sanırım en kötüsü üniversite sınavının olacağı günün sabahında ishal olmaktır. öyle boktan öyle berbat bir durumdur ki tarif edilemez. sen dur bütün sene boyunca hiçbir hastalık, sağlık sorunu yaşama, o sıcak günlere rağmen sınavdan bir önceki gün üşüt. sabah da motoru boz, kayışların gevşesin... motorun su, gaz ve katı atık koyverme riskinin yüksekliğinden dolayı sınav sabahı yalnızca yarım bardak nane limon içerek gittiğimi hatırlıyorum. hoş içtiğim o zımbırtı neye yaradıysa, hala anlayabilmiş değilim. sınav başlangıcı esnasında karnımdan gelen acayip sesler karşısında önümde oturan zavallı şahsiyetin durmadan arkasını dönüp endişeli gözlerle bana baktığı anı dün gibi net hatırlıyorum... "dostum koyversem de sen bana aldırış etme, önündeki kitapçıkla olan meseleni hallet..." cevabımla şaşkınlığı daha da artmıştı. sorularla cebelleşmeye başladığım andan itibaren zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım. ki sanırım bu özel durumun yaşattığı heyecandan olsa gerek yeterli bir güdülenme sağlamıştı. bittiği an ise kapıdan çıkar çıkmaz en yakın tuvalete uçmuştum. neyse ki sınavın kendisi sıçışla sonuçlanmamıştı...
Bir sure sonra got agrisi ile sonuclanan sosyal bir deney. Lan sabahtan beri tuvalete kosturup duruyorum oyle boktan bir sey. Hayir, ogrencileri de sinav yapiyoruz guya. Siz bi bekleyin gelecem dedikce onlar da killandilar. Hocam motor mu bozuldu diyola... lan var ya seytan diyo basla namaza!