19 yaşındayken işlediği günahları yazdığı listeymiş bu.
- insanlardan tanrı'dan korktuğumdan daha çok korkmak
- tanrı'nın evinde elma yemek
- ölmeyi ummak ve bunu beklemek
- annemi ve babamı evle beraber yakma tehdidinde bulunmak
- kötü kelimeler, eylemler ve hayallere sahip olmak
- kız kardeşimi çimdiklemek
- annemlerin erik ve şeker kutusundan bir şeyler aşırmak
- dorothy rose'a "yosma" demek
- anneme hırçınlık etmek
- kız kardeşime hırçınlık etmek
- hizmetçilerle kavga etmek
- dünyevi dertleri tanrı'dan daha çok umursamak
- şapele gitmeyi ihmal etmek
- arthur storer'i dövmek
- eduard storer'dan kiraz çalmak
- inancıma uygun yaşamamak
- john keys'in şapkasının içine, ona batması için toplu iğne koymak.
dünyanın en ünlü fizikçilerinden de olsan, demek ki ergenliğini yaşıyorsun.
erken doğmuş sir isaac newton. mecazi değil, sözcüğün gerçek anlamıyla. miniminnacık, eciş bücüş bir şey. annesinin anlattığına göre doğduğunda bir maşrapaya sığacak küçüklükteymiş. yaşamış. annesi, oğlu çiftçi olsun, tarla ve duvar gibi yararlı alanlarda çalışsın istemiş. küçük newton büyümüş, on sekiz yaşında tirinity college'e girmiş. orada hemen anlaşılmış dehası. bence önemli bir ayrıntı: newton'un matematik profesörü barrow, öğrencisi diploma alır almaz öğretim kadrosunda ona yer açılsın diye istifa ediyor. böyle hocalar da varmış bir zamanlar. ben de tanıdım birkaç türkiyeli profesör, bu tanıma uyan...
sir isaac newton cambridge'de durup dinlenmeden, sürekli çalışmış. bence can alıcı bir ayrıntıdan söz etmek istiyorum. boş sınıflara, öğrenci varmış gibi ders verirmiş! burada bilim ve insan ilişkisi açısından yaşamsal önemi olan bir tavırla karşı karşıyayız. boş sınıflara, öğrenci varmış gibi ders vermek! bu inanılmaz güzellikte, incelikli ve üstünde düşünülmesi gereken bir durumdur. alınanlar olacaktır, ama dilimin ucunda, söyleyeyim bari: dolu sınıflara öğrenci yokmuş gibi ders veren hocaların pek hoşlanmayacağı bir girişim.