irticayla mücadele etmek için hazırlanmış eylem planı.
ne olmuş yani irtica ile mücadele ediyorsa. asker tabi ki de irticayla mücadele edecek. asker irtica ile mücadele etmesin de ülke tarikatlar şeyhler müritler ülkesi mi olsun?
28 şubatta da asil bir şekilde irticayla mücadele etmiştir şanlı ordumuz. yine etmeye devam edecektir.
28 şubattaki gibi rezil bir mücadele planı. yalanla, toplumu manipüle ederek, insanların hayatlarını karartarak, insanları fişleyerek üstelik en acısı üstüne vazife olmayan işlerle uğraşan ve asli işini unutan bir kurum.
hazırlayanların değil yayınlayan ve yayınlanmasına, ortaya çıkmasına vesile olanların suçlu olarak gösterilmeye çalışıldığı belge. bunu en iyi "kral çıplak" veya nasreddin hoca misali "haklısınız da hırsızın hiç mi suçu yok" diye açıklayabiliriz.
anlamlandıramadığım şey ise bu kadar olay oluyor. propaganda ile hukukun yanında olan, kanunlara uyanlar suçlu gösteriliyor. asıl suçlular serbest kalıyor. aylar sonra seçim oluyor. bu kanunsuzluklara destek verenleri halk cezalandırıyor. ondan sonra bu salaklar çıkıp "yaw bu halk nasıl hala akp'ye oy veriyor" diye saçmalayabilme yeteneği gösteriyorlar. ne yapacaktı? hukuka aykırı planlar kurup, kamuoyunu gizli planlarla yönlendirmeye çalışanların suçunu örtmeye gayret eden hainlere mi oy verecekti. önce halkın yanında olun.
birde her olaya komplo teorileri ile yaklaşanların propagandaları var. artık halk yemiyor. neymiş efendim; demokratik açılım olayının hemen ardından belge gelmiş. varsayalım gelmiş olsun. ne değişir? hiçbir şey. sadece bazı aydınlar kendileri iki farklı olayı değerlendirecek zekaya sahip olmadıklarından halkı da kendileri gibi aptal sanıyorlar veya milletin kafasını karıştırmaya gayret ettikleri ve başarısız olduklarını kabullenemiyorlar. bu ne hırs anlamadım. siz kimin adamısınız ki bu halka karşı mücadele veriyorsunuz?
bir kısım aydın da tsk içinde tsk'ya karşı savaşan mihraklar olduğuna ve tsk zararına kullanılacak belgeleri ifşa etmesini hainlik olarak görülüyor. asıl ihanet; vatanında kanunsuz işler yapıldığını göre göre onların yanında yer almak, görmezden gelmek, halkına karşı yapılan psikolojik harekatlara engel olmamak değil mi? derin devlet dediğimiz şey kanunlara uymayan eylemlerde bulunan resmi kurumlar değil mi? üç beş dürüst insan neler pahasına gizli belgeleri bulup adalete yolluyor ama tsk'ya ihanet olarak yorumlayanlar oluyor. tsk hepimizin malı. orda yanlış yapanlar varsa bu tsk'nın suçu değil yapanların suçudur. tsk yıpratılmakla suçlayanlar tsk'yı kendi öz malları zannediyorlar heralde. tsk bu milletin ordusu. tsk içinde olup kanunsuzluklar yapanlar kendilerini tsk zannetmesin. tsk'nın korunmaya ihtiyacı yok. çunku hepimiz tsk'nın sahibiyiz. insan kendi malını yıpratır mı? sadece üzerine konan pislikleri temizlemeyi ister.
beni bu sözlük hakkında ciddi anlamda rahatsızlığa sevk eden plan. ulan yer yerinden oynuyor, bir cunta ortaya çıkıyor, artık en "şüpheci"ler bile bu cuntanın temizlenmesi gerektiğinden bahsedecek, şu sözlükte kimse bundan bahsetmeyecek.
nedir lan bu?
evet, bir cuntayı barğırsaklarına kadar görmemize vesile olmuştur. bakalım ilker başbuğ görevden alınacak mı, yoksa kendisi mi istifa edecek? "kağıt parçası"nın hesabını nasıl verecek?
irticayla mücadele eylem planı gibi yalan beyanlarla, insanları fişleyerek, insanları haksızca görevlerinden ederek uygulanacak bir planı hoş gören zihniyet kör olmuşunuz siz artık. egenekon da cuntacılar gerçek belgelerle içeri atılırken de ağlıyosunuz. ne ayaksınız siz a.q bu ülke sizin oyuncağınız mı olacak sırf islam düşmanlığınız yüzünden.
savcıya halen görevdeki bir bir subayın yazdığı içten mektup ve ekinde taraf'ın yayınladığı korkunç belgenin orijinalinin bulunması türkiye'deki gündemi değiştirdi. üstelik bu belgenin, bu kez ülkemizin geleceğine kalıcı etkileri olabilecek kimi ciddi değişimlere yol açması da artık kaçınılmaz.
ezbere yazılıp çizilenlere artık yeni bir gözle bakma zamanıdır.
önyargıyla öğretilmiş sloganları savuran arkadaşlara önerim, aşağıda yer verilecek belgeyi dikkatle okumalarıdır. tarihsel bir belge okuduklarını ilk satırından itibaren hemen anlayacaklarına eminim. tarihe tanıklık ettiklerini, üstelik tarih yapmak için de bir şansları olduğunu unutmamalarını diliyorum. bu belgeyi tümden okuduktan sonra elbette ki herkes istediğine inanmak, istediğini savunmakta, istediğini eleştirmekte özgürdür. ancak yeni tür cumhuriyet mitingleri furyasıyla halkı kandırmak isteyenlerin tuzağına düşmemelerini herkese öneririm. bu kış komünizm geliyor, bu kış şeriat şeriat geliyor yalanlarının iflas etmesinden sonra şimdi de bu kış bölücülük geliyor diyerek bu işten sıyrılmalarına artık fırsat vermeyelim. çünkü bu kış godot geliyor.
belgeyi kısa yol olarak koymuyorum çünkü yarın birgün taraf gazetesi parasızlık nedeniyle kapanırsa koyduğum kısa yol çıkmaza girebilir. bu arada taraf gazetesinin nasıl bir iş yaptığını teslim etmeliyiz. tıpkı darbe günlüklerini yayınlayan nokta dergisi gibi o da artık unutulmazlarımız arasında olacak. keşke yayınını sürdürebilse...
belge şöyle:
Sayın Savcım,
Kuşaklar boyu TSK'ya hizmet etmiş bir aileye sahip olmaktan onur duyan bir subayım. Son dönemde TSK'nın tarihinde hiç olmadığı kadar itibar kaybına uğraması, beni ve benim gibi vatanını ve milletini seven birçok silah arkadaşımı son derece rahatsız etmiştir. Dosta güven, düşmana korku vermiş ordumuzun kendi milleti nazarında güven kaybediyor olması çok acı bir durumdur. Kendi milletine karşı psikolojik harekât yapan, toplumu bölen ve toplumun değerlerini karşısına alan bir TSK'nın hayal edilmesi mümkün olmadığı nasıl bir gerçekse, TSK'nın tamamının böyle olmadığı da gerçektir.
Cunta oluşumunda görev aldım
Maalesef önceleri doğru ve gerekli olduğuna inandığım ancak şu an içinde bulunmaktan büyük pişmanlık duyduğum, sadece 3. dünya ülkelerine özgü bir şekilde kendi vatandaşına "psikolojik harekât" uygulayan ve bunun adına da "bilgilendirme faaliyeti" şeklinde masum ve haklı görünen bir maske uyduran bir cunta oluşumunda birçok arkadaşımla birlikte görev aldım. Bu oluşum ilk başta gayet haklı gerekçelerle kurulan ve gerçek görevi düşmana karşı psikolojik harekat uygulamak olan Psikolojik Harekât Daire Başkanlığı'nı kendine maşa olarak kullanıyordu.
Bu güzide kurumun imkan ve kabiliyetlerinden yararlanılarak devletin vali, kaymakam, savcı, hâkim gibi önemli kadrolarında görevli personeli de dahil olmak üzere insanlarımız haklarında oluşturulan "Bilgi Fişi" adı verilen belgelerle tek tek fişlendi. Cunta yapılanmasının organize ettiği yasal dayanağı bulunmayan faaliyetlerin kamuoyuna yansıması sonucu bu kurumumuz yıprandı, adı "Bilgi Destek Harekât Daire Başkanlığı" olarak değiştirilmek zorunda kalındı ve görev alanı daraltıldı. Hali hazırda devam eden cunta faaliyetleri neticesinde, son olarak toplam sayısı dört olan ve muharebede Ege Ordusu Komutanlığı dahil tüm Ordu komutanlıklarını destekleyecek olan Bilgi Destek Taburlarının sayısı 1'e düşürülerek asli görevini yapamayacak hale getirildi. Geriye kalan son taburda görevli bazı personel halen asli görevlerine yönelik çalışmaları bir kenara bırakarak cunta örgütlenmesinden aldıkları örtülü ve yasadışı görevleri yürütmeye devam etmektedir. Yukarıda ifade ettiğim TSK içerisindeki "ülke yönetimine el koyma heveslileri, yani "darbe taraftarları", başka bir ifadeyle "Cunta Örgütlenmesi"; yıllardır işgal ettiği makamlarla, kilit pozisyonlar ve sivil uzantılarıyla ülkenin gündemini elinde tutmuş ve faaliyetlerini kamuoyuna "Tüm TSK'nın ortak görüşü" gibi göstermiş ve göstermeye de devam etmektedir.
Gerçeği bilen sindiriliyor
Cunta örgütlenmesi ve faaliyetlerinden haberdar ve rahatsız olan benim gibi personel gerçekleri anlatmak için zemin bulamamakta ve sesini duyuramamaktadır. "Biz silah arkadaşıyız", "Ortak düşmanlar", "Biz bir aileyiz", "TSK'yı yıpratmak istiyorlar" gibi temaları kullanarak sözde "korumacı bir yaklaşımla" hedef saptırmaya çalışıyorlar.
Bu "sözde korumacı yaklaşım"la birlikte, gerçekleri bilen ve duyurmak isteyen personel de "korkutma ve sindirme" faaliyetleri ile susturulmaktadır. Bu şekilde birçok olay karşısında "kol kırılır yen içinde kalır" mantığı yürütülmektedir. Cuntanın pisliklerini içerde gizlemek durumunda kalan TSK'nın itibarı ise sürekli zedelenmeye devam etmektedir.
Dört kurmay albay
Ayrıca; 2007 yılı Eylül ayında dönemin Genelkurmay 2'nci Başkanı Org. ERGiN SAYGUN'un emri gereği, üniversiteden bir kısım akademisyen ve CHP yönetiminden bazı politikacıların desteği ile dönemin Genelkurmay Harekât Başkanı Korg. H. Nusret TAŞDELER'in himayesinde Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nda şube müdürü olarak görevli kurmay albaylar Dursun ÇiÇEK, Sedat ÖZÜER, ilker Ziya GÖKTAŞ ve Fuat SELVi tarafından kamuoyunu yönlendirme maksatlı çeşitli belgeler hazırlandığına tanık oldum. Yukarıda isimleri geçen şahıslar, görev alanlarının dışındaki birçok konuyla ilgili olarak hiçbir hukuki dayanağı olmaksızın çeşitli faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bu konuda örnek olması bakımından bahse konu cunta tarafından hazırlanmış bir çalışma EK-B'de sunulmuştur. EK-B'nin altında imza bulunmamasının sebebi evrağın elektronik ortamda gönderilmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
Asıl amaç Eylem Planı'nda
Toplumun genelinde bilinen ve dedikodu şeklinde kulaktan kulağa yayılan TSK ile ilgili birçok konuyu (PKK'ya yardım, uyuşturucu, fişleme, suikast, örtülü operasyonlar vb.) olayların olduğu bölgelerde görev yapanlar, medya aracılığıyla öğrendi. Ancak medyanın bilmediklerini ben ve benim gibi Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı bünyesinde görev yapan arkadaşlar, yani bu faaliyetleri bizzat planlayan ve icra eden kişiler çok yakından biliyoruz. Bilgi destek personeli olarak bizzat olayların içerisinde (Aktütün'de, Dağlıca'da, Poyrazköy'de, Çukurca'da ve daha birçok yerde) olduğumuz için gerçekler tüm çıplaklığıyla bilinmektedir.
Ayrıca, askeri okullarda başlayıp karargah, birlik ve lojmanlarda her anı bir arada geçen, tatillerini bile beraber yapan bizler birbirimizi çok iyi tanıyoruz.
Özellikle ülke gündemini uzun süre meşgul eden ve devletin kurumlarını birbirine düşüren son "irticayla Mücadele Eylem Planı"na bakıldığında; her olayda oldu gibi bu olayda da cuntanın kendi bekası için ülkemizin tüm değerlerini paramparça etmeye çalıştığı görülmektedir.
Plan'ın aslını dosyadan aldım
TSK'da psikolojik harekât birimlerinin kuruluş safhasından bu yana aktif bir şekilde görev alan ve 2009 yılı genel atamalarına kadar Genelkurmay Bilgi Destek Okul Komutanlığı'nda görev yapan Hv. Öğ. Bnb. Hicri DiNÇEROL bahse konu belge hakkında; "Bu belgeyi biz hazırlamıştık, nasıl sızdı anlayamadım?" demiştir. Bu ifade, Hv. Öğ. Bnb. Hicri DiNÇEROL'un da cuntanın bir elamanı olduğunun ve söz konusu cuntanın faaliyetlerinin irticayla Mücadele Eylem Planıyla sınırlı kalmadığının açık bir göstergesidir.
Sayın Savcım, "irticayla Mücadele Eylem Planı" basında yer alır almaz, erken davranarak söz konusu evrakın aslını gizlice dosyalandığı klasörden aldım. Belgenin aslının yerinde olmadığı anlaşılınca önce bir kriz yaşandı. Ancak daha sonra belgenin ele geçmesinden korkan bir cunta mensubu tarafından imha edildiği görüşü benimsendi. Nitekim Org. ilker BAŞBUĞ, belge hakkındaki basın açıklamasını aslının imha edildiğine kanaat getirdikten sonra yaptı.
Mensubu bulunduğum TSK'ya uzun yıllar hizmet etmiş bir subay olarak bir hizmetim daha olsun istiyorum. Özverili çalışmalarınıza katkıda bulunmak adına EK-A'da yer alan bu belgeyi size göndermeyi vatanım ve milettim adına bir vazife biliyorum.
Emir Hasan Iğsız'dan
Söz konusu gayri hukuki çalışmalar, TSK içerisindeki cunta yapılanmasının kilit isimlerinden olan Org. Hasan IĞSIZ'ın Genelkurmay 2'nci Başkanlığı döneminde hız kazanarak devam etmiştir. Org. Hasan IĞSIZ'ın doğrudan netice alınabilecek bir eylem planı hazırlanması konusunda verdiği direktif gereği, Korg. Mehmet ERÖZ ve Tümg. Mustafa BAKICI'nın da katkılarıyla gerekli çalışmalar başlatılmış ve söz konusu eylem planı Kur. Alb. Dursun ÇiÇEK tarafından hazırlanmıştır.
Albay nezaret etti
irticayla Mücadele Eylem Planı'nın basında yer almasını müteakip, belgenin hazırlanmasında kullanılan tüm bilgisayarlar temizlenmiş ve ilgili evraklar imha edilerek, kamuoyuna Genelkurmay Başkanlığı tarafından böyle bir çalışmanın olmadığı yönünde bir açıklama yapılmıştır. imha süreci bizzat Org. Ergin SAYGUN'un Özel Sekreteri Kur. Alb. Uğur BERKSUN tarafından takip edilmiş, kendisi Bilgi Sistemleri işletme Şubesi'ne giderek söz konusu eylem planını hazırlanmasında kullanılan 30709, 33746, 40077, 27238, 27229 ve 16693 BiM numaralı bilgisayarların hard disklerinin geri getirilemeyecek şekilde silinmesine nezaret etmiştir. Bu işlemde Alb. Şükrü KISADERE, Ütğm. Erhan SAKALLI, Ütğm. Kazım BOZKURT, Bçvş. Mustafa URHAN ve Svl. Me. Rıfat SÜLÜK görev almışlardır.
Prosedür işletilmedi
Sayın Savcım, böyle bir olay vuku bulduğunda, normal şartlar altında uygulanması gereken prosedür şudur: Olayın öğrenildiği anda iKK ve Güvenlik Daire personeli idari tahkikat için çağırılır. Bilgi Destek Daire'ye gidilir. Daire personelinden hiç kimsenin içeriye girmesine müsaade edilmez. Daire personeli tek tek çağırılarak dairedeki tüm dolaplar aranır. ilgili veya ilgisiz tüm bilgisayarlara el konulur. Genelkurmay Askerî Savcıları eşzamanlı olarak şüphelilerin evlerine giderek arama ve el koyma işlemi yapar. Elde edilen deliller ışığında dava açılmasına, veya açılmamasına karar verir. Örneğin, geçen yıl Ankara'da bilgi güvenliği ihlali şüphesiyle, ivedilikle mahkeme kararı çıkartılmış, Çiğil Tepe Lojmanları'nda 40 yakın eve baskın yapılarak, askeri savcılar tarafından arama yapılmış, bazı bilgisayar ve dokümanlara el konulmuş ve olayla ilgili bir şahıs gözaltına alınmıştır. Yine bu yılın mayıs ayı sonlarında benzer bir durumdan dolayı özel kuvvetler komutanlığından bir grup personelin evi, işyeri arabaları gece yarısı, yukarıdaki olaya benzer şekilde hız ve kararlılıkla alınarak, gözaltına alınanlar olmuştur.
Genelkurmay sabaha karşı 04.30'da öğrendi
Sayın Savcım, irticayla Mücadele Eylem Planı'nın medyaya yansımasından sonra Genelkurmay Karargâhı'nda, yaşanan diğer gelişmeleri özetlemek istiyorum.
1) Genelkurmay Bakanlığı olaydan, söz konusu belgenin medyaya yansıdığı gün sabah saat 04:30 itibariyle Genelkurmay iletişim Daire Başkanlığı vasıtasıyla haberdar olmuştur.
2) iKK ve Güvenlik Daire Başkanı Tümg. M. Mutlu ARIKAN ve beraberindeki bir Bnb. olayın olduğu sabah olayı incelemek üzere bilgi destek daire başkanlığına geldiklerinde, bilgi destek daire başkanlığında görevli Alb. ÇiÇEK'in haricindeki diğer iki şube müdürünün mesai başlangıcından önce Dz. P. Kur. Kd. Alb. Dursun ÇiÇEK'in Şubesi'nde bilgi ve belge temizliği yaptıklarına şahit olmuşlardır.
3) Aynı gün mesai başlangıcında Alb. Dursun ÇiÇEK'e Tümg. M.Mutlu ARIKAN tarafından "Bunu siz mi hazırladınız?" diye sorulmuştur. Alb. ÇiÇEK, panik içinde inkâr ederek "Bunu biz yapmadık, bizim dairenin işi değil" deyince Tümg. ARIKAN "Sen onu bırak, ben sana bu şekilde hazırlanan yüzlerce belge gösteririm, sen bana bu belgenin nereden sızdığını söyle!" diyerek tepki göstermiştir.
4) Bu olay anında hiçbir mahkeme kararı alınmamıştır. Hiçbir gözaltı gerçekleşmemiştir ve hiçbir ifadeye başvurulmamıştır. Belgeyi tesbite yönelik ciddi hiçbir araştırma yapılmamış, gayrı ciddi bir şekilde davranılmıştır.
Bilgisayarlar özel programla silindi
5) Sivil savcılığın olaya el koyulması hususu gündeme gelince, Alb. ÇiÇEK'in bilgisayarı, ilgili şubedeki bütün bilgisayarlar ve ilgili server (Anabilgisayar) dahil her şey alınmıştır. Alınan tüm bilgisayarlar özel programlarla 35 kez geri getirilemeyecek şekilde silinmiştir. Bu işlemler 19-20-21 Haziran 2009 tarihlerinde cuma, cumartesi ve pazar günü gizli bir şekilde gerçekleşmiştir. Silinen bilgisayarların Genelkurmay MEBS Başkanlığı'nda kayıtlı numaraları: 41440, 34218, 24187, 20245, 24159, 27861, 34331, 24251, 24040, 38534, 29595, 24551, 29653, 24532, 39198, 13924, 13920, 16118, 16110, 539337, 121561, 224259, 321609, 421624, 41510, 29816, 24045, 34359, 41520, 24362, 41401, 24749, 38537, 24242'dir. Bilgisayarlar ve hard diskleri savcılığa tüm temizleme işlemlerinden geçirildikten sonra gönderilmiştir. Daha sonra bu bilgisayarlar başka birimlere kaydırılmıştır.
6) Alb. ÇiÇEK'in ve ilgili şubenin bilgisayarlarını inceleme ve temizleme işleminde Genelkurmay MEBS Başkanlığı'nda görevli Ütğm. Fatih KARACAER ve Deniz Kuvvetleri MEBS Başkanlığı'nda görevli Ütğm. Berrin ŞAHiN, (Gnkur. As. Sav. Yrd. As. Hak. Yzb. Volkan ŞAHiN'in eşi) görev almıştır.
Yavuz hırsız misali arama
7) Alb. ÇiÇEK'in evinin aranma işlemi belgenin basında yer almasından beş gün sonra göstermelik bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Genelkurmay Askeri Savcı Yardımcısı As.Hak. Yzb. i. Volkan ŞAHiN aramaya ciddiyet kazandırmak için evde tam 5-6 saat vakit harcamış, hiçbir arama yapmamış ve bir şey bulmadan dönmüştür. Yavuz hırsız misali Sayın Askeri Savcımız, Bilgi Destek Daire Başkanlığı'na geldiğinde "Biz personelimizi böyle koruruz" diyerek tavrını açık bir şekilde ortaya koymuştur.
8) Aynı şekilde Genelkurmay Karargâhı'ndaki tüm kâğıt imha makineleri biraraya toplanarak, hukuki açıdan sıkıntı oluşturacak kırk torbaya yakın evrak (kağıt parçaları!) makinelerde kırpılarak ve akabinde yakılarak deliller yok edilmiştir. Bahse konu işlemlerde görev alan erbaş ve erler de dahil olmak üzere tüm personel uygun (!) bir şekilde uyarılmışlardır. Evrak imhasında görev alan erbaş ve erlere ait isim listesi EK-Ç'de sunulmuştur.
9) Albay Dursun Çiçek ve ekibinin hazırladığı "irticayla Mücadele Eylem Planı" belgesinin TSK'ya ait olmadığını raporlamak ve belgenin yazım teknikleri açısından sahte olduğunu ispata yönelik; Bilgi Destek Harekâtı ve Gayri Nizami Harp Teknikleri hakkında deneyimli, akademik eğitim ve karar tecrübesine sahip bir personelin başkanlığında bilirkişi heyeti oluşturulmuş ve kamuoyunun, belgenin sahte olduğunu algılamasına yönelik, göstermelik bir rapor hazırlanmıştır. Ancak gerçek, bilirkişi heyetinin dediği gibi değildir. Gnkur. ist. Bşk'lığında olduğu gibi Gnkur. Bilgi Destek Daire Başkanlığı'ndaki mevcut uygulamada; özel içeriği bulunan evrakların (Hükümet, irtica, Şahıslar, STÖ vb...hukuki açıdan sıkıntılı evraklar) üzerinde TSK'ya ait olduğunu gösterir hiçbir ibare bulunmaz;
a. Değişik yazı fontları ve puntoları kullanılır,
b. Kapak yazısı ile eki biraraya getirildiğinde kapakla ekin bir birinden devamı olduğunu gösterir hiçbir ifade bulunmaz,
c. Özel içerikli eklerin üzerine gizlilik derecesi, imza bloğu, kontrol güvenlik numarası, evrak numarası gibi TSK'ya ait ibareler yer almaz,
(Gnkur. Başkanlığı'nın MiT ve EGM'den şahıslar (sivil) hakkında yapılan yazışmalarda bu görülebilir.)
ç. Bilgi notları saklanırken kapağı ayrı bir yerde, bilgi notu ayrı bir yerde saklanır. Böylece bilgi notu TSK'ya ait olmayan bir yazıymış gibi görülebilmektedir.
d. Bilgi notunun hangi kapağa ait olduğunun belirlenmesi ise tarih, saat grubu, bilgi notu ve kapağına aynı numaranın verilmesi gibi yöntemlerle yapılmaktadır.
e. Buradan da anlaşılıyor ki andıç, eylem planı, bilgi notu gibi çalışmalarda herkes kendine göre bir usul ve tarz belirleyebiliyor.
Sızmayı önleme tedbirleri
10) irticayla Mücadele Eylem Planı'nın sızmasından hemen sonra, benzer belgelerin sızmasını önlemek üzere, özellikle Alb. Dursun ÇiÇEK'in (E.) Org. Horşit TOLON'a gönderdiği iletinin basında yer almasını müteakip, bilgi güvenliği konusunda Gnkur. II'inci Bşk. Org. Hasan Iğsız imzasıyla Gnkur. Başkanlığı'nın 24 Haziran 2009 tarihli, iSTH: 2240-57172-09/iKK ve Güv. D. Bil. Güv. Ş. sayılı ve "Bilgi Güvenliği Tedbirleri" konulu bir emir yayınlanmıştır. Bu emirde;
a. Evraklara güvenlik kontrol numaraları üç defa basılacaktır. Birincisi konu ve evrak numarasına gelecek, ikincisi metne, üçüncüsü ise imza bloğu ve imza üzerine gelecek şekilde olacak.
b. Bilgisayar ortamındaki yazışmalarda kesinlikle yazı bittikten sonra arz ederim, ad soyad, görev gibi ifadeler olmayacak.
c. Hiçbir evrakta ıslak imza taranarak bilgisayara yüklenmeyecek, elektronik imzalı olarak gönderilecek.
ç. internette elektronik postalarda isim kullanılmayacak.
d. Karargâhlardaki internet bilgisayarları ve dizüstü bilgisayarlar sınırlandırılacak gibi ifadeler yer almıştır.
Belge TSK'yı zor durumda bıraktı
(...) Bu emirden de anlaşılıyor ki bu belgenin ortaya çıkması TSK'yı çok zor durumda bırakmış, bu tür olayların tekerrür etmemesi için gerekli önlemlerin alınması istenmiştir.
Sayın Savcım, beni bu çalışmaya sevk eden gerekçe Alb. ÇiÇEK ve ekibinin hazırladığı "irticayla Mücadele Eylem Planı"nın ele geçirilmesi ile başlayan süreçte Genelkurmay'ın, "Belgenin TSK'yı yıpratmak adına hazırlanmış olduğu" ön kabulü ile belgenin sahteliğini ispatlama çabaları olmuştur.
Burada onur kırıcı olan şey Sayın Genelkurmay Başkanımızın medyanın karşısına çıkıp kamuoyunda kafaları karıştıran hususlara cevap vermekten ziyade, kendini savunma refleksiyle "Belgenin aslını bulabilecek" olmasına rağmen alaycı bir üslupla "Bu bir kâğıt parçasıdır" demesidir. Ayrıca yargıyı hiçe sayarak ve emir verici bir tavırla, "Bu belgenin gerçekliğini değil, kimin yaptığının bulunmasını istiyorum" ifadesidir.
Dursun Çiçek himaye gördü
Sayın Savcım, bir cunta ekibinin yapmış olduğu illegal bir çalışma nedeniyle yıllardır görevini layıkıyla yerine getiren personel, yerinden edilerek suçlu muamelesine tabi tutulmuş ve çeşitli yerlere sürülmüştür. Ama asıl suçlu olan Dz. P. Kur. Alb. Dursun ÇiÇEK, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı'nda Daire Başkanlığı makamına atandırılarak himaye görmüştür. Aynı şekilde Tuğg. Mustafa BAKICI, Tümgeneralliğe terfi ettirilmiştir. Korg. Mehmet ERÖZ konumunu korurken, Org. Hasan IĞSIZ 1'nci Ordu Komutanlığı makamıyla ödüllendirilmiştir. Olayın failleri yerine yıllardır Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nın gerçek emekçileri olan subay, astsubay ve sivil memurlar suçlu muamelesi görerek karargâh dışında çeşitli yerlere sürülmüştür. Burada asıl konu Albay Dursun ÇiÇEK değildir. Dursun ÇiÇEK zavallı bir adamdır. Asıl önemli olan bu Albay'ın bulunduğu konumdur.
O andıç da savcıda
Sayın Savcım, Albay Dursun ÇiÇEK tarafından hazırlanan ve çeşitli Sivil Toplum Örgütleri (STÖ)'nin fişlenmesini içeren andıç, 7 Nisan 2008 tarihinde Taraf gazetesinde yayımlanmıştır. Taraf gazetesinin konuyu haber yapmasından sonra Genelkurmay Başkanlığı soruşturma başlatmıştır. Soruşturma sonucunda hazırlanan bilgi notu EK-C'de sunulmuştur. Bu bilgi notunda andıç çalışmasının Genelkurmay Başkanlığı'nın emri ile 29 Temmuz 2004 tarihinde başlatıldığı, Nisan 2006'da ilgili makamlara arz edildiği ifade edilmektedir. Yani Genelkurmay Başkanlığı adı geçen andıçın varlığını kesin bir şekilde kabul etmektedir. Bu rapor neticesinde Alb. ÇiÇEK hakkında herhangi bir işlem yapılmamıştır.
Tanıklık yapmaya hazırım
Sayın Savcım, cunta, şimdiye kadar "Kendi hukuku" dışında bir hukuk tanımadı. Şimdi sizin gibi adaleti tesis edecek ve gerçek hukukun üstünlüğünü ortaya koyacak "cesur" savcılarımızın nefeslerini ensesinde hissedince yaptıkları kirli işlerin üzerini kapatmak için her türlü gayrı ahlaki yola başvuruyorlar. Gerçeklerin üzerini örtmeye çalışıyorlar.
Sayın Savcım, bu ülkenin insanları gayretlerinizi takdirle karşılamaktadırlar. Her türlü fedakarlığı ortaya koyarak çalıştığınızı biliyorlar.
Sayın Savcım, tanık olarak çağırmanız durumunda da gelmeye hazırım.
cumhuriyetin savcılarının söz konusu cuntayı çözmeye başladığını görmekten mutlu ve umutluyum.
ortaya çıkmasıyla türk ordusu içindeki fethullahçı yapılanmanın ne kadar vahim boyutlara ulaştığının göstergesidir. ulan bu ülkenin anayasasındaki 6 temel ilkeden biri laiklik. bu alttan oyuluyorsa ordu tabi ki mücadele edecek. irtica ile mücadele ne zamandan beri suç oldu.
nisan 2009'da deniz piyade kurmay kıdemli albay dursun çiçek tarafından hazırlanan plan.
içeriği:
ergenekon soruşturmasından duyulan rahatsızlık açık bir şekilde dile getiriliyor. "ergenekon davasının gündemi değiştiriliyor havası oluşmadan" eylemler yapılması isteniyor, ergenekon kapsamında tutuklunan muvazzaf ve emekli askerlerin irtica ile mücadele ettikleri için cezaevine kondukları yönünde haberlerin ön plana çıkarılması hedefleniyor.
ergenekon soruşturmasında tutuklanan eski asker avukat serdar öztürk'ün bürosunda ele geçirilen genelkurmay'a ait yeni plan, tutanaklara geçti ve ergenekon üçüncü iddianamesine girmesi bekleniyor. öztürk, aynı zamanda yine ergenekon kapsamında tutuklanan özel kuvvetler'den emekli albay levent göktaş'ın avukatlığını yapıyordu.
planın yazıldığı genel kurmay harekat başkanlığı 3. bilgi destek şube müdürlüğü, psikolojik harp dairesi'nin yeni adı. genelkurmay adına yapılan planlamalar artık buradan yürütülüyor.
ergenekon soruşturmasında tutuklanan eski asker avukat serdar öztürk'ün bürosunda ele geçirilen genelkurmay'a ait yeni plan, tutanaklara geçti ve ergenekon üçüncü iddianamesine girmesi bekleniyor. öztürk, aynı zamanda yine ergenekon kapsamında tutuklanan özel kuvvetler'den emekli albay levent göktaş'ın avukatlığını yapıyordu.
dört sayfadan oluşan "irticayla mücadele eylem planı"nın "durum" başlıklı bölümünde ergenekon soruşturması eleştiriliyor: "irticai gruplar tarafından tsk başta olmak üzere devletin resmi kurumlarını yıpratmak üzere yoğun faaliyetler yürütülmekte, ergenekon adı altında tsk'ya büyük emekleri geçmiş, emekli ve muvazzaf askeri personele yersiz ithamlarda bulunularak lekelenmeye çalışılmaktadır."
planın, "düşman unsurlar" bölümünde ise tsk'nın yıpratılarak "dini esaslara dayalı bir rejim"in hedeflendiği ileri sürülüyor:
- atatürk ilke ve inkılapları'nı ortadan kaldırarak, laik, demokratik, sosyal hukuk devletini yıkmak ve yerine dini esaslara dayalı bir rejim kurma hedeflerini engelleyecek tek kurum olarak tsk'yı görmekte.
- elde ettikleri tsk'yı yıpratıcı bilgi ve belgeleri kendilerine müzahir medya organları kanalıyla yayınlamakta.
- halkın yoğun ilgi gösterdiği birlik ve beraberlik mitinglerini ergenekon tarafından maksatlı olarak planlanmış gibi göstermekte.
- tsk'nın ergenekon çatısı altında, başta pkk terör örgütü olmak üzere çeşitli terör örgütleriyle işbirliği yaptığını iddia etmekte.
- üst düzey komutanlar hakkında yahudi, ermeni, sabetaycı vb. oldukları şeklinde asılsız haberler yapılmakta.
- kamuoyuna meşgul etmek ve bilgi kirliliği yaratmak üzere tsk personeline ait olduklarını iddia ettikleri ses ve görüntü kayıtlarını yayınlamaktadırlar.
albay çiçek'in hazırladığı planda, irticaya karşı kullanılanacak "dost unsurlar"a da yer veriliyor. işte o 'dostlar':
- basın ve yayın organları kanalıyla irticai grupların iç yüzünü gösteren propaganda çalışmaları planlı bir şekilde yürütülmekte.
- tsk personeli ve ailelerine yönelik bilgilendirme faaliyetleri icra edilmekte.
- tsk içerisine sızıdırıldığı değerlendirilen personel ve aileleri ile bunların irtibatta olabilecekleri kişiler takip ve kontrol altına alınmakta
- bilgisayar ve doküman güvenliği konusunda tedbirler artırılmaktadır.
"medya faaliyetleri" bölümünde ise ergenekon operasyonuna atıf yapılarak, tsk mensuplarının "masum" olduğu yönünde haberler yaptırılması isteniyor:
- iskender evrenesoğlu, ömer öngüt gibi hazırda beklettiğimiz elemanlara medyatik eylemler ve söylemler yaptırılacak ve bu kişiler fg'ciler başta olmak üzere diğer irticai gruplarla özdeşleştirilerek, kamuoyunun tüm bu gruplar arasında benzerlik kurması sağlanacaktır.
- yakalanan veya çözülen tsk personelinin bizim belirlediğimiz temalar doğrultusunda beyanda bulunmaları ve bu açıklamaların basında geniş yer bulması sağlanacaktır.
- ergenekon kapsamında tutuklanan tsk personelinin masum olduğu, irticayla etkin şekilde mücadele ettikleri için üzerlerine iftira atıldığı şeklinde haberler yaptırılacaktır. - nurettin veren gibi isimlerin tv programlarında fg grubu hakkında bizim istediğimiz temalar doğrultusunda açıklamalar yapmaları sağlanacaktır.
- kurdoğlu cemaati vb. diğer cemaatlere mensup tsk personelinin tsk ile ilişkileri kesilirken fg grubuna mensup oldukları için atıldıkları şeklinde haberler yaptırılarak, kamuoyunda fg grubunun büyük yara aldığının düşünülmesi sağlanacaktır.
- pkk terör örgütünün doğu ve güneydoğu anadolu bölgeleri ile irak'ın kuzeyinde bulunan fg'cilere ait okul, dershane ve yurtlara eylem yapmıyor olmasının iki örgüt arasında bağ olduğu ve anlaştıklarının açık bir göstergesi olduğu yönünde haberler yaptırılacaktır.
- vatandaşlar tarafından yoğun olarak izlenen ve gündemdeki olaylar hakkında kamuoyunu yanlış yönlendiren, "kurtlar vadisi, kollama ve tek türkiye" benzeri diziler hakkında olumsuz haberler yaptırılarak söz konusu dizilerin güvenilirliğinin yitirilmesi sağlanacaktır.
- milli eğitim bakanlığı'na bağlı okul öğrencilerine ait ibadet, görüntü ve haberlerinin medyada yoğun olarak yer alması sağlanarak, milli eğitim bakanı kamuoyu nezdinde yıpratılacaktır.
- akp mensuplarının ülkemizde ekonomik krizin etkisinin ciddi olarak hissedildiği bir dönemde, lüks yaşamlarından taviz vermedikleri yönünde haberler yaptırılarak, bu durumun hem "islam anlayışıyla çeliştiği" hem de uygulamaya çalıştıkları "halk adamı" yaklaşımlarının gerçeği yansıtmadığı konusunda kamuoyu bilgilendirilecektir.
- ermenistan ve yunanistan ile ilgili kamuoyunda tepki uyandıracak haberler sürekli gündemde tutularak milliyetçi partilerin tabanının genişletilmesi sağlanacaktır.
bütün bunlardan "vazife" çıkarılması gerektiği belirtilen planda, "irticai oluşumların iç yüzünü göstererek bu konudaki tereddütlere son vermek ve söz konusu örgütlere olan kamuoyu desteğini ortadan kaldırmak. ergenekon kapsamında yapılan yıpratıcı kampanyaların etkisini azaltmak, tsk'ya yönelik olarak yapılan olumsuz propagandalara son vermektir" deniyor.
ardından ise planın "icra" bölümü geliyor ve şu ifadeler kullanılıyor: "laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir islam devleti kurma hayalinde bulunan akp hükümeti ve ona destek veren çeşitli gruplar ile fettullah gülen grubu başta olmak üzere radikal dini oluşumlar hakkındaki gerçekleri gün yüzüne çıkarmak, kamuoyunu desteğini kırmak ve faaliyetlerine son vermek üzere bilgi destek faaliyetleri icra edilecektir."
- akp mensubu kilit haberleşmeciler tarafından kamuoyuna çelişkili açıklamalar yaptırılarak, akp içerisinde ciddi anlamda anlaşmazlık ve bölünmeler yaşanıyormuş şeklinde algılanması sağlanacaktır.
plana göre, faaliyetlerin birbiriyle senkronize şekilde üç bölümde halinde hayata geçirilmesi isteniyor. "planlama ve genel faaliyetler" bölümünde yapılması istenenler şöyle sıralanıyor:
- icra edilen propagandalarda dine karşı olunmadığı teması işlenecektir.
- izleyici veya dinleyici kitlesi fazla olana radyo, televizyon programlarına farklı bir kimlikle, canlı yayın esnasında, telefonla bağlanılarak; fg'ci maskesi altında konuşmalar yapılarak tahrik olmuş bir fg'ci gibi,"evet kardeşim, bizimle uğraşan herkes ergenekoncudur. onlarla uğraşmak bizim boynumuzun borcudur. bizimle uğraşmaya kimsenin gücü yetmez" şeklinde açıklamalar yapması sağlanacaktır.
planın sonunda ise "kara propaganda faaliyetleri"ne yer veriliyor. işte o bölüm:
- son dönemde geniş yankı bulan ses kayıtları konusunda bilgi kirliliği yaratmak üzere irticacılar tarafından yayınlanmış gibi gösterilecek, ama dinleyenlerin bizi haklı bulacağı tarzda ses kayıtları düzenlenecektir.
- çeşitli bilgi ve belgelerle ilgili ortaya yem atılarak yakalanan personel hangi gruba ait olursa olsun fg'ci oldukları şeklinde ifade vermeleri sağlanacak ve bahse konu personelin adı basında duyulduktan sonra ahlaki açıdan olumsuzlukları ile ilgili haberler yaptırılacaktır.
- yukarıda açıklanan şekildeki personelin, sıradan dahi olsa arkadaş çevresindeki en olumsuz kişi onların en yakın arkadaşı gibi gösterilerek, fg'cilerin iç yüzüymüş gibi düşünülmesi sağlanacaktır.
- ihbara dayalı ev baskınları yaptırılarak, buralarda silah ve mühimmatın yanı sıra, fg'ciler ile irtibat kurulması istenen oluşumlara ( yahudilik, cia, mossad, moon tarikatı, humeyni vb. ) ait objelerin aynı ortamda bulunması sağlanacaktır.
- ev baskınları kapsamında alevi düşmanlığını körükleyici bilgi ve belgelerin bu evlerde bulunması sağlanacaktır.
-- kurdoğlu cemaati vb. diğer cemaatlere mensup tsk personelinin tsk ile ilişkileri kesilirken fg grubuna mensup oldukları için atıldıkları şeklinde haberler yaptırılarak, kamuoyunda fg grubunun büyük yara aldığının düşünülmesi sağlanacaktır.
"fettullah gülen -fg-'ciler gemi azıya aldılar, doğrudan tsk'ya saldırıyorlar" teması işlenecek, bu kapsamda muhafazakar vatandaşların bile "pes doğrusu biz de elhamdulillah müslüman'ız, ama fg'ciler resmen tsk'ya saldırmak için provakasyon yapıyorlar" dedirtecek çalışmalar yapılacaktır.
- sakıncalı/şüpheli kategorisindeki irticacı subay ve astsubayların irticai propaganda yaptıklarına dair ihbar çalışmaları yapılacak, müteakiben bu kişilerin ahlaki yönden olumsuzlukları ile ilgili haberler yaptırılacaktır.
- irticacı tsk personeline yapılan operasyon kapsamında tespit edilememiş diğer irticai tsk personeline yönelik korkutucu propaganda geliştirilerek, bu kişilerin hata yaparak tespit edilmeleri veya kendiliğinden çözülmeleri sağlanacaktır.
- askeri suç kapsamında yapılacak işık evleri baskınlarında, silahlı terör örgütü oluşturmak doğrultusunda; silah, mühimmat, plan vb. materyal bulunması sağlanarak, fg grubu "silahlı terör örgütü" "fettullahçı silahlı terör örgütü"(fstö) kapsamına aldırılacak ve soruşturmaları askeri yargı kapsamında yürütülecektir.
- ilımlı islam konusu özellikle vurgulanacak, fg'cilerin abd güdümünde hareket ettikleri ve islam'ın orjinalini bozmak istedikleri hususu yoğun olarak dile getirilecektir.
genelkurmay başkanlığı'nın, "irtica ile mücadele" adı altında yeni bir eylem planı hazırladığı ortaya çıktı. ergenekon soruşturmasında tutuklanan eski asker avukat serdar öztürk'ün bürosunda ele geçirilen genelkurmay'a ait yeni plan, tutanaklara geçti ve ergenekon üçüncü iddianamesine girmesi bekleniyor. öztürk, aynı zamanda yine ergenekon kapsamında tutuklanan özel kuvvetler'den emekli albay levent göktaş'ın avukatlığını yapıyordu.
planın sonunda ise "kara propaganda faaliyetleri"ne yer veriliyor. işte o bölüm:
- son dönemde geniş yankı bulan ses kayıtları konusunda bilgi kirliliği yaratmak üzere irticacılar tarafından yayınlanmış gibi gösterilecek, ama dinleyenlerin bizi haklı bulacağı tarzda ses kayıtları düzenlenecektir.
- çeşitli bilgi ve belgelerle ilgili ortaya yem atılarak yakalanan personel hangi gruba ait olursa olsun fg'ci oldukları şeklinde ifade vermeleri sağlanacak ve bahse konu personelin adı basında duyulduktan sonra ahlaki açıdan olumsuzlukları ile ilgili haberler yaptırılacaktır.
- yukarıda açıklanan şekildeki personelin, sıradan dahi olsa arkadaş çevresindeki en olumsuz kişi onların en yakın arkadaşı gibi gösterilerek, fg'cilerin iç yüzüymüş gibi düşünülmesi sağlanacaktır.
- ihbara dayalı ev baskınları yaptırılarak, buralarda silah ve mühimmatın yanı sıra, fg'ciler ile irtibat kurulması istenen oluşumlara ( yahudilik, cia, mossad, moon tarikatı, humeyni vb. ) ait objelerin aynı ortamda bulunması sağlanacaktır.
- ev baskınları kapsamında alevi düşmanlığını körükleyici bilgi ve belgelerin bu evlerde bulunması sağlanacaktır.
-- kurdoğlu cemaati vb. diğer cemaatlere mensup tsk personelinin tsk ile ilişkileri kesilirken fg grubuna mensup oldukları için atıldıkları şeklinde haberler yaptırılarak, kamuoyunda fg grubunun büyük yara aldığının düşünülmesi sağlanacaktır.
bu ülke için gerçek tehlike nedir ? bu ülke neden sürekli tehdit algılaması içindedir ?
gerçek tehlike iltica mı yoksa apoletlerini kuşandıktan sonra kendini halkının tanrısı zanneden , şaşmaz , yenilmez , yanılmaz askerlerin kendi halkına karşı açmakta beis görmediği psikolojik savaşmıdır.
ve bu savaşın gizli yardakçıları , hala militarizmin solumasından medet umanlar. göğüslerinde kepenkleri uzun zaman önce indirilmiş vicdanları, genelde cüzdanları içinde taşıdıkları yürekleri , dillerinde pelesenk olmuş değerleri önce ağızlarına sakız yaparak köşelerinde çiğneyip sonra postal altına hayasızsa serenler.
utanma , haya duygularını kaybeden sözde ahlakçılar. bu cumhuriyeti kuran iman gücünü bulduğu her fırsatta ve mümkünse fırsatını yaratarak hor gören aşşağılayan , sonra konjoktürel bir manevrayla ters köşeye yatarak , insanın bayağılaşma sınırlarının ne kadar genişletilebileceğini tecrübeyle sabitleyenler. kendi varlığını düşmanının varlığında yaşatabilenler. düşman her zayıflatıldığında piç gibi kalakalan güdük dünya görüşleri ile halkın aurasına sülük gibi yapışanlar.
bu ülke için gerçek tehlike irticayla mücadele eylem planları değildir , astlarının üzerine çökebildiği gibi halkının üzerine çökebileceğini zanneden paşa kuklası rütbelilerde değildir. bu ülke için gerçek tehlike, planları yazdıranlarla , planların hedef aldığı grupların hep aynı masanın kırıntıları olduğu gerçeğinin maalesef benim halkım tarafından bir türlü anlaşılamamasıdır.
bu toprakların tarihini reddedenler anlamasa da , bilip bilmemezlikten gelsede , bu toprakların tarihini unutturanlar çok iyi bilirler ki bu ülke dışarıdan değil ancak içeriden çökertilir. halka ceddini reddettiren , iman ettiği dininin kitabını mezarlıklara hapsettirip, insanları gülen gibi ipleri amerikadaki cemaatlerce çekilen sözde guruların peşine sürü katanlar çok iyi bilirler , bu ülke üzerinde ki binlerce yıllık emellerinin vaadlerine ancak bu şekilde ulaşabileceklerini .
kitap yüklü eşşeklere , hint kumaşı giymiş kütüklere tamah etmediği gün, bu halk kendini dahili ve harici bütün düşmanlarından kurtaracaktır.kuruluş mücadelesini 1923 te bitiren bu halk kurtuluş mücadelesine daha uzun yıllar devam etmek zorundadır.
akif'in dediği gibi
"geçmişten adam hisse kaparmış
ne masal şey
beşbin senelik kıssa yarım hisse mi verdi
tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar
hiç ibret alınsaydı tekerrürmü ederdi"
inanmak istemeyenlerin planı hazırlayan,hazırlama emrini veren ve hazırlatma emrini verenlerin tamamının he biz yaptık,pişmanda değiliz demeden inanmayacağı.sanki adli tıp ayırt edemiyormuş gibi imza makinasıyla yapmışlardır canıııım diyerek akıllara ziyan hallere düşen yurdum insanın hakikaten var olduğu ve üzerine konuştuğu plandır.
+gel çekirge bak sana ne anlatcam bugün..
-ne anlatcan usta?
+şu meşhur ıslak imzalı belgenin hikayesini.
-anlat usta, anlat da engin bilgilerinden feyzalıyım biraz.
+kes yalakalığı salak çekirge, dinle.. önceee kurumları yıpratmak için birileri tarafından üretilip servis edildi dendi
-evet usta biliyorum orasını,ki bende öyle düşünüyorum
+dinlemesini bil çekirge sonra karar verirsin.
-tamam ustacım devam et lütfen.
+dur aga bi araştırılsın bakalım ne çıkacak sonuç demedi kimse, yok yoook kesin hede hödöcüler hazırlayıp tsk ya bok atmaya çalışıyolar dendi.
-evet, sonra?
+sonra ana bi baktık belgenin hakikisi çıktı piyasaya.
-peki ne oldu?
+hede hödöcü bi yandaş subayyavşak subayibne subay diye haberler yapıldı, bakınız kanal d, bakınız star haber, bakınız ruhat mengi.
-ee sonra?
+sonrası çekirge, verin la şu belgeyi bi inceleyek mınakoyim dedi emniyet, aldı, etti eyledi, bi baktı belge gerçek...
-peki nerden bilelim doğru söylediklerini?
+kurumları yıpratma çekirge, adam ol adam, orası devletimimizin kurumu değil mi?
-doğru dedin ustacım..sonra?
+sonra postal yalakası bi cenah çıktı yalaaan yalan söylüyorsun kahhpe nidalarıyla boy göstermeye başladı holding medyasında,
-evet baya yayın yapıldı o aralar bende geç saatlere kadar izliyodum
+sen gece benden habersiz tv mi izliyodun çekirge!!!
-öhhö öhm şey usta...
+neyse cezanı bilahere veririm senin..neyse ne diyodum ben?
-yayın diyodun usta
+hah evet yayın, yayınlardan sonraverin la bide biz bakak dedi tübitak... tübitak da aldı baktı la oğlum bu belge gerçek mi ne kararı verdi.
-orasıda yalan söylüyodur belki usta.. olamazmı?
+ne demiştim ben sana çekirge?
-ne demiştin usta?
+kurumları yıpratma demedimmi?
-evet usta özür dilerim.
+herneyse, aynı cenah çıktı, tübitak da hede hödöcu gurubun elinde yaygarası kopardılar bu sefer.
-ee ?
+sonra durun bide ben bakim şu mınakoduğmun belgesine dedi adli tıp, aldı inceledi, ölçtü biçti, la olum mayyahmısınız belge gerçek aq kararı çıktı gene.
-yok artık!
+valla lan çekirge.
-onlarda hede hödöcü guruuuup diye efendisi ölmüş samurai gibi zırvaladılar mı gene?
+tabi tabi zırvalamaz olurlarmı hiç... bak bu arada seninde fikirlerinde biraz kıpraşma oldu gibi...
-aa evet bende farkettim. ee sonra usta?
+tabi her karardan sonra şu bahsettiğimiğiz cenah kızarıp bozarmaya, renkten renge girmeye, küplerin birinden inip birine binmeye devam ediyolar.
-e tabi zorlarına gidiyodur belgenin hababam gerçek çıkması.
+natürlich! içlerinden yalançı işbirlikçiler diye geçiriyolar. sonra noldu biliyomusun çekirge, belgeyi jandarma kriminal istedi.
-ananıskiii ee? kesin belge sahte demişlerdir.
+dur dinle bak, bizim tayfa sevinmeye başladı, hah asker incelesinde belgenin ne bok olduğu çıksın ortaya demeye başladılar.
-ne çıktı usta?
+jandarma da aldı belgeyi evirdi çevirdi baktı inceledi falan, mınıskim belge gerçekya la kararı verdi.
- vallaaa???!!!
+valla bak.. sürecin başından beri bülbül gibi şakıyanlar şimdi bokunu yemiş karga gibi düşünüp duruyolar, askerin bile gerçek dediği belgeyi biz kafadan kurumları yıpratma şeyisi dedik, ne bok dicez bundan sonra diye...
-harbi ne bok dicekler acaba usta?
+sen benle nebiçim konuşuyosun bok mok diye beyinsiz çekirge? adam yerine koyup bişeyler anlattık diye götün mü kalktı hemen?
-enneeaaa !!!
+kaçma gel ebeni skicem senin busefer ...