islam iktisadı

entry4 galeri0
    1.
  1. çağdaş iktisadi meselelere ne gibi yorumlar getiriyor veya çözümler sunuyor?

    insan meselesi
    insanoğlunun iki tutkusu kazanmak ve dövmek çağın belirli özellikleri haline gelmiştir. maddeye izafe edilen sonsuzluk içerisinde sersemleşen insanlık, manevi sonsuzluğa yol bulamıyor. artık onun duyguları da maddileşmiştir. mesela müziğe dikkat edin: gürültü unsuru, cazdan underground'a uzanan çizgi içerisinde belirli bir çoğalma göstermiştir. bu, ruha değil sinirlere hitap eden müzik, gün geçtikçe daha da duygusuzlaşan insanın ancak artan gürültü ile uyarılabileceğini gösteriyor. teknolojik gelişme insanın ihtiraslarının emrinde yine onun ruhunu esir ediyor. artık teknolojinin insana değil, insanın teknolojiye bağımlı olduğu söylenebilir.

    çevre meselesi
    Batılı iktisatçılar çevre meselesi başta olmak üzere harici mahzurları sosyal bir tehdit olarak değil de, kapitalist iktisat nazariyesini basitleştirmeyi engelleyen, mükemmel bir rekabetçi ekonomiyi basit nazari yapının optimal vasıflarından uzaklaştıran bir faktör olarak görme eğilimindedirler.

    sinaileşmenin getirdiği imkanlar halkın sayısı gittikçe artan büyük bir bölümüne çok pahalıya mal olmaktadır. kentlerin yığışması, özel otomobil sevdası, gürültü, yolda kaybedilen zaman, havası bozulan, solunmaz hale gelen şehirler ve şehirlerden kaçış... banliyöler alabildiğine uzanıp yayılıyor. daha şimdiden batı avrupanın ne zaman bütünüyle şehirler, banliyölerle örtüleceğinin hesabı yapılmaktadır.

    kötü bir beslenme, kirli bir çevre, süratli bir hayat bizi yavaş yavaş öldürüyor.

    bir ingiliz araştırmacıya göre sigara içmeyenlerin bile kan ve idrarlarında nikotin seviyesi yükselmektedir. çünkü şehir havasında nikotin teneffüs edilmektedir. tokyonun sokaklarında nöbet bekleyen polisler için oksijen postaları kurulmuştur. los angeles'de hava kirlenmesi çok arttığı zaman halkı, "aman derin nefes almayınız", diye uyarıyorlar. tokyo'da kimi zaman gaz maskesi takıyorlar.

    sanayi çağının yarattığı mahzurların bertaraf edilmesinin ancak israfçı iktisat düzeninin değiştirilmesi, üretim ve tüketimin kısılması ile mümkün olabileceği ileri sürülmektedir. hayat standarlarının düşürülmesi bir tüketim toplumu için oldukça zor bir şey olmalıdır.

    akarsuların henüz çok az bir kısmı değerlendirilirken fuel-oil ile çalışan elektrik santralleri kurmak akıl karı değildir. güneş enerjisinden yoğun biçimde faydalanılabilir.

    şehirlerde otomobil ile taşıma, yerini kitle taşıma araçlarına bırakmalıdır. özel otomobil gibi dolmuşçuluk da tasfiye edilmeli, bunlar yerini otobüslere ve raylı düzenlere bırakmalıdır. bu, şehirlerdeki, hava kirlenmesine, trafik meselesine ve bunların yarattığı uzvi ve asabi rahatsızlıklara ileri sürülebilecek en etken çaredir.

    şehirlerarası taşımacılıkta ise demiryollarına önem verilebilir. yüksek güçte türbinli tren, elektrikli tren daha sonra aerotren herhangi bir oto yolundan çok daha çabuk, çok daha güvenli ve en önemlisi çok daha az kirleten bir ulaşım ve taşıma sağlayacaktır.

    uçak ulaştırmasını yeniden düzenlemeye tabi tutmak gerekmektedir. dolmuş-uçak sistemi geliştirilebilir. böylece uçaklarda maliyeti yükselten ve atıl kapasite oluşturan durum ortadan kalkar.

    önemli tedbirlerden biri de şehirlere yığılmayı durdurmaktır. büyük şehirlerin içine ve etrafına kümelenen sanayi tesisleri köyden şehire akımı doğuran başlıca sebeptir. bunu önlemek için evvela çiftçiye işleyeceği yeterli toprağı göstermek gerekir. şüphesiz bu çalışma, erozyonu önleme, çiftçiyi topraklandırma, onları teşkilatlandırma çalışmalarıyla birlikte yürütülmelidir. tarımda makineleşme işsizlik yaratıcı mahiyetten çıkarılmalıdır. hayvancılık teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. bu, dünyanın başına bir felaket olarak çöken açlık meselesiyle karşılaşmamamız için de şarttır.

    sanayi yaygın hale getirilmelidir. büyük sanayi devletin elinde tutacağı, savaş sanayii gibi birkaç sanayi dalından ibaret kalmalıdır. bunlar da temerküz etmiş halde değil çevreye yayılmış ve küçük sanayi ile desteklenir halde olmalıdır. yani küçük sanayi siyaseti güdülmelidir. küçük sanayinin büyük sanayiden daha az verimli olduğu ve zamanla yok olacağı düşüncesi uzun bir süre, hem klasik hemde Marksist iktisadın ortak düşüncesiydi. halbuki, birçok küçük sanayi kategorileri verimli, hatta büyük endüstriden daha verimlidirler. üstelik küçük sanayi daha fazla istihdam sağlamakta ve daha kalite üretimde bulunmaktadır.

    üretim ve tüketimin türlü kademelerinde ortaya çıkan israf bertaraf edilmeli, iktisadi cihaz yeniden kurulmalıdır.

    sinai mamuller dayanıklı hale getirilmeli, kullanma kapasitesinin sonuna kadar kullanılmalı, artıklar yeniden devreye sokulmalıdır.

    su rejimini düzenlemek, havayı temizlemek ve erozyonu önlemek için ormanlar oluşturulmalıdır.

    emek meselesi
    yirminci yüzyılın başlarına kadar islam ülkelerinin kapitalizmin tahakkümüne girmesinin de etkisiyle islam, Müslümanlar, tasavvuf suçlanmıştır. meselenin bir sistem meselesi olduğunu görmeyen bu anlayış bir şekilde devam etmektedir. islam paradigması içinde meseleye çözümler aramak yerine kapitalist paradigma içine islam'ı yerleştirme düşüncesi hala etkilidir (bkz: akp hükümeti). bu şekilde müslümanların hakim olacakları vehmedilmektedir.

    batı da talebin daha fazla arttırılamamasından kaynaklanan konjonktürel işsizlik, robot gibi emeği ikame eden makinelerin yol açtığı teknolojik işsizlik gibi işsizlik türleri görülürken bizim gibi ülkelerde mevsimlik ve gizli işsizlik ön plandadır.

    o halde emek ile sermaye, işçi ile işveren arasındaki adaletin sağlanmasının birinci esası hayat tarzlarında makul bir farklılıkla birlikte işçi ile işverenlerin birbirlerini rakip değil tamamlayıcı olarak görmeleridir. yine talep düşüklüğü anlarında işverenin işçileri işten çıkarmamalarını sağlayıcı bir sistem oluşturulmalıdır. yani işçinin işyerini aile ocağının bir devamı olarak görmesi, onu sahiplenecek ve benimseyecek bir sisteme kavuşması gerekir. aslında bu sistem büyük sanayiye kültürümüzde var olan küçük sanayiin güvenliği uygulamaktan başka bir şey değildir. japon mucizesi aslında bu esasa dayanmaktadır.
    1 ...
  2. 2.
  3. Yağmaya, talana ve köleciliğe dayanır.
    1 ...
  4. 3.
  5. günümüz dünyasında böyle bir ekonomik sistem yoktur.islam ekonomisi denilen sistem " kapitalist " sistemdir.

    örneğin musiad' ın yani müslüman sermayenin,
    asgari ücret kaldırılsın ve emeğiyle geçinen her yurttaşa cinsiyet ayrımı yapılmaksızın,
    eşit işe eşit ücret verilsin dediğini duydunuz mu ?

    bankalar kapatılsın, ortak sermaye havuzu oluşturulsun,
    yatırımlar bu havuzdan işin erbabına faizsiz verilsin dediğini duydunuz mu ?

    sigortasız işçi, çocuk işçi, kaçak işçi çalıştırılmasın, çok sıkı denetlensin,
    bunu yapanlara yaptırım uygulansın, gerekirse o sermaye kişi ve grubu ticaretten men edilsin dediğini duydunuz mu ?

    tüm sermaye guruplarına, en tepedeki tekellerden holdinglere, esnaftan zanaatkara vergi affı çıkarılırken
    " ulan bir kerede şu işçilerden vergi almayalım " diyen bir islam sermayesi duydunuz mu ?yoktur.

    islam ekonomisi kavramı kapitalistlerin daha çok sömürü ve dizginlenemez kar hırsı için, kaba etten uydurulmuş bir sistemdir.

    mevcut islam ahlakı,
    henüz sömürüsüz, yağmasız, talansız bir ekonomik düzeni keşfedememiştir.
    0 ...
  6. 4.
  7. " Allah ın peygamberine savaşmaksızın kazandırdığı mallar; Allah a, peygamberine, yakınlarına, yoksullara, yolda kalmışlara ve yetimlere aittir. O mallar zenginler arasında dönen bir sermaye olmasın diye rabbin böyle emretmiştir. O peygamber size neyi verdiyse onu alın, neyden nehyetmişse ondan kaçının"

    nahl 71.

    " Allah rızk konusunda kiminizi kiminizden üstün kılmıştır. Üstün kıldıklarımız ellerinin altındakilere kendilerine verdiklerimizden vermezler ki herkes geçim olarak eşit bir konuma ulaşsın. Yoksa onlar Allah ın nimetlerini inkâr mı ediyorlar?

    haşr 7

    " Altını gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlara acı bir azabı müjdele"

    tevbe 72

    " Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. Deki: ihtiyaçtan arta kalanı"

    bakara 219.

    " Göklerin ve yerin mülkü ve hükümdarlığı Allah ındır. Hepiniz ona döndürüleceksiniz"

    nur 42

    " işçiler sizin kardeşlerinizdir. Allah onları sizin yardımınıza verdi. isteseydi sizi onların yardımına verirdi. Onlara gücü yetmeyeceği yükü yüklemeyin. Yüklerseniz de yardımcı olun. Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin.

    hadis i şerif.

    " bedevi nin malını kimse kendi adına alıp satmasın"

    " kardeşi de olsak bedevinin malını alıp satmaktan men edildik"

    hadis i şerif.

    Ayet ve hadislere rağmen, emeviler döneminde, zengin asalağı olmuş alimler sayesinde fıkıhta traşlanmıştır.

    işin en can alıcı yeri ise bu ayetler direkt olarak uygulanıp yasa haline getirilmeden islam dünyasının her geçen gün daha da geriye gideceğidir.

    çünkü ,zamanın sorunları karşısında adaletli cevaplar veremeyen dinler ve ideolojiler yok olmaya mahkumdurlar.

    Yukardaki ayetlere ve hadislere( buna tekelleşmeyi hızlandıran, parayı sürekli fakirden alıp zengine veren faiz ayetlerini de sayarsak) bakarsak ortada sert ve adaletli bir iktisadi sistem var.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük