uzun uzun alıntıların arasında, kendin söyle kendin onayla nihayetinde genel kabulü olmuş evliya ruhu üfle şenliğinden "aziz" olarak çıkarılmış bir sahte adam daha. aynı entrynin iki satırı arasında dahi gerdanlar kırılıp gözler süzülmekte ve hakikatten olabildiğince uzak durulmakta. defansın göbeğini nasılsa milletin okumadığı uzun uzun entrylerden çok son paragraflara, "malüldü,gaziydi mazlumdu ah bi bilsen ne badem gözlü idi" tarzı gerçeklikten sirus kadar uzak zırlanmalara kurdular, ofsayt taktiklerine yattılar.yunan işgalini destekleyen, daha da ötesi işgalci yunan hükümeti ile anlaşan bu adamın marifetlerini buraya yazmamaları sadece "nisyan ile malul" olmakla açıklanamaz. kötü niyet aralardan yapış yapış gülümsemesi ile el sallamakta.
duruşmasının tutanakları dahi yayınlanmış, gerçeklerin ayan beyan olduğu ibret belgeleri ortaya saçılmış ama gerçek kimin umurunda ki ? aynı mahkemede bununla beraber aynı suçtan yargılanan tahir-ül mevlevi ve diğerleri niçin asılmadı? bazıları niçin beraat etti? yerine "şapka yüzünden asıldı" cılık oynamak hem daha mağdurane hem daha muzafferanedir. istiklal mahkemelerini mütemadiyen adam kesilen mezbahalar gibi göstermeye çalışan mürteci takımı devrimin onurlu anıtları olan bu mahkemelerin bütün casusları, asker kaçaklarını, asker ailelerini taciz edenleri, yolsuzluk yapanları yargılayıp gereken cezaları, idam dahil verdiğini hep saklamaya çalıştılar.
sabah akşam paçavralarında bu mahkemelerde yüzbinlerce kişinin asıldığını ciyaklayan din esnafı aynı müşterisi olduğu kitle gibi cahil fırsatçılardır. askere gitmiş adamın karısını dağa kaldıran şerefsizi, işgalciye adam gammazlayan haini asan bu mahkemelerin resmi rakamları ortada. 1920-1923 istiklal harbi döneminde istiklal mahkemeleri tarafından 1,350 kişi idam edilmiştir. cumhuriyet dönemi istiklal mahkemeleri tarafından 1923'ten bu mahkemelerin kapatıldığı 1927'ye kadar idam edilenlerin sayısı ise 360'dır.
acaba kararlara esas adi suçlardan hüküm giymiş atalar dedeler mi mahkemelere duyulan bu ölçüsüz nefretin ve karalama gayretinin sebebi ?
şapka devrimine muhalefetten değil, kurtuluş savaşı'nda teali islam cemiyeti başkanı olarak yunanlılarla yaptığı işbirliğini gösteren ve ikdam gazetesinde yayınlanan beyannamesi nedeniyle idam edilmiş bir yobazdır. merak edenler için: http://www.yenicaggazetes...bi-sapka-degil-11557h.htm
filme uyarlanan hayatı takdire şayandır. filmindeki şu ayar sahnesi beni benden almıştır.
mahkeme reisi kel ali:yaw şu başındaki de bez şu şapka da bez.onu çıkarıp bunu taksan nolurdu.
hoca:şu arkandaki de bayrak, ingilizlerinki de bayrak. onu indirip diğerini taksan nolurdu...
milli mücadeleye karşı verdiği fetvalar işgalcilerce uçaklar tarafından anadoluya dağıtılmıştır. tabi kilolarca ingiliz altını ile enselenmesine rağmen şeyh sait 'in vatan haini olduğunu inkar eden şeref yoksunları bu adamın şapkaya karşı olduğu için öldürüldüğünü iddia ederler. oysa ki zoraki frenk şapkası takmak diye bir kanunun hiç olmadığını, bahsi geçen kanunun fes takmama kanunu olduğunu bilemezler veya bilmemezlikten gelirler.
"frenk mukallitliği" (batı taklitçiliği) adında bir kitap yazmış ve batı taklitçiliğinin, batılılar gibi fötr şapka giymenin vs dinde yeri olmadığını belirtmiş. kitabından bir iki sene sonra "şapka kanunu" çıkmış. ve kanun geriye yürütülerek, şapka kanununa muhalefet suçundan idam edilmiş.
bu mu ingiliz ajanlığı, öteki mi?
edit: iskilipli, halis bir türk'tür; "karışıklık" olmasın...
ne kadar arap olursak o kadar müslüman oluruz mantığında, ingilizlere casusluk yapmış ve çok farklı sebeblerden dolayı hakettiği yere postalanmış, milli mücadele düşmanı molla.
tek tip dusunce tek tip kiyafet den anlayan herkesi radikal islamlastiran samanizm, ezoterik dinler, pers kulturu, antik misir gibi kulturleri yok etmis ilkel ve ahlaksiz dusuncenin urunu olan ve bu yuzden kafasi gitmis bir insandir.
şapka kanunundan önce yazdığı frenk mukallitliği kitabı bahene edilerek istiklal mahkemelerinde yargılanan ve idam edilen devrin en büyük alimlerindendir.kendisini birgün ansızın eve gelen polisler alıp götürür günlerce hiçbir bilgi verilmeden nezaretlerde bekletilir çünkü isnad edilmek istenen bir suç bulunamamktadır.önce giresun istiklal mahkemesine gönderilir burada yargılanır ve sonucta mahkeme azasından biri şöyle der; ''alim ve fazıl bir din adamınıtürlü eziyetlere sokup boşyere burayagöndermişlerortada itham sebebi olabilcek hiçbir şey yok'' buradan tekrar istanbul a gönderilir yine hiçbir sebep olmaksızın nezaretlerde bekletilir eşi ile görüştürülmez bilgi dahi verilmez sadece bir mektup yazmasına izin verilir. ardından ankara istiklal mahmesine gönderilir ve hocayı burada ki zalimler allem edip kallem edip şapka kanunundan 2 yıl evvel yazdığı kitabından dolayı suçlu gösterip idama mahkum ederler.
devrin en büyük alimlerinden olan ünü dünya çapında duyulmuş atıf hoca yı birgün ziyarete gelen japon büyükelçisi ziyaret sonrası şöyle demiştir:'' sizin gibi birkaç hoca daha olsaydı islamiyet bütün doğuyu bu arada japonya yı da fethederdi''
yine bir italyan bilgini şeyhülislamlık kapısını vurarak bazı sorularına yanıt ister onu atıf hoca ya gönderirler, hocayı ziyaret eder ve şu sözleri söyler: '' ben hind ve arap ülkelerini gezdim pek çok din alimiyle görüştüm hiçbiri beni sizin kadar doyuramadı yıllardır beynimi tırmalayan en karışık meseleleri siz çözdünüz her tarafa yayılan şöhretinizin ne kadar haklı olduğunu şimdi anlıyorum.'' ruhu şad olsun
sözün özü iskilipli atıf hocahazretleri herzaman için cezanın en ağırını talep eden savcının (hoca için 3 yıl hapis istemiştir) kararına aykırı olarak mahkeme zebanilerince idama çarptıtılmıştır.idam sabahı rüyasında peygamber efendimizi görmüş uyanır uyanmaz müdafaa olarak yazdıklarını yırtıp yanında ki mahkum arkadaşına ben yaratana kavuşmaya gidiyorum beni idam edecekler bundan başkasını bilmem demiştir.günümüzde hala onu suçlu ilan edecek zavallı bilgisiz, cahil mahlukatlarda mevcuttur ama hocanın idam kararının ardından söylediği sözüyle onlara selam etmek bize de borçtur. zalim ve katillerle elbette mahşer gününde karşılaşacağız.bundan mütevellitmahşeri iple çekiyoruz.
15 Kasım 1925 tarihinde çıkan şapka kanunundan tam iki yıl önce yazılan Frenk mukallitliği ve islam adlı eserinde şapka giymenin küfür alameti olduğunu söyleyip, şapka kanununa muhalefetten, önce Giresun istiklal Mahkemesi'ne sevk edilen, daha sonra ise ankara istiklal mahkemesi'nde yargılanıp idam cezasına çarptırılan kimilerine göre devrimci; kimilerine göre yobaz, gerici; kimilerine göre din mazlumu olan ama işin özünde ne olursa olsun davası uğruna ölmeyi göze aldığından benim nazarımda kahraman olan şahsiyet.
iskilipli mehmed atıf hoca'dır tam olarak ismi.
muhalefet ettiği için tutuklanan ilk kişilerdendir.
inanç anlamında Ehl-i sünnet vel cemaat düşüncesinin müdâfaacısıydı.
henüz altı aylıkken öksüz kalmasından ötürü, dedesi hasan kethüdâ efendinin himayesinde yetişmiştir.
köy hocasından başladığı tahsiline 1891'de itibaren iki sene iskilip'te devam etti.
1893 nisan ayında gelerek ve medrese eğitimine burada devam etti.
1902'de medresedeki öğrenimini iyi derece ile bitiren atıf hoca, ve aynı yıl mesleki kariyer sınavı kazanıp, ertesi sene fatih Camiinde ders vermeye başladı.
bu sıralarda dâr-ül fünûn'un ilâhiyat fakültesine girdi ve 1905'te buradan mezun olarak kabataş lisesi arapça öğretmenliğine başladı.
şapka kanunu'ndan iki yıl önce yazmış olduğu ''frenk mukallitliği ve şapka'' adlı kitabında şapka kanunu'na muhâlefet ettiği gerekçesiyle tutuklanmıştır.
mekanı cennet olsun, onurun şeref buldugu bir kişiydi, kanun çıkmadan bilmem kaç yıl önce yazdıgı bir yazıdan dolayı öldürülmüştür, dünya durdukca bu lekeyi bazıları taşıyacaktır, altemur kılıç belki babası kel ali nin yaptıgını özür dileyerek temizlemek ister dicem ama, uslanmaz, arlanmaz bir ulusalcı olan altemur kılıç tan bir hasan cemal gibi aydın tavrı beklemek saflık olurdu dogrusu.
istiklal mahkemelerinde şapka kanuna muhalefetten yargılanıp, katledilmiş islam alimidir. bir kıyafeti giymediği diye asılmıştır. türbanlı kardeşlerimiz yatıp kalkıp hallerine dua etsinler. beterin beteri de varmış. birde yargılanma esnasında istiklal mahkemelerindeki hakimi göt etmesi vardır ki baktıkça içimin yağlarını eritir.
hakim: hoca şu kafandaki sarığı çıkarıp şu şapkayı taksan ya. ikisi de bez parçası ne farkı var?
iskilipli atıf hoca: hakim bey,sen şu arkandaki türk bayrağını indirip fransız bayrağı assan ya. ikisi de bez parçası.
henüz şapka kanunu çıkmadan önce yazdığıfrenk mukalletliği ve şapka isimli kitabıyla şapka kanununa muhalefetle suçlanmış, yargılanmış ve idam edilmiştir. henüz kanun çıkmadan önce yazılmış bir kitabın kanuna muhalif edıyor dıyerek suclanması art nıyetten başka birşey değildir. atıf hocanın , kitabını şapka kanunu çıkmadan önce yazdığı,dolayısıyla her azıcık aklı olanın idrak edebileceği üzre kanuna muhalefet amacı güderek yazmış olamayacağı ispatlanmış da olsa, bu idamına mani olamamıştır. atıf hoca bir devrim şehididir ve iade-i itibarı şarttır. necip fazıl kısakürek 'in son devrin din mazlumları isimli kitabına girmiştir. hayatı aslında daha çok davası ve ölümüyle ilgili kelebekler sonsuza uçar isimli bir film çevrilmiş. tavsiye edilir.
sözde din alimi diye misyonerlerce ve bu adamı tanımayanlarca göklere çıkarılan adam. idamının şapka olayı ile alakası yoktur. bölücülük faaliyetleri, milli mücadeleye karşı fetvalar vermesi, yabancılarla işbirliği yapması gibi unsurlar; bir vatan haini olarak infazını gerektirmiştir.
ali haydar hoca ile aynı koğuşta yatıp aynı cezaya çarptırılan yani idam, daha sonra ali haydar efendi müebbet yiyen, iskilipli hoca ise idama sevk edilen mübarek zat.
toprağın üstü olduğu gibi altıda var tabi.
şapka devrimine karşı çıktığı için değil kurtuluş savaşı sürerken yunan taraftarı yazılar kaleme aldığı için darağacında armut gibi sallandırılmış vatan haini imam.
kurtuluş savaşı'nın devam ettiği günlerde yazmış olduğu yunan yanlısı makale ve beyannameler istanbul'da tüm halka dağıtılmış, dahası istanbul yönetimince anadolu'da kasabalara kadar gönderilerek camilerde okutulmuş, halkın istiklal mücadelesine katılmaması ve katılanların askerden derhal kaçması amaçlanmıştır.
Asıl mesele Teali islam Cemiyeti başkanıyken Anadolu'ya Yunan uçaklarıyla attırdığı beyanname ile ikdam gazetesinde yayınlamış olduğu beyannamedir. Bunlarda şapka ile ilgili bir şey yoktur, Teali islam cemiyeti adına Yunan uçaklarıyla 60 bin adet bildiri havadan anadolu'ya dağıtılmıştır.
kendisi çok daha önceleri ingiliz istihbaratı tarafından da kullanılmış, mahmut şevket paşa suikastine de bu yolla karışmış daha sonraları sürgüne gönderilmiş karanlık bir şahsiyettir.
kendisini devrimin ilk düşünce suçlusu ilan eden bilgi fakirlerine duyurulur...