açıklamalı tanım yapmak niyetiyle elimdeki kitaplara dayanarak yazacaklarım şunlardır;
ister mecazi, ister kelime anlamı olsun,
isa allah'ın oğlu değildir.
insanlar allah'ın oğlu değildir, adı üzerinde insanoğludur.
yaradılan her insanoğlu, islam fıtratı(yaradılış felsefesi) ile doğar. bu ne zamandan beri böyle diyenler için, islamiyetin doğuşundan itibaren böyle cevabını vereceğim.
insanın yaratılma sebebini ise, (gerçeğini sadece allah'ın bildiği), ona kulluk etmemiz için yaratıldığımız gerçeğine bağlamak gerek. keza kur'an-ı kerim öyle diyor.
islamiyette, tasavvuf ilmine göre ki buna hiç birimizin aklı yetmez, mezhepler mevcuttur, diğer dört dinde de olduğu gibi.
hiç bir dinin içinde büyücülük, sihircilik, ve dolayısıyla üfürükçülük yoktur. bunu şuna istinaden diyorum; islamiyeti ticaret amacı ile kullanan müslüman geçinenler var herkesin bildiği gibi, ama onlar bile isa'yı allah'ın oğlu olarak kabul etmezler.
ona bu yakıştırmayı yapanlar ise dinden sapanlardır. keza islamiyetin doğma sebebi nedir? sorusuna cevap olarak da; diğer dinler insanlar tarafından bozulduğu için, amacından saptırıldığı için, değiştirildiği içindir. kur'an-ı kerim'i herkes okuyabilir, dolayısıyla öğrenime açık her insan ondan faydalanabilir, keza allah kur'an-ı kerim'i insanlığa rehber olması için göndermiştir.
hiç bir dert yoktur ki devası olmayan. okuyun, ki derdinize deva bulasınız. okuyun ki aklınız ve mantığınız doğru yolu bulsun.
ama şöyle de bir gerçek var ki; tevbe edecek zaman bulamayabilirsiniz, o yüzden bence bir an önce başlayın.
benim pek kıymetli her konuda uzman kesilmeyi seven hamiyetli sozluk yazarlari arkadaslarim.
allah bilir daha kliseye gitmeden en alim piskopos kesilen, iznik konsulu olsun, aziz pavlus olsun, aziz peterden bi haber olan teoloji uzaanlarim.
kulaktan dolma bilgiler ile cevabi hala bilinemeyen sorulari cevaplamaya calişan ve bunu yaparken fanatik gazetesi objektifinden olgulara yaklasan profosorlerim.
manevi dünyayi zahirlikle anlamaya calisan ve idrak etmeye calişmak kadar aptalca birşey yoktur.
hitaplamayi bir kenara birakilim diyeceğimizi diyelim ve geri cekilelim.
hz isa aleyselam'in şekil itibari ile dogusu bir mucize idir. ammavelakin gerek onu carmiha geren zihniyetin vatikan'i kurmasi sebebi ile bu mucize yalniş kullanilmiş gerekse insanların kasitli yönlendirmeleri nedeniyle yalniş izah edilmiştir.
hepimiz allah'in cocuklariyiz. o ki peygamberlerin, ermişlerin ve biz fanilerin babasidir.
dinleri incelediğimiz vakit genellikle tanri figuru hep bir baba olarak cikar.
yasaklari ve vaat ettikleri ile bize babalarimiz gibi davranir.
şimdi bazi seyleri egolarimizi tatmin etmek için kullana kullana sira buna mi geldi?
inanilmaz kavram kargasasinin icinde bulanik suda balik avlattiran onerme.
Allah'in ilim irfan sahibi oldugunu, herseyi gorup isittigini Kuran soyler bizler de inaniriz. Evet bunlar insani sifatlardir ve gayb (insan idrakini asan) hakkinda bazi benzetmelerdir ve zarari yoktur. Allah'in gormesi duymasi bizim bu organlara sahip oldugumuz icin Allah hakkinda fikir sahibi olmamiz, yani onu idrak edemeyecegimizi anlatmak icin verilmistir. Allah hakkinda fikir sahibi olmak ile onu idrak edememek gorunurde celisiyor ama oyle degil.
Zaten eger Allah'in yaratma sifatina atif niyetle "Isa (a.s.)Allah'in oglu" deniyorsa bi problem yok. Ama mevzu Isa'ya (a.s.) tapmaya geliyorsa problem var ve isin nirengi noktasi burasidir. Cunku Allah ile araya araci koyma egilimi insanlik tarihiyle yasittir. Muslumanlar arasinda da vardir bu araci koyma olayi. Cahiliye doneminde de vardi zira cahiliye Araplarinda da Allah inkar edilmiyordu ki!. Abdullah ismi Islam'dan once de vardi. Fakat onlar Allah ile aralarina putlari araci koyuyor, Allah'in kendileriyle "ugrasamayacak" kadar kutsal ve yuce oldugundan bahisle putlarina yalvararak kendilerini kurtarmalarini diliyorlardi. Bu dusunce kalibini daha sonra Hiristiyanlar kullandi ve Isa'ya (a.s.) tanri dedi. Su anda da muslumanlar arasinda seyh, kurtarici, sefaat vs. isimleriyle devam etmekte bu inanc kalibi. Ama muslumanlar Allah'tan baskasina aleni tapmak (yani ona ortak kosmak) kadar ileri gitmediler henuz.
Ayrica kendi dinim diye soylemiyorum ama Islam'i ustun din gosteren de Allah'in kendisi. Ama burda bahsettigim Islam'dir Muslumanlik degil. Yani sen Allah'a ortak kosup tanriligini baskasiyla paylastirmiyorsan, ahirrte inanip hristiyan da olsan yahudi de olsan bir problem yok ve kimsenin ustunluk taslama diye bi gayreti de yok. Kuran su ayetlerle bahsediyor zaten:
Ehl-i kitaptan öyleleri var ki, Allah'a, hem size indirilene, hem de kendilerine indirilene tam bir samimiyetle ve Allah'a boyun eğerek iman ederler. Allah'ın ayetlerini az bir paraya satmazlar. işte onlar için Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk olandır. (Al-i Imran 199)
Kuskusuz, [bu ilahî kelâma] i-man edenler ile Yahudi inancının takipçilerinden, Hristiyanlardan ve Sâbiîlerden Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanmış, doğru ve yararlı işler yapmış olanların tümü Rablerinden hak ettikleri mükafatları alacaklardır; ve onlar ne korkacak, ne de üzüleceklerdir. (Bakara 62)
Kulaktan dolma diyicem şimdi; arkadaş ne kulak varmış sende dolamdı yüzlerce yıldır diye isyan edesim geliyor sonra.
Şu kulaklar dolsa, taşsada biraz okusak keşke.
Birazcık, çok fazla değil azıcık okusak hepsinin cevabı var.
Allah doğurmamıştır, doğurulmamıştır.
isa(a.s) bilinen manada biyolojik babaya sahip değildir.
Annesi olan Hazreti Meryem annemizin rahmindeki yumurta Allah!ın ol emriyle döllenmiştir.
Mitolojideki ona buna sulanan müptezel zeusa gitti aklın senin galiba.
Yaslan arkana, tövbe et geçer.
1) Allah nezdinde isa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona "Ol!" dedi ve oluverdi. (Al-i Imran 59)
Aciklama: Hz.Adem'i topraktan, anasız ve babasız yaratan Allah, isa'yı da babasız olarak yaratmıştır. Yukarıda meali geçen ayet, Allah'ın kudretinin sonsuzluğu yanında, Hz.Meryem'in de iffetli olduğunun bir ifadesidir.
2) Allah: Ey Meryem oğlu isa! insanlara, "Beni ve anamı, Allah'tan başka iki tanrı bilin" diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, "Haşa! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zatında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin (Maide 116).
Ben onlara [söylememi] emrettiğin şeyden başkasını söylemedim: Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz [olan] Allah'a kulluk edin (dedim). Ve onların arasında yaşadığım sürece yaptıklarına şahitlik ettim: Ama Sen bana ölümü verdikten sonra onların koruyucusu yalnız Sen oldun: Zaten Sen her şeye şahitsin. (Maide 117)
3)Yahudiler, Uzeyr Allah'ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesih (isa) Allah'ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kafir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan batıla) döndürülüyorlar! (Tevbe 30)
4)(isa şunu da söyledi:) Muhakkak ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk ediniz. işte doğru yol budur. (Meryem 36)
Bunlar Allah'in sozleri olduguna iman ettigimiz Kuran'in yani din olayinin son ve en yeni ve insanoglunun ekleme cikarma yapip safiyetine zarar vermeden elimize ulasan son kitabinin sozleridir. Bunu sorgulayamazsiniz, ya inanirsiniz ya inanmazsiniz.
Ayrica Hz. Isa'nin olumunden 450 yil sonra bizim Kadikoy'de toplanan konsulde Tanri kabul edilmesi sahsi kanaatimce kilise'nin kendini kul ve Allah arasina sokup siyasi guc haline getirmesidir. Hristiyan havarilerin Tanri olarak kabul etmedikleri Isa(a.s)'i Aziz Pavlus'un gayretleriyle cok cok sonralari Tanri olarak kabul etmek bana garip geliyor.
Hz. Isa'nin Allah'tan bahsederken "Baba" demesi onun koruyucu, kollayici, gozetici, affedici vasfina atifladir. Mecaz manasindan cikarip kelimenin gercek manasiyla anlayip tahrifata girismek hicbir kutsal kitap takipcisine yakismaz. Suleyman Demirel'e de Turk halki yillarca meydanlarda "Baba" diye bagirdi diye tum Turk halkinin babasi oldugu kabul edilemez.
bu durumda vaftizci yahya allah'ın (haşa) yeğeni gelir. yeğenle soy bağı bulunan kişiler de allah'ın (haşa) torunu gelir ki işin içinden çıkılmaz bir hal alır. (bkz: önüne gelene tapmak)
bu durumda en doğrusu "isa (a.s.) allah'ın (c.c.) kulu ve resulüdür." (bkz: meryem suresi)
16. 17. (ey muhammed!) kitapta (kur'an'da) meryem'i de an. hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. biz, ona cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü.
18. meryem, "senden, rahmân'a sığınırım. eğer allah'tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)" dedi.
19. cebrail, "ben ancak rabbinin elçisiyim. sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim" dedi.
20. meryem, "bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?" dedi.
21. cebrail, "evet, öyle. rabbin diyor ki: o benim için çok kolaydır. onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. bu zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir" dedi.
22. böylece meryem çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi.
23. doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. "keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!" dedi.
24. bunun üzerine (cebrail) ağacın altından ona şöyle seslendi: "üzülme, rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı." 25. "hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün."
26. "ye, iç, gözün aydın olsun. insanlardan birini görecek olursan, "şüphesiz ben rahmân'a susmayı adadım. bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım" de.
27. kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. onlar şöyle dediler: "ey Meryem! çok çirkin bir şey yaptın!"
28. "ey hârûn'un kız kardeşi! senin baban kötü bir kimse değildi. annen de iffetsiz değildi."
29. bunun üzerine (meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. "beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?" dediler.
30. bebek şöyle konuştu: "şüphesiz ben allah'ın kuluyum. bana kitabı (incil'i) verdi ve beni bir peygamber yaptı."
31. "nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekatı emretti."
32. "beni anama saygılı kıldı. beni azgın bir zorba kılmadı."
33. "boğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir)."
34. hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre meryem oğlu isa işte budur.
35. allah'ın çocuk edinmesi düşünülemez. o bundan yücedir, uzaktır. bir işe hükmettiği zaman ona sadece "ol!" der ve o da oluverir.
36. şüphesiz, allah, benim de rabbim, sizin de rabbinizdir. öyleyse (yalnız) o'na kulluk edin. bu, dosdoğru bir yoldur.
37. (fakat hıristiyan) gruplar, aralarında ayrılığa düştüler. büyük bir günü görüp yaşayacakları için vay kafirlerin haline!
38. bize gelecekleri gün (gerçekleri) ne iyi işitip ne iyi görecekler! ama zalimler bugün apaçık bir sapıklık içindedirler.
39. onları, gaflet içinde bulunup iman etmezlerken işin bitirileceği o pişmanlık günüyle uyar.
40. şüphesiz yeryüzüne ve onun üzerindekilere biz varis olacağız, biz! ancak bize döndürülecekler.
bi fatiha üç ihlas oku derlerdi büyüklerimiz. okurduk bizde yatmadan evvel, mezarlığa gittiğimizde, muhtelif anlarda. yanlız okuduğumuz ihlas suresinde allah; kendisinin asla oğul isnat etmeyeceğini bildirmiştir. islam a inanan bir kişi bunu direk kabul etmelidir. ama "takım tutar gibi islam ı tutuyorum işime geldiği kadar inanırım" diyen lay lay lom insan modelinden de mantıklı birşeylerin beklenmesi de ayrı bir mantıksızlıktır. bu gibi insanlar misyoner dallamalarının incil arasına koyduğu 100 dolara taparak değerini konuşturup kendini satarak hemencecik hristiyanlığı tutarlar. sonrasında ilk fırsatta mason olup memleketi satarlar. söylediklerinin pek de önemi yoktur, önemsizdir, gereksizdir.