birincisi, hayatımda izlediğim en iyi 3 filmden biri. yok, yeni izlemiş olmanın gazıyla söylemiyorum. ciddiyim. bunun ikincisini de göreceğiz fakat ilk filmler unutulmazdır.
şimdi. filmdeki efektler inanılmaz, kusursuzdu. baştan itibaren, tony stark'ın hayatına girmiş bulunmaktaydık. o curcuna, o kendini beğenmişlik, o piçlik. evine ilk girdiğimizde, "mnskyim bu ne laaaan?!" gibi bir tepki vermememiz olanaksız. jarvis'le, pepper'la ilk tanışma falan. hepsi güzeldi.
oyunculuklara gelelim. hepsini teker teker ele alacağım karakter olarak:
tony stark: .mına koyayım bu adamın. yolda görsem döverim o derece. sinirimden değil, o davranışları bana uygulasa tekme tokat döverdim. hahuhah. robert downey jr. ile bu tony stark kesinlikle özdeşleşmiş. tony stark'a bakınca r.d jr'yi, r.d jr'ye bakınca tony stark'ı görüyorum. bu yüzden eksiksiz, kusursuz, mükemmelin ötesinde bir karakter/oyuncu eşleşmesi.
pepper potts: Gwyneth Paltrow kesinlikle sağlam bir iş çıkarmış. bu kadını daha önce izledim mi bilmiyorum ama bana pepper potts'u hissettirdi gerçekten. bir dahaki filmde olması dileğiyle. ki olacakmış da zaten.
rhodey: ah rhodey ah. iyi çocuktur bu rhodey. tony'e uyar bazen, ama onun başlardaki sorumsuzluklarına karşıdır. her zaman tony'e sadıktır. terrence howard'a aferin. çok iyi canlandırdı gerçekten. ikinci filmde olmasını isterdim. malesef yerini don cheadle almış. ama terrence howard gözümüzde her zaman rhodey olarak kalacak.
obadiah stane: bu adam ilk baştan itibaren davranışlarıyla kötü adam olduğunu izleyicilere hissettirmişti zaten. ben dahil. jeff bridges bu kötü karakteri iyi oynamış, hissettirmesi gerekenleri hissettirmiş.
jarvis: hahahaha. şaşırdınız di mi? aslında jarvis, her zaman tony'e sadık bir yardımcı. evin "işletim sistemi". tony'nin sağ kolu. paul bettany jarvis'i iyi seslendirmiş ve bize gerçekten bir işletim sistemi olduğunu hissettirmiş.
yinsen: yinsen'le filmin başlarında tanıştık, başlarında veda ettik ona. fedakar bir dost, iyi bir yardımcı*. gulmira kasabasını ilk ondan öğrendik. shaun tobb iyi oynamış bu rolde.
şimdi baştan itibaren aklımda kalanları anlatayım biraz. izleyenler de hatırlamış olur hafiften.
film tony stark'ın bir askeri araçta gitmesiyle başlıyor. kısa ve güldürücü diyaloglar derken bir anda ortalık savaş alanına dönüyor. stark kendini zor dışarı atıyor ve bir kayanın arkasına geçip saklanıyor. 'lg' telefonuyla birilerini arama derdinde görüyoruz onu. tam o anda, yanına bir füze düşüyor! ve kamera füzeye yaklaşıyor. eşşek gibi 'stark industries' yazısı okunuyor. füze patlıyor ve stark bayılıyor. 36 saat öncesine gidiyoruz.
stark'ın hayatını anlatan kısa bir klip izliyoruz. sonra kankası rhodey ödül vermek üzere tony'i çağırıyor. tony orda mı? değil tabi. stane ödülü alıp bir iki laf söylüyor, tony'nin kendini hep işine vermesiyle ilgili.
peki stark nerede dersiniz?
ödül verilen aynı lüks otelin, kumar bölümünde. yanında bir iki çıtır, eğleniyor gönlünce. rhodey geliyor, sap gibi ödülü eline veriyor. bir iki diyalog, stark oteli terkediyor ve elinde ödülü(!) sezar kılıklı birine veriyor.
"sezar'ın hakkı sezar'a!"
çünkü otelin adı caesar's place.
sonra çıkışta sarışın bir hatun geliyor vanity fair'den. bir iki diyalog yine. sonra bir bakıyoruz stark bu hatunu eve atmış sevişiyorlar.
sabah oluyor. sarışın ablamız yalnız. uyanıyor, evdeki teknolojiye şaşırıyor derken pepper karşısına çıkıyor ve "kıyafetleriniz yıkanıp ütülendi, dışarıda sizi istediğiniz yere götürmek için duran bir araba bekliyor." gibisinden bir söz söylüyor. stark'a dönüyoruz. o süper teknolojik atölyesinde jarvis'le beraber bir araba yapıyor.
pepper geliyor geç kaldın brifinge gibisinden bir şeyler diyor. stark ise eh iyi tamam peki deyip audi'sine atlıyor. koruması/şöförü de arkasından geliyor.
o ne hız diyoruz. özel uçağın beklediği havaalanı'na geliyorlar.
stark: bir an seni ektiğimi düşündüm! hahaha.
ş: ektiniz efendim. mullholland'daki kestirme bir yoldan geldim.
neyse öyle böyle derken. kaçırılıyor. ameliyat falan. meğer içine bir sürü şarapnel parçası girmiş. adamımız yinsen bazısını çıkaramamış. eğer kalbe doğru ilerler ve amacına ulaşırsa, bu şarapnel parçaları tony'i öldürebilir.
bu yüzden araba aküsüne bağlı bir elektromıknatıs yerleştiriyor stark'a, yinsen.
sonrasında tony kendine yeni bir elektromıknatıs yapıyor, daha iyi, daha güçlü. bu bir ark reaktörü.
jericho füzesi yerine kaçış bileti olarak gördüğü, iron man'in ilk tasarımı, mark 1'i yapıyorlar. amacına da ulaşıyor stark, fakat yinsen kendini feda ediyor. son sözleri de şöyle oluyor: "hayatını boşa harcama tony.. boşuna harcama.." stark ise orayı patlatıp uçuyor, fakat uçmasında sorun var tabi. çöle düşüyor ve mark 1 parçalanıyor. bir süre sonra kankası rhodey, helikopterlerle buluyor stark'ı.
öyle böyle derken. stark gerçekleri görüyor. yinsen adeta onu değiştiriyor bir iki kelimeyle. yaptığı basın toplantısında, stark industries'in silah üretimini durdurduğunu açıklıyor. tabi stane olmaz öyle şey falan diyor derken. olaylar gelişiyor falan. stark yeni tasarımlar yapıyor ve en son mark 3'ü tasarlıyor. kesinlikle tam bir savaş makinesi. istediği şey.
sonrasında nereye gidiyor ilk olarak? gulmira. hatırladınız mı gulmira'yı? kısa bir flashback yapalım.
yinsen, gulmira kasabasında yaşadığını ve bir ailesi olduğunu söylemişti. ölürken ise "benim ailem öldü. şimdi onları göreceğim." demişti.
işte o gulmira.
stark, hemen oraya gidip kötü adamları temizliyor.
dönerken ise amerika hükümetinin yanlış hatırlamıyorsam f22 raptor'larıyla karşılaşıyor.
öyle böyle derken rhodey'e açtığı telefonla "lan o zırhta ben varım." gibisinden bir şeyler söylüyor falan.
-----ve işte-----
bu bölüm gerçekten önemli. stark eve dönmüştür, robotlar zırhı çıkarmaya çalışmaktadır. benim izlediğim dvd'de 1:03:51 gibi bir zamandı. o civarlarda. tony stark'ı kamera karşıdan çekiyor. sağ kolunun altından masaya bakın. orda bir kalkan var değil mi? hangi kalkan, ne kalkanı o? captain america'nın!
----------------------
sonra, bir şekilde şirketten gelen mahkeme kararını kendisinin çıkardığını söylüyor obadiah stane.. hangi karar mı? tony stark'ın rehin alındığı zamanda geçirdiği travma yüzünden şirketten atılması kararı! stane'in kötü tarafını görüyoruz. iron monger'ı yapmak için mark 1'in parçalarını toplattırıyor teröristlere.
sonra sector 16'da mühendislerden iron monger'ı yaratmasını istiyor. şu diyaloğu da yazalım, en azından benzerini:
sta: neden bu kadar uzun sürdü?!
müh: bazı aksaklıklar oldu efendim..
sta: sizden sadece bunun(büyük ark reaktörünü gösterir) küçüğünü yapmanızı istiyorum!
müh: efendim, bunun için yeterli teknolojimiz yok..
sta: teknoloji mi? tony stark bunu bir mağarada, bir yığın hurdadan yaptı!
müh: ben tony stark değilim efendim.
sonra iron monger yapılır, stane ufak ark reaktörü, tony'den onu felç ettikten sonra alır. piçlik yapar. stark, reaktörsüz, zorla atölyesine iner, robotunun yardımıyla eski, güçsüz ark reaktörünü alır.
bunlar kapışırlar. tabi eski reaktör, mark 3'ün güç ihtiyacını tamamen karşılayamaz.
çatıda kapışırlar, stark, pepper'a büyük reaktöra kısa devre yaptırmasını söyler.
reaktör patlar, stane ölür, stark yaşar.
sonraki gün, basın açıklaması yapacaktır stark. 'shield' ajanı coulson açıklama hazırlamıştır bile. iki minik kağıt tutuşturur tony'nin eline.
basın mensuplarının önüne çıkar tony. bir soruda feleğini şaşırınca, kankası rhodey kulağına 'kağıttakini okusana' der. ve işte o sahne yok mudur?
stark kağıda bakar.
'gerçek şu ki..(the truth is..)'..
sonra yüzü, ifadesiz bir şekil alır. ağzından şu kelimeler çıkar, hızlı ve çevik bir şekilde. bir o kadar da önemsizmiş gibi:
'ben demir adam'ım.(i am iron man.)'
ve işte herkes ayağa kalkar. izleyenlerin kalbi yerinden çıkacakmış gibi olur, o an vardır ya, müthiştir o an anlatılamaz.
fazla kirletmeyeyim bu entry'i o hislerle. sonra yaklaşık 7(yedi) dakikalık bir cast geçer. tabi sinemalar başta olmak üzere kim cast'in bitimine kadar bekler ki? ben bekledim işte. sadece ben değil, birsürü kişi de beklemiştir.
gelelim daha da heyecanlı o sahneye:
stark eve dönmüştür. jarvis 'hoşgeldin' falan der. sonra loş bir ışıkta, karşısında dışarıyı izleyen zenci bir adam konuşmaya başlar:
'ben demir adam'ım.. bu dünyadaki tek süper kahramanın sen olduğunu mu düşünüyorsun? bay stark, belki farkında değilsiniz ama artık daha büyük bir evrenin parçası oldunuz.'
"sen de kimsin?"
'nick fury. shield'in lideri.'
"hı."
'sizinle intikamcılar(avengers) girişimi hakkında konuşmaya geldim'
ve işte o diyalog sonrası nefesler kesilir, "hassktiiir" denir. samuel jackson, shield'in lideri nick fury.
oha, nasıl lan? denilir. sonrasında film biter. cidden.
sonraki bir hafta boyunca filmin şoku atlatılamaz. kimisine göre bu zaman değişebilir.
işte böyle. bir filmin özetini okudunuz sayılır.
şimdi son bir hatırlatma.
sizi the incredible hulk filminin sonuna götürüyorum:
general barda içiyordur. içeri stark girer.
st: bayat bira ve yenilginin kokusu.. 'söylemiştim' demeyi sevmem general ama süper asker projesinin rafa kaldırılmasının bir nedeni var. bence donanım, her zaman daha güvenlidir.
g: stark!
st: general.
g: her zaman çok şık takımlar giyiyorsun.
st: sayı! sıra dışı bir sorunun varmış.
g: konuşana bak sen! -burada, stark'ın i am iron man açıklayışına gönderide bulunur-
st: bakma, dinle. bir ekip toparladığımızı söylesem ne derdin?
g: 'biz' kim?
ve stark'ın yüzüne bir başka ifade oturur. o ifade süperdir işte.
iki taşla iki bin heyecan.
süperdir, süper.
iron man 2 2010'da, the avengers ise 2012'de gösterime girecek. iyi bekleyişler bize.
işte böyle. bu da en uzun entry'm heralde. feda olsun sana be stark!
edit: hassktr! çok önemli bi yeri unutmuşum. bu filmi anlatırken, filmin o süper soundtracklarnı yapan ramin djawadi'ye teşekkür etmeden olmaz. kesinlikle müthiş müzikler yapmıştır. eline sağlık, her gün 24 öğün dinliyorum bu albümü.
filmin ikincisi büyük bombalarla gelecektir. hulk filmini izleyenler bilir, filmin sonunda oradaki general hulk'ı durdurmak için tony stark'tan yardım istiyor. iron man 2 filminin oyuncu kadrosuna baktığımızda edward norton ve scarlett johansson'u görüyoruz. demek ki ikinci filmde iron man + war machine vs hulk olacak.
enfes bir yapıya sahip efsane black sabbath parçasıdır. davul, bass gitar ve gitarla yapılabilecek nadir gaz parçalardan biridir.
Film olanında ise öyle bir yerde girerki, insanın "i am iron maaan" deyip uçası gelir...
bir akşam melodisini mırıldanmamla 10 yaşındaki kardeşimin ''bu şarkı iron man oyununun müziği'' diyerek dumura uğramama neden olan yıllanmış şarap gibi bir black sabbath şarkısı. paranoid albümündendir.
Ironman ilk defa 18 Şubat 1978 yılında Hawaii'nin Oahu adasında bir grup ABD deniz sat komandosu askeri arasında uçuk bir iddia sonucu ortaya çıkmıştır. iddialarında yüzücülerin mi, bisikletçilerin mi yoksa maratoncuların mı daha güçlü ve dayanıklı olduğu sorusuna cevap arayan askerlerin imdadına sat komando subayı John Collins yanıt bulmuştur. Çözüm olarak 3,8 km'lik Warikiki yüzme maratonu,180 km'lik Oahu bisiklet yarışı ve 42,2 km'lik Honolulu maratonunu aynı günde arka arkaya tamamlayabilen kişinin en güçlü ve dayanıklı olacağını söylemiştir. Böylece ilk Ironman yarışı da bu askerler tarafından düzenlenmiştir. Bitiş çizgisine ilk olarak Gordon Haller 11 saat 46 dakika 58 saniye ile ulaşmış ve bu sayede ilk Ironman olmuştur. Bu ilk yarışa katılan 50 sporcudan sadece 12'si bu yarışı tamamlayabilmiştir.
sahip olduğu bilgisayar teknolojisiyle apple ötesi stabilizasyon sağlamış bir şirkettidir stark endüstri. resmen bütün case lere göre tedbirli bir zırh ve içindeki adam var karşımızda. hadi onu da geçtim nedir ya bu yardımcı robotların dilbigisi ve atasözü ya da deyim anlama kapasitesitesi. sanki robot değil de insan mübarek.
buna karşın bütün görsel efektlerine ve silahlanmaya karşı olarak güçlü, atom bombası gibi bir silah üretmenin mantığına kurban olduğum hollywood filmi. o silah biz-biz kimiz onu kendi çıkarlarımızdan soyut, insanlığın iyiliği için harcayan bir fabrikatör- de olsun, sorun yok. tamam görsellik ve tasarımlar hayli güzeldir, hayal gücü de en dik alasından güzeldir. lakin amerikan propagandası soslu hayal gücünün varacağı tek son hitler dönemi propaganda anlayışı olacaktır. bu kadar mı stabil, sorunsuz ve insansız mıdır teknolojiniz? bu kadar mı aşmıştır?