21 nisan 2009 tarihinde gösterime girecek olan grubun çeşitli ülkelerde verdiği konser görüntülerini içeren belgesel tadındaki film. aces high eşliğindeki fragmanı için:
yalnızca bugün* 21:15 ve 00:00 seanslarıyla gösterilecek belgesel. türk maiden fanlarının salonları doldurması hem iron maiden menajerlerinin hemde türk organizatörlerin ilgisini çekeceği kesindir.
az sonra, evden çıkıp 21.15 seansına gideceğim belgesel.
neden taa ebesinin şeyindeki sinemaya koydukları ve ebesinin şeyi saatlere 2 seans sığdırdıkları da merak konusu.
ayrıca:
1- izlemeye gelen çakma metalci oranı, saatin de etkisiyle, umarım düşük olur.
2- nafile bir şekilde, belgeselin nete düşmesini bekleyen, yılların seeder'ı arkadaşlara da selamlar.**
--spoiler--
"steve harris'in kızı olmak istiyorum" diyen japon kız
meksikada çiftleşen sokak köpekleri
vücudunun her yerinde dövme olan rahip
uçaktaki "you are shit and you know you are" tezahüratı
ne zaman nereye giderlerse gitsinler aynı coşkuyla karşılanan bir grup
--spoiler--
tek kelimeyle muhteşem bir film...
bursa'nın bütün metalcileri(!) gelir; hatta yer bulamayız diye, taa 3 gün öncesinden, aceleyle aldım biletimi netten. ama o da ne?! 21.15 seansı gayet makul olmasına rağmen; salonun yarısı boştu. 12 seansına da 5 kişi gelmiştir diye tahmin ediyorum.
(bkz: this is bursa)
gelenlerin 5'te 3'ü liseli veletti. geri kalan yetişkinlerin neredeyse tamamını tanıyordum. meali: metalci rakkkçı çevrem çok geniş laaaan!
neyse, konu dağılmasın.
bruce dickinson'ın tur uçağını kullandığını ilk gördüğümde bi ohannes çektim. "ben müzikle ilgilenecem artık, okulu bırakcam yee" adamcıklarına kapak olsun.
gittikleri ülkeleri görünce sinirden oramı buramı yoldum. adamlar kosta rika'da, porto riko'da, onsooora nebleyim mini mini ülkelerde bile konser vermişler. çok kırıldım şahsen.
ha bir de, ingilizce altyazılıydı belgesel. benim ingilizcem uu beybi olduğu için bi zorluk çekmedim. ingilizce bilmeyip filmden bir şey anlamayanlar zerre umrumda değil. öğrenseydiniz kardeşim!
Az önce eve döndüm. Yer kalmaz deyyü bileti önceden aldıydım, sonra da tezcanlılık mı ettim dedim. Ama salon ağzına kadar doluydu, kendimi tebrik ettim. Film boyunca, Sam Dunn'ın şanslı bir göt olduğunu, ülkemizin de filmdeki gibi, metalci bir imama* ihtiyacı olduğunu, mini minnacık adada konser olurken burada zavallı gibi bekleştiğimizi düşündüm.
kişisel sebepler dolayısı ile kaçırıldığına pişman olunası belgeseldir. a headbangers journey belgeselinin mucidi olan antropolog arkadaşın imzasını taşıyor*. bir de belgeselin %40'ı son turnenin konser görüntülerinden oluşuyormuş. *
steve harris'in solda duran kızına aşık oldum. rüyamda da gördüm. çok tatlıydı ama ne yapsaydım yani. neyse, ahh ah...
afm cepa'nın 'bizim izleyicimiz çok pis ingilizce bilir' tavrı beni çok sinirlendiriyo. festivalde de böyleydi bunlar, filmin ortasında altyazı gidiyodu yirmi dakka sonra yazılar adamların kafa hizasında çıkıyodu falan. hayır, koy bi ingilizce altyazı, adamlar ingiliz zaten ağızlarını yamultarak konuşuyolar, tamam hastasıyız aksan falan da o kadar yamulunca bazen anlayamayabiliyoruz.
neyse, şahane bi belgeseldi, bu seansları uydurabildiklerine sevinmek lazım, maksat ass of the world.
dünyanın en düz insanı olarak, bir tespitimle daha karşınızdayım.
filmde, yer yer bayanlar gördük. hosteslerden veya steve harris'in kızlarından bahsetmiyorum. groupie tipli kadınları diyorum.
işte; her ülkede farklı farklı groupie tipli bayanlar vardı. işin garibi, bildiğin sarışındı bunlar. grubun, yanlarında 5-10 kadın götürdüklerini sanmıyorum.
--spoiler--
kolombiya'da baget kaptığı için tanrısına dua edip ağlayan çocuk. her şeyi anlatmaya yetiyor.
--spoiler--
bir de steve harris'in kızı olayı var. en solda olan. japonya'da steve harris'in kızı olmak istiyorum diyen bir kız vardı. steve onu alsın bunu bana versin. yağla balla beslerim hep.
korsan film veya internetten film indirmeme gibi bir kural koydum kendime. çünkü filmleri bilgisayarda değilde, kaliteli bir televizyon ve ses sistemiyle izlemek isterim. o yüzden filmleri orjinal alırım. flight 666 belgeselinin de orjinal dvdsini aldım. ama salaklık edip önceden araştırmadım ve dvdde türkçe altyazı desteğinin olmadığını filmi açtığımda öğrendim. sonuçta türkiye'de yaşıyoruz. türkiye'de de gösterime girmiş bir belgeselin dvdsinde türkçe altyazı herhalde vardır diye düşündüm. belliki çok fazla şey istemişim. önceden araştırmayıp türkçe altyazısının olup olmadığını öğrenmeyen ben mi salağım, yoksa dvdye altyazı koymayanlar mı, çözemedim. karar sizin.