Cumhuriyet yazarı Nilgün Cerrahoğlu, Obamanın italyan Corriere della Sera gazetesine verdiği demeçte Türkiyeyi bir islam demokrasisi olarak tanımladığını, bu tanımın Başbakanın kadın erkek eşitliğine inanmıyorum söylemiyle ilgisi olabileceğini yazdı. Türkiyenin kadın erkek eşitliği sıralamasında 134 ülke arasında 130. olduğunu da belirten Cerrahoğlunun bugünkü yazısı şöyleydi:
italyanın Corriere della Sera gazetesine verdiği demeçte Obama, Türkiyeyi bir islam demokrasisi diye tanımlamıştı.
ABD Başkanının kullandığı ifadeler -özetle- şöyleydi:
Bizim (Batı adına) yapmamız gereken; büyük bir Müslüman demokrasisi olan Türkiyenin bu özel doğasından(!) korkmak/çekinmek yerine, bu yönüyle onun Batı ile entegrasyonundan yararlanmak için bağlarımızı sıklaştırmaktır.
Günlerce eksen kayması ve dış politika bağlamında- konuşulan, tartışılan söyleşi; bu ne anlama geldiği belirsiz Müslüman demokrasi tanımı kapsamında gündeme gelmedi.
islam demokrasisi/Müslüman demokrasi damgası hepten içselleştirildiğinden midir nedir?
Demokrasi ve demokratikleşme ile yatılıp kalkılan bir ülke için, ABD Başkanı acaba neden böyle bir ayrıma gerek duyuyor? Türkiyeyi neden demokrasi sözcüğü altında tasnif etmiyor da; kendinden menkul bir Müslüman demokrasi alt başlığıyla sınıflandırıyor? Dünyada ayrı ayrı Hıristiyan demokrasiler Yahudi demokrasiler tasnifleri mi var ki Türk demokrasisi; böyle ayrı bir kategoride düşünülüyor?
Turkish Daily Newstan Burak Bekdil dışında ana akım medya köşecilerinin hiçbiri bu sorulara takılmadı.
Türkiye bir demokrasi mi başlığını taşıyan dört dörtlük analizinde TDN yazarı (16 Temmuz); Obama dilindeki islami demokrasinin her halükârda bilinen tüm demokrasilerden farklı bir şey olduğunu belirtmekte ve Türkiye namına olsa olsa bunun eksik/aksak bir demokrasi anlamına geleceğini söylemekteydi.
Demokrasi ve islam demokrasisi farkı
Başbakanın göğsünü gere gere yaptığı son Kadın erkek eşitliğine inanmıyorumbeyanı karşısında, Bekdili anmadan edemedim.
islam demokrasisi tanımının karşılığı işte bu: kadın erkek eşitliğine inanmayan bir Başbakan.
Öyle böyle değil hem demokratik açılım& toplantısı için topladığı STKler ve kadın örgütleri temsilcileri karşısında; kadın erkek eşitliğine inanmadığını bütün doğallığıyla, harbiden, en ufak bir rahatsızlık, tedirginlik hissetmeden; kompleksizce açıklayan bir Başbakan demek islam demokrasisi.
Yanına sıfat eklenmeden tanımlanan demokrasilerde; böyle bir beyanda bulunmaya cüret eden bir Başbakan, yerinde kalamaz.
Kadın örgütleri; Kırıldık!, Üzüldük, Vah vah.. Hay Allah! Gördün mü bak? Söylenecek laf mı bu? diye kıyıda köşede mırın kırın edene kadar, örgütlenip, yollara dökülür.
Bir başbakanın kürsüde -toplu tepkiye maruz kalmaksızın- böyle bir cümleyi tamamlamasına zaten izin verilmez. O başbakan, hemen oracıkta, ıslık kıyamet protesto edilir.
iş bununla kalmaz. Hükümetteki kadın bakanlar ve başbakanın partisindeki kadın siyasetçiler ayaklanır.
Sağdan, sola meclisteki tüm kadın milletvekilleri, kadın hareketini hiçe sayan bu deklarasyonu; siyasetteki varlık nedenlerini hedef alan ve aşağılayan bir hakaret olarak algılayacaklarından, derhal kazan kaldırır.
Olay gazetelerin polemik sayfalarında kalmaz.
Manşetlerden inmeyen skandala dönüşür.
Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum& diyen bir başbakan; ülkesinde bir daha kadın seçmenlerden oy alamaz.
Cinsiyet uçurumunda irandan geriyiz
O nedenle yanına sıfat almayan standart demokrasilerde; bırakın başbakanı, kariyerini sürdürmek isteyen hiçbir siyaset adamı kadın erkek eşitliğine bu denli açık tavır alan, meydan okuyan bir beyanda bulunmaz, bulunamaz.
Böyle bir şey düşünülemez.
Ama Türkiye gibi bir islam demokrasisinde düşünülebiliyor ve oluyor.
Kadın erkek eşitliğine inanmayan başbakan; uluslararası ilişkilerde ayan beyan islam demokrasisi damgasıyla anılan ülkede, muhatap aldığı kadın örgütlerini, eşit siyasi irade sahibi / eşit yurttaşlar olarak değil de, kafa kola alınacak, yönlendirilecek bir güruh şeklinde görüyor.
Kadınlar bu ülkede böyle rahatlıkla güdülen bir güruha indirgendiği içindir ki zaten cinsiyet eşitsizliğinde Türkiye, azılı kadın düşmanı rejimlerle aşık atıyor.
Kadın erkek eşitsizliği sıralamasına, Türkiyenin yeri iran ile Suudi Arabistan arasında.
Dünya Ekonomik Forumunun daha önceki yazılarımda bahsettiğim son toplumsal cinsiyet eşitsizliği raporunda kankamız iran, Türkiyenin bir üst sırasında.
Hemen arkamızdan Suudi Arabistan geliyor.
134 ülkeyi kapsayan raporda iran 128, Türkiye 129, Suudi Arabistan 130. sırayı tutuyor.
Kadın erkek eşitsizliği dendiğinde yerkürede bizden beter -Benin haricinde hepsi de islam ülkeleri olan- yanlız 5 ülke var.
Onlar da sırasıyla şöyle; Suudi Arabistan, Benin, Pakistan, Çad, Yemen.