Ve birgün kadın sevilmenin yeni bir yolunu keşfetti; saçlarını taradı, bir ruj ve bir rimel ona bakıyordu, dayanamadı. Hiç beğenmediği o topukluyu desenli bir çorabın üzerinden altında minik bir etekle giydi; kendinden ayrıldı göğüsleri.
Yola çıktığında bu kadar göze alışkın olmadığından utandı önce, utandı ama masumiyet yerini tatlı kalp atışlarına bırakmıştı. O bakımlı saçlar savruluyordu sanki mıktanıts gibi bakış çekiyordu.
Hayaller tavan yapmaya başlamışken, hooop, bir şeyler tersti ama neydi, olsundu, hayat güzeldi..
En çok ilgi gösteren, yakışıklı, kültür sahibi ve vücudu zımba gibi bir vey seçildi ki artık seçim yapmak topukluların hakkıydı.
Şahane saatler ilerledikçe küfretmeye başladı topuklular; neden daha önce!....
Güzel bir gece kendini, kahvaltının yatağa geleceği sabaha bırakır sanarken topuklular; meğerse gecenin samimiyetsiz ayazında bir kaldırımda çoktan kırılmış.