Kuran'da ortaya konan kriterler dikkate alınırsa zaten inanmamak gerekiyor.
Şöyle ki mekke'de "inen" ayetlere göre insanlar kendisi için hiçbir maddi karşılık istemeden tebliğde bulunan peygamberlere inanmalı. Bu tema mekki ayetlerde sürekli tekrarlanır. Sıra Medine'de "inen" ayetlere gelince bu tekrardan vazgeçilir ve müminlerle pazarlığa oturulur.
Nasıl mı? Şöyle:
Başta denir ki ganimet malları Allah'ın ve peygamberinindir. Sonra tepki gelmiş olmalı ki ganimet mallarının beşte birini peygambere verin denir. O sıra yahudi beni nadir kabilesi tehditle yurdundan sürülür ve meşhur fedek hurmalıkları ganimet olarak kalır. Tak diye yeni ayet "iner": siz o hurmalıklar için at mı sürdünüz, savaş mı yaptınız? Öyle beşte biri filan değil, hepsi peygamberindir! Sanki yahudiler peygamberin ordusundan değil, kendisinden korkup, kaçmış gibi! Bu fedek hurmalıkları daha sonra da çok soruna sebep oldu ama oralara girmeyelim.
Bitti mi? Hayır. Mekke döneminde olmayan zekat uygulaması başlıyor. Zekat mallarını öyle kafana göre birilerine veremiyorsun. Doğrudan peygambere veriyorsun. O da malları istediği gibi kullanıyor veya dağıtıyor. Mekke'nin zenginlerine, ilgili ayetlerde geçen "kalplerini islam'a ısındırmak" gerekçesiyle fakirlere verdiğinin kat be kat üstünü veriyor.
Bitti mi? Hayır. Bir de bakıyoruz, "sana birşey sormak için yanına gelenler önce sana sadaka versin" ayeti "iniyor". Yani düpedüz tebliğ için para isteniyor! Tepkiler gelmiş olmalı ki sonraki bir ayette Allah sizi affetti, vermeseniz de olur diye işin içinden çıkılıyor.
Yahu bir kişinin bile karnını zor duyurduğu o dönemde peygamber 14 eşine nasıl bakıyordu sanıyorsunuz? Geçin o yoksulluk yalanlarını...
Toparlarsak, açıkça görülüyor ki mekki ayetlerdeki kriterler dikkate alınırsa islam'a inanmamak lazım geliyor.