cevabı son yılların türkiyesinde tekrar verilmiş olan soru. kullanılan malzeme ise siyasal islam olmuştur. temelleri çok eskiye dayanan siyasal islam, ne bu temelden, ne de bunun gerekliliklerinden zerre kadar haberi olmayan insanlar tarafından kullanılarak islam yozlaştırılmıştır.
bugün geldiğimiz noktada, siyaset ile arasına mesafe koymak bir yana dursun; siyasilerle yatıp kalkan sözde alimler peydah oldu. halbuki mevlana celaleddin-i rumi, fihi ma fih'de şöyle söyler: "alimlerin en kötüsü, beyleri (iktidar sahibi olanları) ziyaret edendir." maalesef bugün "hoca" diye adlandırılan pek çok insan, beyleri ziyaret etmekle kalmamış; aynı zamanda çıkarları uğruna onların paspası haline gelmişlerdir.
bir başka mesele de islam ahlakı ile uzaktan yakından alakası olmayan insanların islamı siyasi bir malzeme olarak kullanmalarıdır. islam ahlakı kul hakkı yemeyi yasaklar. hele beyt-ül mal'e yanlışlıkla zarar vermenin bile getirdiği sıkıntılar vardır islam'da. üstelik islam dini, yahudilerde olduğu gibi sadece din kardeşlerinin değil; bütün insanların malını ve mülkünü güvence altına alır.
bir grup insandan, üç beş tanesi çürüktür diye hepsine çürük muamelesi yapmak da bu ahlaka aykırıdır. batan gemiyi; içinde 99 tane hırsızın, katilin olduğu bilindiği halde, sırf 1 tane masum için kurtarmayı göze alanların dinidir islam.
islam'da adam öldürmek sadece çok özel şartların aynı anda vuku bulması halinde mazur görülebilir. islam dini insanları öldürmeyi değil, onları kazanmayı emreder. mevlana bu yüzden "ne olursan ol, gel" demiştir. bu sözün sırrı, karşıdakinin bütün hatalarını kabul etmek ve ona göz yummak değil; bu hatalarını düzeltmesi için ona fırsat vermektir. ve unutmayın ki öldürdüğünüz, yaraladığınız ya da incittiğiniz insanları kazanamazsınız. onların hatalarında ısrar etmelerine neden olduğunuz için de vebal altına girmiş olursunuz.
islam dini hoşgörü dinidir. bunu hep söyleriz. çünkü hz peygamber(sav) ve onun peşinden giden mü'minler, sadece ibadetlerini yerine getirmeleriyle değil, aynı zamanda kalpleri fethedici güzel ahlaklarıyla da meşhur olmuşlardır. islam dini, bütün insanları kuşatan büyük ve yüce bir ahlak anlayışının içinde gizlidir. bu yüzden yunus emre "bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil" demiştir.
şimdi bakıp da tüm bu değerlerden ne kadar uzaklaştığımızı görünce şaşırıyorsunuz değil mi? şaşırmayın. eğer islam dini, yapılan her türlü haksızlığa fetva almak için kullanılırsa, bunun için de sahte alimlere iktidarın cömertliği karşılığında danışılırsa; elbette o islam, islam olmaktan çıkar. o zaman yolsuzluk, "iyi niyetli" olur, hibe olarak adlandırılır. o zaman haksızlık "hakkın yerini bulması için yaptık" denilerek örtülebilir. yapılan her eyleme Kur'andan cımbızla seçilen ve eylemin kendisiyle alakası olmayan ayetlerden kılıf uydurulabilir. ya da yapmacıktan paylaşılan bu ayetlerle gönüller kandırılabilir.
işte bu halde, yapılması gereken tüm bu ahlak dışı davranışlardan sırtını çevirmek, yapanları da en azından kalbinle buğz etmektir.
Aslinda soru islam nasil yozlastiriliyor olsa daha dogru cevap bulabiliriz. Bu sorunun cevabi da kendi inanclarini sorgulamadiklarindan dolayi dusunme yetenegini kaybeden toplum olusturdular.