politik olayları dinle bağdaştırıp, bazı oluşumların çıkar çatışmasını dinler üzerinden değerlendiremeyiz.
paylaştığın ayette 'fitne' olgusundan bahsediyor. fitne yoksa da savaşın demiyor.
müslüman kimliğini öne çıkaran birileri kafa kesiyor diye islam kafa kesin diye emrediyor anlamı çıkaramayız.
din her toplumda birileri için kullanışlı bir araç olmuştur. amerika yerlilerine bir sor istersen neden 'kafir' denip hristiyanlarca öldürüldüler. amerika'yı inşa ettirdikleri zenciler hristiyanlar için insan bile değildi. peki günümüzde demokrasi ve insan hakları konularında atılım yapmış olmaları, geçmişte yaptıklarını temize çıkarır mı? hayır.
önemli olan zihniyettir. bu bahsettiğimiz insanlar cennette birkaç yüz huri için olmasa, yani inanmasalar, bu sefer dünya nimetlerinden daha fazla faydalanmak için kafa kesecekti. bu şahıslar ateist ya da deist olsa daha iyi bireyler mi olacaklar?
islam hoşgörü dini olsun, olmasın; öteki olgular hoşgörü abideleri mi?
hinduizm, budizm, hristiyanlık, musevîlik hoşgörü din midirler?
sosyalizm, komünizm, kapitalizm, birbirlerine karşı hoşgörü gösteren sistemler midir?
kemalizm bu topraklarda öteki kimliklere karşı hoşgörü gösterdi mi?
pkk mesela milliyetçiliği hoşgörülü bir şekilde mi kullanmaktadır?
europe union (avrupa birliği) veya birleşmiş milletler (united nations) birer hoşgörü topluluğu mudurlar, yoksa papa'nın emriyle kurulmuş birer siyasî teşkilatlanma mıdırlar?
mesele bu soruları sormakta. islam'a karşı bu soruları sormak şuan çok revaçta. malum, bunların iplerini batıdan tutanlar var. onlar diyor ki: ''islam hoşgörülü değildir''. bunlar da papağan gibi tekrar ediyorlar. dönüp arkalarına bakamazlar bile batı çok mu hoşgörülü, çin çok mu hoşgörülü diye...
ayetin başında "fitne kalmayıncaya" diyor. ayetten anlaşılan müslümanlara karşı bir fitne zuhur etmiş. ve bu fitnenin bertaraf edilmesi için müslümanlara müsade verilmiştir.
enfal suresi bedir savaşı sırasında ve bazı ayetleri de savaş öncesinde inmeye başlamıştır.
mekke-i mükerremeli müslümanlar, medine-i münevvereye hicret ettikten sonra mekke-i mükerreme de kalan malları müşriklerce yağma edilmiş, devamında müşrikler müslümanları sıkıştırmak için medine-i münevvere ticaret yollarını kontrol altına almaya ve müslüman tacirlerin mallarını yağmalamaya başlamışlardı.
hicret eden müslümanlar ve medine-i münevvereli müslümanlar bu durumdan çok muzdarip olmuşlar ve sürekli rasulallah s.a.v'e gelerek savaş yapmak istediklerini belirtmişlerdi.
ancak her yaptığı işi ayetlerle, allah c.c.'nün emirleri ile yapan rasulallah s.a.v, müşriklerle savaşmak için uzunca bir süre ayet beklemiş sonunda bahsi geçen sure inmeye başlamış ve müslümanlarla müşrikler arasında bedir savaşı olmuştur.
islam hoşgörü dinidir. müslüman olmak istemöeyeni zorla müslüman edemezsin. sadece tebliğ yaparsan ve üzerindeki vebali atarsın.
kelle kesme kısmına gelince, hiç bir müslüman bir inanmayanı islama girmesi için ölümle tehdit edemez. çünkü bu tehdit günah olarak ona yeter.
böylesi bir tehdit allah korusun müslümanı şirke bile götürebilir.
konu ile ilgili ayet meali ve tefsiride şöyledir.
meal:
"dinde zorlama yoktur. çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. o halde kim tâğûtu tanımayıp allah'a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Bakara 256.)
tefsir: http://kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#2:256
dinsiz götlerin uydurduğu hede.
Islamda en ileri zorlama ibadetini yapmadığı için evladı pataklamaktan öte değildir. O da islam kişiyi evlattan sorumlu tutmaktadır. Ebeveyn evladına öğretmek zorundadır. Yetişkin olduğunda halen yapmıyorsa o da evladın bileceği iştir.
Neymiş efendim kellen gidermiş. Sen kafasız doğdun diye müslümanların herkesin kafasını kestiğini sanman tuhaf. Cahil cühela tayfaları sizi.