edit: ironide zeka pırıltısı vardır, okuyan kişi ister istemez sorgular yazılanı, üzerine düşünür.
bu elemanın tek yaptığı küfür yemek, nickaltını şişirtmek.
hayatım boyunca severek kullandığım yazım ve konuşma üslubu (biçimi) ölene dek de kullanacağım anlaşılıp anlaşılmaması mesele değil. karşı taraf hakkında çok doğru tahliller yapmanıza olanak sağlıyor.
ironi: söylenen sözün tersini kastederek kişiyle veya olayla alay etmedir. **
ÖR: Annem bana * dediğinde oluşan ironinin hiçbir zaman farkına varamadı.
Radikal'in haberine göre yönetmenliğini Orhan Eskiköy ile Özgür Doğan'ın yaptığı, Urfa'nın Demirci Köyü'ne atanan Denizlili öğretmen Emre Aydın'ın, Kürt çocuklarla geçirdiği bir seneyi anlatan 'iki Dil Bir Bavul', sene boyunca çok sayıda ödül toplamıştı. Eskiköy ve Doğan; Adana'da Yılmaz Güney ve SiYAD ödüllerine, Saraybosna'da 'EDN Talent'a, Abu Dabi'de en iyi Ortadoğu belgeseli ödülüne, Antalya'da en iyi ilk film Altın Portakal'ına layık görülmüştü. Ama şüphesiz hiçbiri, ikiliyi son aldıkları ödül kadar şaşırtmadı. 'iki Dil Bir Bavul', son olarak Bayındırlık ve iskan Bakanlığı tarafından düzenlenen '1. ilk Yönetmen Uluslararası Film Festivali'nde 'en iyi müzik' ödülünü kazandı.
Plaket, yönetmenlere postalandı. Her şey iyi hoştu, ama ortada bir tuhaflık vardı; zira 'iki Dil Bir Bavul'da müzik kullanımı yok! Olanı biteni Özgür Doğan'dan dinliyoruz; "Aralık başında Bayındırlık Bakanlığı'ndan aradılar, bir festival düzenlediklerini söyleyip ve bizden jüriye sunmak üzere filmin DVD'sini istediler. Bir süre ses seda çıkmadı.
Daha sonra bakanlıktan bir sekreter aradı, 'Size bakanlıktan bir şey yollayacağız, adres verir misiniz?' dediler. Ödül plaketini gönderdiler, 'en iyi müzik ödülü' vermişler, filmimize. Filmimizde hiç müzik yok. Bakanlığı aradım, kimseye ulaşamadım. Çok şaşırdık. imkansızı başardık ve hiç müzik kullanmadan en iyi müzik ödülü aldık!" Şaka gibi!
belalı öğretmen adlı filmin, üzerine kurulduğu kavramdır.
--spoiler--
elbet problemleri vardır bu bağyan öğretmenin... vermiş olduğu ödevleri sırayla okuturken tahtada, ödevini okumakta olan esmer esas kahraman bayanımızın ağzından çıkan ironik sözcüğü öğretmeni kıl eder ve gerisi biraz kan, biraz bıçak ve bol gerilim dolu filmin neticesinde kız ironinin ne demek olduğunu öğrenir. korkmayın kızımız hala yaşıyor.
--spoiler--
tuhaf olansa, yıllaaar yıllaar önceki (199küsür yılındaki) bir filme dahi konu olan bu kavram o zaman öğrenilmediği gibi, şimdi de sözlüklerin varlığına rağmen inadına öğrenilmiyor. yoksa bu sözcüğe çok mu kıl olunuyor? yoksa çağrışım listemize alamadık mı? neden kalem sözcüğü bildiğimiz kalemi, kitap da kitabı çağrıştırırken; ironi sözüğü (sonundaki "i" harfi fazla gelecek olmasına rağmen) ingilizcedeki demir ve ütü sözcüklerini çağrıştırır herkezde? (bkz: cehalet) bu sözcüğü halka katmak için insanlara zorla sözlük okutmalıyız evet eveet!