ırkçılık demokratik olduğu kadar beşeri bir haktır aynı zamanda. ırkçılığa lanetliymiş gibi yaklaşanların her universitede antroploji ya da onların demiyiyle kafatasçılık dersleri verildiğini anımsatmak isteriz. kötü bir şey olsa idi bu ırkiyat meselesi dunyanın en prestijli universitelerinde okutulmazdı sanırsam.
Demokratik bir hak olup olmadığı meselesine gelince. Türkiye'de ırkçılık olarak yaftalanan fikirlerin pek çoğunun haddi zatında ırkçılık ile alakası yoktur. TÜrkiyedeki ırkçılık yanlızca millet-i hakime denilen asli unsurun -ki bu türk ırkı oluyor- yönetim, kültür, ekonomi gibi alanlarda baskın unsur olması gerektiği fikrinden başka bir şey değildir. yoksa ben türkiyede ırkçıyım deyip de falanca ırktan olanları da kessek, yaksak falan diye düşündüğünü sanmıyorum. Türk ırkı'nın seciyesinde barbarlık yoktur. *
asli unsur tarafından idare olunmadığımız dönemlerde devletin başına neler geldiğini en acı deneylerle tecrube etmiş bir millet olarak da bu kadarcığını da isteme hakkımız olduğunu düşünüyorum.
ve ben faşist-proleter türkiye'ye inanıyorum. demokratik yollarla ya da baska bir şekilde bir gün mutlaka millet-i hakime devlet tahtına oturacak.
ingiltere'deki viktorya döneminde ya da fransız devrimi cumhuriyetin ilk kuruluş döneminde ya da amerika birleşik devletlerinin kuruluş yıllarında alt sınıflara , göçmenlere , zencilere ve farklı dinden kişilere yapılan baskının demokrasi içerisinde yadırganmayan bir uygulama olduğu gerçeği karşısında doğruluğu olan ancak tarihsel açıdan geri bırakılmış olması gereken bir anlayışın ürünü. Yani abraham lincoln ya da kraliçe elizabeth herkesin sahip olduğu eşit haklardan bahsederken zencilerin ve farklı etnisite ve din inancına sahip insanların canına okumaktan vazgeçmemiştir. Bu anlayışın aristokrat değerlerden kendisini tamamen koparamamanın ilk aşamasındaki doğal sonuçları olarak makul açıklamaları olabilir. Ancak 21.yüzyılda yaşayan bir insanın ırkçı demokrat gibi bir kavram üretip onun hak olduğunu savunması herşeyden önce zihinsel evrim açısından hemcinslerine göre bir adım dahi atamadığını göstermektedir. Zira bir Hitler dahi hortlayıp aramıza katılacak olsa yaşadığımız çağda iyi ya da daha kötü insanlığa yaşattıklarından daha farklı eylem ve fikirler ortaya sunacaktır.
Irkçılığın genetik bir bencillik olduğu düşünüldüğünde kimsenin doğuştan demokrat doğmadını söyleyebiliriz. Ancak ırkçılık gen bencilliğinin insan özverisi ile bilinçli şekilde bir demokrasiye de dönüşebileceği evrimsel bir ilerleme avantajına da sahibiz. Irkçı bir gen havuzunda kalan demokrat bir genin yok olması çok kolaydır. Hitlerin almanya'da küçük burjuvaziyi örgütleme mantığı budur. Ancak demokratik bir gen havuzunda kalan ırkçı genin yok olması daha zor ve uzun süren bir süreçtir. Zira ırkçılık sadece ırkçılık değildir. Bir kültür geni olarak kendi eşeylerini yaratır ve toplumsal değerlerin içinde değişik şekillerde kendisini kopyalayarak hayatta kalmaya çalışır. Irkçılık bu yüzden sadece etnik konularda değil din , dil , cinsiyet , sanat ve diğer toplumsal birikim süreçlerinde her zaman bir virüs gibi yayılmaya hazır bekler. Yani ırkçılığı somut örneklerini görmek için ne hitler almanyasına ne de mussollini italyasına gitmenize gerek yok. Etrafınıza bakın en yakınlarınızın dahi farkında olmadan içlerinde bir faşist besleyip büyüttüklerini göreceksiniz. Bu bakımdan ilk bakışta ırkçı demokrat bir oksimoron gibi gözükse de aslında bize hiç de yabancı olmayan bir tanımdır .ırkçılığın ve ırkçılığın tün genetik eşeylerinin olmadığı bir dünya , sınıfların ve sınıfsal çıkarların tarihsel savaşımında özveri genlerinin havuzda baskın geldiği komünizm aşamasında gerçekleşecektir. Ancak ırkçılığın yeni bir atak yaparak gen havuzunda tekrar çoğalma olasılığı her zaman bir risk olarak demokrasiyi tehdit edecektir.
(bkz: There is a fascist in you!)
fiili bir müdahelesi olmaksızın kişiler elbetteki ırkçı olabilirler, bu düşünce özgürlüğüdür esasında, ırkçı düşünebilme serbestisi yani, mesela kürtlerden iğrenme özgürlüğüne sahibiz değil mi? ya da zencilerden...
ırkçılığını kendi içinde yaşadığı, kin ve nifak tohumları olarak topluma serpmediği, diğer insanları rahatsız etmediği, ayrımcılık yapmadığı, hedef göstermediği, kimseyi aşağılamadığı sürece doğrudur.
ama tabi böyle ırkçılar pek bulunmuyor bu evrende. varsa da o kadar iyiler ki ırkçılıklarını kendi içlerinde yaşamak konusunda, hiçbirini fark edemiyoruz.
demokrasi denen teranenin maddi temellerinden koparılıp, sınıflı bir toplumun yönetsel biçimi olduğu unutulursa ve demokrasinin bir özgürlük budalılığı olduğu en başa yazılırsa bu istekte kendi içinde mantıklı olacaktır. sınıf mücadelesinden bağımsız bir demokrasinin varlığı olacakmış gibi tezgahlanan liberal demokrasi buna da izin verecektir. sonuçta tutarlı bir liberal demokrasi özgürlükler açısından buna da göz yummalıdır. ama demokrasinin bu demek olmadığını ve demokrasinin kendisinin sermaye sınıfı diktatörlüğü olduğunu hatırlayacak olursak faşizm ve ırkçılık belası da ancak sermayenin kendi meşruluk alanına sıkaşacaktır, tüm insanlığa değil. o nedenle demokratizmin kendisi bir hastalıktır ve ırkçılık ve faşizm gibi sonuçları vardır.
MADDE 122. - (1) Kişiler arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım yaparak;
a) Bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya bir hizmetin icrasını veya hizmetten yararlanılmasını engelleyen veya kişinin işe alınmasını veya alınmamasını yukarıda sayılan hâllerden birine bağlayan,
b) Besin maddelerini vermeyen veya kamuya arz edilmiş bir hizmeti yapmayı reddeden,
c) Kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen,
Kimse hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.
....
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama
MADDE 216. - (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
hitler ve şürekası benzer bir argümanla yola çıktığı için, yahudilerden sabun ve düğme yapılmasını demokratik bir hak olarak görmüştü.
misal; kendimden örnek verecek olursam, beynimi aldırdığım için yolda gördüğüm her hatunu yere yatırıp tecavüz etmek istiyorum.ırkçı olmak demokratik bir haksa, bu da benim demokratik hakkım olsun. çok şey mi istiyorum.