iş bu fotoğraf tarafıma o kutsal yerlerden bizzat gönderilmiştir. yaşamak, ölmeden gezip görmek istediğim yerlerden biridir. çok geçerli bir sebep olmadıkça ziyareti için vize almak bir hayli zordur.
genel yapı olarak ingilterenin çakması olan fakat insanlarının tamamen farklı olduğu amerikanın büyük desteklerini gören ve birleşik devletler başta olmak üzere kanada avustralya gibi ülkelerde bir çok vatandaşı yaşayan küçük ülkedir.
dünyadaki en yaşanılası ülkedir fikrimce. yeşildir sadece yeşil. ölmeden önce de muhakkak görülmesi gereken yerdir. geleneksel enstrümanları da oldukça eğlencelidir. ayrıca kelt mitolojisine de bi bakın derim.
pub'larıyla ünlü, başta müzik olmak üzere sanat yönü oldukça güçlü olan bir ülkedir irlanda. ama gel gör ki, istanbul-izmir gören hayatının baharındaki türk genci, zerre zevk almaz -başkent dublin'den bile-.
her türlü yemeğin yanında patates ikram edilir. ülkede genel bir patates bolluğu vardır.
teknolojik araç-gereçler ucuz değildir. çoğu telefon türkiye'de aynı fiyata gider. tabii bunda 100 tl'lik kayıt ücretinin de etkisi vardır.
dağ yoktur. dağ yürüyüşü diye bi organizasyon ilginizi çekerse, para tuzağı olma ihtimali kesine yakındır. dümdüz bir ülke.
her yer yeşildir ve genelde yağmur yağar. şubattan ağustosa ve ağustostan şubata yılda iki kez olmak üzeredir bu yağışlar.
anarşi'yi ilk kez istediğin yer belki de orasıydı. tyler'la tanışmadan, ilk creme anglaise'inin içine işemeden yıllar önce, küçük isyan eylemlerinin ne demek olduğunu öğrenmiştin.
irlanda'da.
hadi işe, diyor adamlar, aşırı vitamin yüklü, sarı ve zengin amerikan çişini sal hadi. zengin, pahalı ve atılmalık.
ve evet, yapıyorsun işte. ahh, evet. amonyağın ve günlük b vitamini istihkakının kokusunu alabiliyorsun.
ve işte irlanda'dasın.
hamuru yeşilden yoğurulmuş gibi gözüken yer yüzündeki cennet parçası. ayrıca insanlarının aşırı enerjik olması yönüyle biraz bize benzerler. unutmadan söyleyelim van dayrekşın boy band inin sarışın, sevimli üyesi niall ın da memleketi burası.