Agri- dogubayazitta yer alan osmanli mimarisi
Ic dizayni harika gercekten manzarasida muthis bi yapi agri dagini tam karsidan goruyor
Ve osmanlilarda kanalizasyon sistemi uygulanmis ilk yapi.
Tarihi yer güzel ama bulunduğu ilçe yani Doğubeyazıt berbat bir yer. Büyük ümitlerle gitmeyin. ilçede ne düzgün yemek yiyebilir ne keyifle konaklayabilir ne de gezebilirsiniz. Vaktiniz varsa Iğdır'ı tercih edin.
restorasyon sonrası tarım yapımına hazır hale gelen sera sarayımız. tarihimiz diye ağlayanların döneminde yapılmıştır.
edit : restorasyon işi eski bir yapıda bozulmuş, yıkılmış olan yerleri, bölümleri aslını bozmayacak bir biçimde onarma anlamına gelir. 1784 yılından beri ayakta kalmayı başarmış bir yapıyı bu denli bozmanın adı korumak değil hem estetiği kaybetmek , hem de aslını yitirmektir.
nasıl yapmışlar dağın başına dedirtiyor. taş işlemeleri mükemmel fırsatı olan gidip görsün.
cam fanusa alınması biraz garip olsa da kış günü gezilmesi için "eh işte olmuş" diyorsunuz.
tarihi ve turistik değeriyle ilgilenenlere saygı duyarım ama ayrıntılarındaki sanat değeri ve akıl almaz estetik detayları, dünyaya başka bir yerden transfer olmuş gibi bir hali olan sivas divriği ulu camii duvarlarındaki kabartmalar, mukarnaslar ayarındadır. gidip görülmesi hoştur, güzeldir.
1634-1680 yılları arasında beyazıt sancak beyliği yapan çolak abdi paşa zamanında inşasına başlanıp, 1784 yılında ishak paşa döneminde hizmete açılan saray.
dünya üzerinde ilk merkezi ısıtma sistemi bu sarayda kullanılmıştır.
100 tl'nin arkasında resmi vardır.
nemrut dağı'na bakan penceresi yoktur.
Doğubayazıt'a 7 km uzakta, eski Bayazıt'ta yer alan saraydır. 2 adet avlu, cami, türbe, zindanlar, mutfak, hamam, ziyafer salonu, ambarlar, muhafız odaları, üst kat, bahçe, harem, odalar, kabul salonu gibi bölümlerden oluşmaktadır.
Geçmiş yıllarda yanlış onarıma maruz kalmış, ancak bundan 1-2 yıl önce tamamlanan onarımda oldukça iyi bir konuma gelmiştir. Sarayın üzerindeki eski kapalı çatı atılmıştır. Yeni çatı sistemi içeriye aydınlık katmaktadır ve ısıtma sistemine sahiptir.
Sarayın som altın kapısı Rus istilası sırasıda Moskova'ya götürülmüştür ve bugün Moskova Müzesi'nde sergilenmektedir.
Sarayın içerisinde yer aldığı eski Bayazıt'ta ishakpaşa Sarayı'na ek olarak Bayazıt Kalesi, Bayazıt Camisi, Ahmed-i Hani Türbesi, Keşişin Bahçesi gibi yerler de bulunmaktadır. Cumhuriyet kurulmadan önce ishakpaşa Sarayı çevresinde yer alan ve Bayazıt olarak adlandırılan iran yolu üzerindeki bu yerleşim Cumhuriyet'le birlikte 7 km aşağıya inmiş ve Doğubayazıt adını almıştır. Sarayın yukarıda yer almasının nedeni eski yerleşimin buralarda olmasındandır.
yapılış hikayesine göre ishak Paşa'nın kızına bir çoban aşık olur. Çoban kızını isteyince paşa vermez ve sonunda Ağrı Dağı'na kaçırır. Paşa o günden sonra kızından haber alamaz. Bir saray yaptırır ve mimarından istediği tek şey sarayın Ağrı Dağı'nın hiçbir kesimini görmemesidir. Bu nedenle dağı gören hiçbir penceresi de yoktur.
orjinal ve işlemeli kapısı rusya'da bulunan saraydır. saray, 2005 senesinde ziyarete açık ve gezilebilir durumdaydı. şu anda durumu nedir bilinmez. efsaneye göre sarayın uçuruma bakan tarafında kız kalıyormuş... çoban ise her daim oralarda otlatıyormuş sürüsünü.
Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin Türk Ülkeleri geleneksel Ağrı Dağı Kültür ve Sanat Festivali'nde Carmina Burana balesini sergilediği yer olmuştur. Güzel Haberdir ve insanın yüzünde tebessüm uyandırır ama orada bir tırnak var işte, o rahatsız ediyor adamı. "Türk ülkeleri" diyerek bizzat Ermenistan'ın gelmemesi mi istendi aacaba? Bu da bir başlangıçtır diyelim ve ileride Ağrı dağı festivali adını alacağını umut edelim.
ishak Paşa Sarayı, Ağrı Dağı'nın yakınında, Doğubeyazıt'ın 5 kilometre uzağında eski Doğubeyazıt yanında sarp kayalar üzerine kurulmuş, kartal yuvasını andıran 116 odalı bu saray aslında türbesi, camii, surları, iç ve dış avluları, divan ve harem salonları, koğuşları ile bir bey kalesidir.
Sarayın yapımını 1685'de Doğubeyazıt Sancak Beyi şa ve onun oğlu Mehmet Paşa tarafından 1784'te bitirilmiştir. 7.600 m² bir sahada yapılan sarayın inşaası 99 yıl sürmüştür.
Türk mimarisinin en güzel örneklerinden olan ishakpaşa Sarayı; Türkistan, Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerini birleştiren bir yapıdır.Camiinin kubbeleri Türkistan kubbeleri gibidir. Saray Topkapı Sarayı'nı andırır, kapıları ise Selçuklu stilindedir.
50 x 115 metre alanı kapsayan sarayın Harem Dairesi iki katlı, diğer bölümleri tek katlı idi. Günümüzde ikinci kat tamamen yıkılmış durumdadır. Saraya ancak doğudaki tepeden açılan bir kapıdan girilir. Diğer tarafları 20-30 metre yükseklikte sağlam duvarlarla çevrilidir. Kapıdan, önce dış avluya girilir. Dış avlunun etrafında uşak ve seyis odaları ve tavlalar vardır. Dış avludan iç avluya kemerli tak şeklinde büyük bir kapıdan girilir. iç avluda çeşitli odalar ve koğuşlar vardır. Ortadaki harem dairesinin duvarlarında ishak Paşa'yı öven yazılar bulunmaktadır. Kapının iki yanında iki aslan heykeli vardır. Divan odası (toplantı salonu) ise 20 metre genişlik ve 30 metre uzunluktadır.
Aynı zamanda, dünyanın ilk kalorifer tesisatı döşenen sarayıdır.
Eskiden sarayın olduğu yer, sarayın tam ortada bulunduğu bir yerleşim merkeziydi. Ova tarafında evler, diğer yanlarda camiler, mezarlık ve diğer yapılar vardı. Fakat bu yapıların hepsi yıkılmıştır. Saray son yıllarda yapılan tamirat ile tamamen yıkılmaktan kurtarılmıştır.
ishak Paşa Sarayı, saraydan öte bir külliyedir. istanbul Topkapı Sarayı'ndan sonra son devirde yapılmış sarayların en ünlüsüdür.
Doğubeyazıt ilçesi'nin 5 km. doğusunda, bir dağın yamacındaki tepe üzerine kurulan Saray, Osmanlı imparatorluğu'nun Lale Devrindeki son büyük anıt yapısıdır. 18. yy. Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden olduğu kadar, sanat tarihi yönünden de değeri büyüktür. Sarayın Harem Dairesi Takkapı kitabesine göre yapılış tarihi Hicri 1199, Miladî 1784'tür.
Dünya da ilk kaloriferli sistemin başlangıcı olan ishakpaşa Sarayı'ndan bir görünümSaray binasının bulunduğu zemin vadi yakası olduğundan, kayalık ve sert bir yerdir. Eski Beyazıt şehrinin merkezinde olmasına rağmen, bu yapının üç tarafı (kuzey, batı, güney) dik ve meyillidir. Sadece doğu tarafında müsait bir düzlük vardır. Sarayın giriş kapısı buradadır. Aynı zamanda en dar cephesidir.
Saray, kalelerin özelliğini kaybettiği; ateşli silahların bulunduğu bir çağda yapıldığından, doğu yönündeki tepelere karşı müdafaası zayıftır. Cümle kapısı müdafaa bakımından en zayıf noktasıdır. Cümle kapısı bölümü, istanbul ve Anadolu'da kurulan saraylarınkinden farksız olup, taş işçiliği ve oymacılığı yönünden muntazamdır.
Türklere özgü tarihi saray örnekleri bugün ülkemizde pek az sayıda kalmıştır. Bunlardan biri de ishak Paşa Sarayı ve Külliyesi'dir.
iç mimariden bazı bölümler (kapılar, pencereler, dolaplar, şerbetlikler, şömineler vs.)
Saray Osmanlı, Fars ve Selçuklu uygarlığının mimari üslubunu bünyesinde toplayan bir özellik taşır. Cildıroğullarından II. ishak Paşa ile Çolak Abdi Paşa'ca 1685'te yaptırılan saraya, 1784'te son şekil verilmiştir. Yapı yaklaşık olarak 115x50 m. ölçülerinde bir alana kurulmuştur. Kesme taştan yapılan sarayın doğu cephesindeki portali kabartma ve süslemeleriyle Selçuklu sanatının özelliklerini yansıtır.
Saray iki avlu ve bu avluda bulunan yapılar topluluğundan meydana gelmiştir. Birinci avludaki yapıların bazıları yıkılmıştır. Dört tarafı yapılarla çevrili ikinci avlu dikdörtgen planlıdır. Girişe göre sağ tarafta selamlık ve onun arkasında haremlik vardır. Bunların sonunda cami ve türbe bulunmaktadır. Türbe Selçuklu kümbet mimarisi üslubunda inşa edilmiştir. Saray bölümü iki kattan oluşmaktadır. 366 oda da bu iki kat içinde yer almaktadır. Her odada taştan yapılmış ocaklar vardır. Taş duvarlardaki boşluklar bütün yapının merkezi bir ısıtma sistemine sahip bulunduğunu göstermektedir. Divan salonu 20x3 m. boyutlarındadır. Duvarları ve tabanı taştandır. Duvarları Türk hat sanatının örnekleriyle, sülüsle yazılmış ayet ve beyitlerle süslüdür. Burada yer alan "ishak meram üzere kerem kıldı cihanı-Binyüzdoksandokuz buna oldu tarih" beytinden sarayın miladî 1784 yılında tamamlandığı anlaşılmaktadır. Sarayın ikinci avlusundaki türbe, kesme taştan yapılmıştır. Bu sekizgen türbe, Selçuklu türbe mimarisi geleneğinin tipik örneği olan kümbet şeklindedir ve iki katlıdır. Duvarları geometrik motiflerle süslüdür. Bu türbede Çolak Abdi Paşa, ishak Paşa ve yakınları yatmaktadır.
agri'nin dogu beyazit ilcesinde bulunur. ilk kalorifer sisteminin yapildigi ve kanalizasyon sistemi de bulunduracak kadar detayli bir saraydir. özelliklerinden bir digeri; hemen yaninda olmasina ragmen hicbir penceresinden agri dagi'nin görünmüyor olmasidir. hemen yakininda ahmede xane türbesi bulunmaktadir.