  39. 21.
  40. Fenerin büyüklüğünün neye dayandığını göremeden ölen giden gazeteci.
    0 ...
  41. 22.
  42. ruhu şad olsunda fenerbahçeyi çok abartmış ya.
    0 ...
  43. 23.
  44. fenerbahçe'nin ne "büyük" bir şike ve şantaj örgütü olduğunu göremeden dünyadan ayrılmış vasat spor yazarıdır.

    "fenerbahçe yoksa türkiye yoktur" sözünü kafası iyiyken söylediğini düşünüyorum. yok hadi yaşlı başlı adam belli ki anormal bir kafayla bu ipe sapa gelmez lafları etmiş bu söze balıklama atlayan fenerbahçe yönetimi ve o'nun peşindeki zavallı ezik fener taraftarına ne demeli.

    deli gibi çatlayana kadar gülmeli...
    2 ...
  45. 24.
  46. 25.
  47. her ne kadar fenerbahçeli olsa da; bana, bir takıma gönülden bağlanmanın nasıl bir şey olduğunu anlatan gazeteci. tabi bunu kendi ağzından duyabilmiş olmam ayrı bir ayrıcalık doğrusu. hediye ettiği ayakkabıları da ömrümün sonuna kadar saklarım herhalde. giymeye bile kıyamadım. ruhu şad olsun.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük