islam ulkelerinin geri kalma nedenleri

entry2 galeri0
    2.
  1. üstad bediüzzamana sorulan soru ve verdiği cevap, lütfen dikkatle okuyun, en azından eleştirdiğiniz şey neymiş onun hatrına okuyun

    “her bir meselesi hak ve hakikat olan islâmiyet’in on dört asırdan beri tüm dünyaca tanınmamasının ve geç tanınmasının sebepleri ve hikmetleri nelerdir?"

    bediüzzaman’a göre, avrupalıların ve ecnebîlerin fen ve teknikte ileriye gitmeleriyle berâber, islâm dünyasının geri kalması, müslümanların kurtulamadıkları altı hastalıktan kaynaklanmaktadır.

    bunlar:

    1- müslümanların içinden çıkamadıkları ümitsizlik,
    2- müslümanların sosyal hayatında doğruluğun ölmesi,
    3- müslümanların sosyal hayatında adâvetin ve düşmanlığın prim yapması,
    4- müslümanları birbirine bağlayan nûrânî bağları bilmemek,
    5- baskı ve istibdat,
    6- şahsî menfaat düşkünlüğü.

    bu altı hastalığa, altı maddede çâreler sunar saîd nursî:
    1- ümitsizliğin çâresi emeldir. yani allah’ın rahmetinden ümit kesilmemelidir.
    2- doğruluğu sosyal hayatımızda ihyâ etmeliyiz.
    3- muhabbete mutlak sûrette muhabbet duyulmalı; adâvete adâvet beslenmelidir.
    4- müslümana adâvet aslâ duyulmamalıdır.
    5- millet ve memleket menfaati mutlak sûrette şahsî menfaatin önünde tutulmalıdır.
    6- meşveret, şûrâ ve hürriyet muhakkak tesis edilmelidir.

    bu altı maddelik reçeteyi ayrı ayrı îzah eder bedîüzzaman. en fazla “emel” üzerinde durur ve müslümanların, üzerlerindeki ümitsizlik ve yeis tozlarını silkmelerini ister.(hatta, isveç, norveç, finlandiya ve amerikanın müslüman olacağını müjdeler)

    bilindiği gibi üstad, meşhur "otuzbir mart" hadiseleri ve bu günlerin tabiri ile "sıkı yönetim" sorgulamaları ve idamla göz göze, burun buruna gelmesi ve bunu takip eden bir seri bedbaht olaylardan sonra, istanbul'dan ayrılmış deniz yoluyla batum'a oradan da tiflis'e gelmiştir(1910). maksadı van'a gitmekti. burada ve "şeyh sanan tepisi"nde rus polisi ile yaptığı konuşmalar, onun bu yöndeki ümidlerinin hiç sarsılmadığını ve granit kayalar kadar sağlam ve güçlü olduğunu göstermektedir? mamafih üstad, şeyh sanan tepesinde iken bir rus polisi ona yaklaşır ve "niye böyle etrafa dikkatlice bakıp durduğunu" sorar. üstad ona;



    "medresemin planlarını yapıyorum"der. o zaman aralarında şu ilginç konuşma geçer.

    rus polisi; nerelisin?

    üstad; bitlisliyim.

    rus polisi; burası tiflis'tir.

    üstad ha bitlis, ha tiflis. bunlar birbirinin kardeşidir.

    rus polisi; bu da ne demek oluyor?

    üstad; görmüyor musun! asya da alem-i islâmda üç nur birbiri ardısıra inkişafa başlıyor. sizde ise (tam aksine), birbiri üstüne üç zulmet inkişafa başlayacaktır. şu (çarlık) perde-i müstebidanesi yırtılacak, takallus edecek, (eskiyip dökülecek) ben de gelip işte burada medresimi açacağım."

    rus polisi yarı alaylı bir şekilde; heyhat! şaşarım ben, senin bu boş ümidlerine.

    üstad gülerek; ben de şaşarım! senin boş aklına. sen bu kışın böyle devam edip gideceğine ihtimal verebilir misin? her kışın bir baharı, her gecenin ise bir neharı vardır.

    rus polisi; görmüyor musun islâm (ülkeleri) parça parça oldu.

    üstad; hayır! onlar tahsile gitmişler. işte hindistan; islâm'ın en kabiliyetli bir genci, ingiliz yüksek mektebinde çalışıyor. mısır; islâm'ın zeki bir çocuğu, ingiliz siyasal bilgiler fakültesinde ders görüyor. kafkas ve türkistan; islâm'ın iki kahraman yiğitleri, rus harb okulunda eğitim görüyor.
    üstad daha sonra devamla; yahu! (hele bir baksana) şu asilzâde evlatlar, buralarda eğitimlerini tamamladıktan sonra, her biri, bir (islâm) ülkesinin başına geçecek ve muhteşem âdil pederleri olan islâmiyetin bayrağını kemalat ufuklarında öyle bir dalgalandıracaklardır ki; bunlar kader-i ezelinin nazarında, feleğin inadına, insanlığın özündeki ezeli hikmetin sırlarını ilan edecek.

    Geçmişte islâmiyet’in bütün dünyâca anlaşılmasını önleyen engeller olduğunu belirten Said Nursî, ecnebilerin cehâleti ve dinlerine taassubu ile papazların tahakkümünü bunların başında sayar. Ve beşerde uyanan fikir hürriyeti ile hakikatı arama meylinin bu engelleri kırdığını kaydeder. Bizdeki ise istibdat ve kötü ahlâkımız ile yeni fenlere islâmiyet’in muhâlif zannedilmesi olduğunu esefle beyan eder. Bu engellerin de hakikî marifetle aşılacağını ve islâmiyet’in dünya medeniyetinde lâyık olduğu yere geleceğini müjdeler.
    0 ...
  2. 1.
© 2025 uludağ sözlük